Ekonomi politikalarının etkinliği azalıyor...
Geçmişin herkesi kollamayan sorunları küçük iken çözmeyen tercihlerinin geleceğe ipotek koyduğu gerçeği yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Orta yol bulunamıyor, ağırlaşmış sorunlar nedeniyle ekonomi ince ayar tutmuyor. Kısa vadeli beklentiler ile günü kurtarmaya olan bağımlılık arttıkça sorunlar ağırlaşıyor, etkinlik azalıyor ve kırılganlık artıyor.
Geride bırakmaya hazırlandığımız yıl genelindeki para ve kur politikası uygulamaları hareket yeteneğimizin önemli ölçüde azaldığı ve bu nedenle kırılganlığın arttığını düşündürüyor. Kısa vadeli beklentilerle günün kurtarıldığı ve sürdürülebilir olmayan eğilimlere mahkumiyetten kurtulunamadığı sürece böyle bir durumu sürpriz saymamak gerekiyor. Gaz-fren tartışmaları ile bu açmazdan çıkılamayacağını da dikkate almak gerekiyor. Herhangi bir ekonomide faaliyet gelirleri azalıyor ise önce tasarruf eğiliminin gerilemesi ve ardından iç talebin zayıflaması kaçınılmazdır, bir takım manevralar ve yapay beklentiler ile bu durum bir süre geciktirilebilir fakat sonuç değişmez. Tüm bu süreç boyunca da para ve maliye politikalarının etkinliği kademeli olarak azalır, güvensizliğin büyümesi önlenemez. Merkez Bankası para politikası uygulamalarının çok hedefli bir yapı sergilemeye başlaması, hareket yeteneğinin daraldığı anlamındadır. Uzunca bir süre aşırılıkları görmezden gelmenin ve günü kurtarmak adına sorunların ağırlaşmasına izin vermenin bedelini ödüyoruz ve böyle olmaya devam edecek gibi görünüyor.
Evet, korku ve endişenin etki alanı genişliyor: hangi yaklaşımın doğru ve hangisinin yanlış olduğunu anlamak güçleşiyor, gerek para gerekse maliye politikasının gevşetilmesi ya da sıkılaştırılması endişe kaynağı olabiliyor. Başka bir deyişle geçmişin herkesi kollamayan sorunları küçük iken çözmeyen tercihlerinin geleceğe ipotek koyduğu gerçeği yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Merkez Bankası'nın eylem ve söylemine bakılır ise 2012 yılı başında Türk Lirası'nın değer kaybından, enflasyon baskısının artışından ve cari açığın kontrolsüz bir şekilde büyümesinden endişe ediliyordu; bu nedenle döviz kuruna büyük müdahaleler yapılmış, faizler yükseltilmiş ve para politikası sıkılaştırılmıştı. Bugün ise ekonominin daralmasından, Türk Lirası'nın daha fazla değerlenmesinden, bütçe gelirlerinin azalmasından, tüketim ve yatırım eğiliminin durgunlaşmasından, başka bir deyişle büyüyememekten endişe ediliyor. Orta yol bulunamıyor, ağırlaşmış sorunlar nedeniyle ekonomi ince ayar tutmuyor. Kısa vadeli beklentiler ile günü kurtarmaya olan bağımlılık arttıkça sorunlar ağırlaşıyor, etkinlik azalıyor ve kırılganlık artıyor. Etkili ve yetkili kesimler ile büyük çoğunluk arasındaki etkileşim bozuluyor, güvensizliğe bağlı tepkiselliği kontrol altında tutmak giderek zorlaşıyor.
Merkez Bankası Para Kurulu geçtiğimiz hafta yaptığı toplantıda referans faizi düşürür iken döviz hesabı karşılıklarında ayarlamaya gitti. Salı günü yapacağı toplantıda ise 2013 yılı para ve kur politikasına ilişkin açıklamalar yapılacakmış. Ne alınan kararlar ne de yapılacak açıklamalar belirsizlik ve kırılganlığın azalmasına yetmeyecek gibi görünüyor. 2013, çeşitlenerek ve farklılaşarak artan korkularla yüzleşmek zorunda kalmaya başlayacağımız bir dönem olabilir...
Yazara Ait Diğer Yazılar
Tüm Yazılar