Ekonomi küçük ama yarattığı endişe büyük...
Avrupa Birliği'nin 10 milyar dolarlık destek için Güney Kıbrıs'a dayattığı koşullar, görünüşe bakılır ise finansal piyasaları endişeye düşürmüş. Belli ki benzer uygulamaların yayılması olasılığının yaratabileceği güvensizlik söz konusu kesimleri çok rahatsız ediyor. Fakat aynı kesimler merkez bankalarını parasal genişlemeye zorlamanın orta vadede yaratacağı sıkıntılar, adaletsizlik ve istikrarsızlıktan pek endişe etmiyorlar. Sıkıntıya düşen ve gerçekleri herkesten gizlemeye çalışanların birbirlerine karşı sergiledikleri yaklaşım ilginç bir görüntü oluşturuyor. Sistemik risk arttıkça çok daha renkli dönemler yaşama olasılığının kesin olduğunu hiç akıldan çıkarmamanın gerektiği bir süreçten geçiyoruz.
Güney Kıbrıs fiilen batık durumda ve birileri kurtarıncaya kadar alacaklıları oyalamaya, zaman kazanmaya çalışıyor. Avrupa Birliği'nden 17 milyar euro para istiyor. AB yetkilileri ise en fazla 10 milyar euro verebileceklerini, gerisini kendi imkânlarını zorlayarak bulmaları gerektiğini ve bankaları batık durumdan çıkarmak adına bugüne kadar telaffuz edilmeyen türde radikal önlemleri hayata geçirmelerini tavsiye ediyor. Bankalardaki mevduatların bir kısmına el koymayı düşünmeleri öneriliyor. Bu durum Güney Kıbrıs'ta paniğe yol açıyor ve finansal piyasaları çok rahatsız ediyor. Güney Kıbrıs'ın durumu değil, AB yetkililerini tavrı endişeye sebep olan temel değişken olarak karşımıza çıkıyor.
Bu aşamada sormak gerekiyor, yanlış olan AB yetkililerinin tavrı mıdır? Hiç görüşmemeleri veya hiçbir yardımda bulunmamaları daha mı iyi olurdu? Güney Kıbrıs'taki bankalar kaderlerine terkedilse idi mevduat sahipleri alacaklarının ne kadarını kurtarabilecekti? Güney Kıbrıslılar ve paralarını söz konusu bankalarda tutan yabancılar durumun çok kötü olduğunu bilmiyorlar mıydı?.. Son on yılda merkez bankaları parasal genişlemeye gitmese gelişmiş ekonomilerin mali sektörü de benzer sıkıntıları yaşamak zorunda kalmayacak mıydı?
Belli ki Güney Kıbrıs ve finansal piyasalar AB yetkililerini tam kurtarmaya zorlayacak; karşı taraf ise bu ve benzeri yaklaşımı devam ederek gelecekleri üzerindeki ipoteği büyütmemesi adına tavır koyacak. İsteyenin bir yüzü kara olurken, talebi olumsuz karşılayan olumsuz seçenekler arasından ya kısa vadede günü kurtarmayı ya da orta vadeli büyük yanlışlardan vazgeçmeyi tercih ederek yıpranacak. Yaşanacak gelişmeler benzer durumdaki pek çok AB üyesi ve diğer ekonomiler için örnek teşkil edecek.
Bugün çok uzunca bir süredir yanlış yapanları ödüllendirmenin ve doğru tavır sergileyenleri cezalandırmanın sıkıntısını yaşıyoruz. Ve asıl önemlisi ne ekildiyse o biçiliyor. Gerçeklerin açığa çıkmasını önlemek ise kısa vadeden öteye pek mümkün olamıyor. Kendini akıllı ve herkesi aptal yerine koymanın en büyük aptallık olduğunu yaşayarak göreceğiz... Sistemik risk arttıkça önemsiz olmanın avantajından yararlanıp herkesi suiistimal eden küçük ekonomilerin, büyükleri tedirgin ve tehdit edecek hale gelmesi kaçınılmazdır; finansal piyasaların eski alışkanlıkların sürdürülmesi konusundaki kronik baskısı ise gidere etkisini kaybeder...
Yazara Ait Diğer Yazılar
Tüm Yazılar