Ekonomi değil siyaset öne çıkacak

Osman ULAGAY
Osman ULAGAY DÜNYA GÖZÜ

Birçok konuşmacının dile getirdiği görüş, 2014 yılının, yeni ekonomik şokların gündeme gelmeyeceği ama yaşanmış olan şokların sosyal ve siyasal sonuçlarının öne çıkacağı bir yıl olacağı yönündeydi.

Dünya Ekonomik Forumu’nun bu yılki programında farklı formatlarda gerçekleştirilen 250’ye yakın toplantı ya da aktivite yer alıyor. “Basına açık” olduğu belirtilen oturumlarda söylenenleri, söyleyene atıf yaparak yazabiliyorsunuz. Diğer toplantı ve yemeklerde ise “Chatham House” kuralları geçerli, yani konuşulanları kaynağını belirtmeden yazmanıza izin var.

Önceki akşam bu kuralların geçerli olduğu ilginç bir toplantıya katıldım. 2014 yılına damga vuracak gelişmelerle ilgili öngörülerin ortaya konduğu ve  tartışıldığı yemekli toplantının konuşmacıları arasında Nouriel Roubini ve Joseph Nye gibi ünlü isimler de vardı. Ekonomiden siyasete ve jeopolitik gelişmelere kadar uzanan geniş bir alanda ilginç görüşler ortaya kondu.

Türkiye ‘Yükselen ülke’ değil

Toplantının açış konuşmasını, son yıllarda yazdığı kitaplarla ve makalelerle dikkat çeken ve Davos’ta yapılan bir ankette “en fazla ilgi toplayan ikinci konuşmacı” seçilen bir akademisyen yaptı. ABD’nin dış politikasından Çin’deki olası gelişmelere ve 2014 yılının önemli ‘Yükselen Pazar’ ülkelerinde bir seçim yılı olmasına kadar uzanan geniş bir alanda hızlı bir ufuk turu yapan konuşmacının Türkiye ile ilgili olarak söyledikleri gerçekten çarpıcıydı. 2014 yılında seçim yaşayacak olan önemli ‘Yükselen Pazar’ ülkeleri arasında Brezilya, Hindistan ve Endonezya’dan sonra Türkiye’yi sayarken ses tonu değişti, “Türkiye artık yükselen bir ülke değil, ekonomisiyle de değil, giderek demokrasiden uzaklaşan siyasi rejimiyle de değil”, dedi.

Anımsadığıma göre önceki yıl yayınlanan kitabında Türkiye’yi umut veren ülkeler arasında saymış olan konuşmacıya toplantı sonrasında şimdi neden böyle konuştuğunu sordum. Türkiye’nin son dönemde kendisini büyük bir düş kırıklığına uğrattığını ve bu nedenle umudunu yitirdiğini söyledi. O da benim gibi Türkiye’nin büyük bir fırsatı iyi kullanamadığını düşünüyordu.

2014’ün gündemi

Diğer konuşmacılar arasında Türkiye’ye değinen olmadı. Birçok konuşmacının dile getirdiği görüş, 2014 yılının, yeni ekonomik şokların gündeme gelmeyeceği ama yaşanmış olan şokların sosyal ve siyasal sonuçlarının öne çıkacağı bir yıl olacağı yönündeydi. Gelir eşitsizliğinin tehlikeli şekilde artması bu sorunlar arasında öne çıkıyordu. ABD’nin ünlü araştırma kuruluşu Pew Research’ün 39 ülkeyi kapsayan araştırmasının sonuçları da bu soruna verilen önemin arttığını gösteriyor. Araştırmaya göre 39 ülkeden 35’inde gelir eşitsizliği sorununun büyümeye devam ettiği belirtilmiş, 31 ülkede ise büyüyen gelir eşitsizliğinin tehlikeli boyutlara tırmanan çok ciddi bir sorun olduğu sonucu ortaya çıkmış. 

2014 yılının jeopolitik ilişkilerde de önemli gelişmelerin yaşanacağı bir yıl  olabileceği de belirtildi. Özellikle İran’da başlayan değişim sürecinin nasıl devam edeceği ve Çin ile Japonya arasındaki gerginliğin bir çatışmaya dönüşmesi olasılığı, üzerinde durulmaya değer gelişmeler olarak tartışma gündemine geldi.

ABD’nin dış politikası       

Tartışılan konular arasında ABD’deki gelişmeler ve özellikle Obama yönetiminin dış politika tercihleri de vardı.  ABD ekonomisinin önümüzdeki dönemde IMF tahminlerinin üzerine çıkan bir büyüme temposunu tutturacağı konusunda Davos’ta bir görüş birliği bulunduğu belirtildi. Obama yönetiminin dış politikası konusunda ise farklı görüşler dile getirildi. Bir görüşe göre, benzeri görülmemiş bir siyasi bölünmenin yaşandığı ABD’de halkın ezici çoğunluğu ABD’nin kendi sorunlarına odaklanmasını istiyordu. Bu nedenle Obama yönetiminin aktif bir dış politika izlemesi olanaksızdı ve ABD’nin dünyadaki etkisinin azalması kaçınılmazdı.

Bu izlenimin yanlış olduğunu belirten konuşmacılar ise ABD dışında da gözlenen bu algının tehlikeli sonuçları olabileceğini vurguladı. Ortadoğu’da ve başka bölgelerde “ABD devrede olmayacağına göre kendi oyunumuzu oynayabiliriz” izlenimine kapılan ülkelerin tehlikeli sonuçlar doğuracak adımlar atabileceğini belirten konuşmacılar Obama yönetiminin bu izlenimi kırması gerektiğini öne sürdüler. Onlara göre ABD’nin dış politikadaki öncelikleri değişmişti ve Asya’ya öncelik veren bir yeni stratejiye geçilmişti ama bunun ABD’nin dünyanın başka bölgelerinde olan bitene kayıtsız kalacağı algısına yol açması tehlikeli sonuçlar doğurabilirdi.

Muhtar Kent’ten işsizlik sorunu uyarısı

Dünya Ekonomik Forumu (WEF) Başkanı Claus Schwab ve Coca Cola CEO’su, WEF Uluslararası İş Konseyi Başkanı Muhtar Kent, Davos’ta ortak açıklama yaparak hükümet, şirket ve sivil toplum örgütlerini, 2014 yılında işsizlik sorununun çözümü için acil önlem almaya davet ettiler. Schwab ve Kent, işyerinde eğitim sisteminin nitelikli işgücü ve işsizlik sorunu için bir çözüm oluşturabileceğine dikkat çekerek, “İş âlemindeki liderler, hükümet ve sivil toplumun, 2014’te işsizliğin üzerine acilen gitmede uyumlu ve tutarlı bir çaba göstermeleri gerektiğine inanıyoruz” dediler.

Davos Forumu’ndan notlar...

İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani forumda yaptığı konuşmada, ülkesinin önümüzdeki 30 yılda dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasında girmeyi hedeflediğini söyledi. Geçmişte ve gelecekte nükleer silaha sahip olmayı asla arzulamadıklarını kaydeden Ruhani, uluslararası kurallara uygun şekilde barışçıl nükleer faaliyetlerinin süreceğini, enerji ve tıbbi kullanım için nükleer teknolojiden vazgeçmelerinin söz konusu olmadığını ifade etti.

Harvard Üniversitesi Ekonomi Profesörü Kenneth Rogoff ise Avrupa’nın son zamanlarda çok daha istikrarlı bir hale geldiğini öne sürerek, şunları kaydetti: “Bu küçük sayılabilecek bir başarı değil. Fakat buna rağmen Avrupa’da genç işsizlik korkunç boyutlarda. Avrupa’da sadece Almanya 2008’de ekonomik kriz öncesindeki durumuna geri gelebildi. Avrupa ekonomilerinin aynı noktaya gelebilmeleri için en az beş yıl daha geçmesi gerekiyor.”

İsviçre merkezli banka UBS’in Başkanı ve Almanya Eski Merkez Bankası Başkanı Axel Weber, “Merkez Avrupa ülkelerindeki ekonomik büyüme yüzde 1 civarında, cansız ve tek taraflı bir büyüme. Bazı şeyler Avrupa’da daha iyi durumda hissediliyor ama Avrupa’daki politika yapıcılar halinden memnun olmamalı” ifadelerini kullandı.

Nijeryalı Dangote Group şirketinin Üst Yöneticisi Aliko Dangote ise “2050 yılında

Afrika birleşik tek bir pazar haline gelecek. Eğer gerekli gücümüze ulaşırsak Afrika’da milli gelirimiz 2050 yılında 9 trilyon doları bulabilir. Bunun gerçekleşmesi mümkün” öngörüsünü paylaştı.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar