Ekmeğe zam, limona karakış
“Stokta 12 milyon ton buğdayımız var ama ekmeğe zam yapacağız.” 10 liralık ekmek 14 lira olacak. Fatura her zamanki gibi ekmeğinin peşinde koşana. “Hasat Sonrası Genişletilmiş Sektör Değerlendirme Toplantısı” Marmara Bölgesi Un Sanayicileri Derneği (MBUSD) ve TUSAF ev sahipliğinde, 13-15 Ekim tarihleri arasında Sapanca’da yapıldı.
Uzmanlar buğday, un ve suyun geleceği üzerine çeşitli öngörülerde bulunarak tarımdaki fırsat ve tehditleri paylaştı. Toplantıda un sanayicilerinin “TMO depolarındaki buğdaylara satış esnasında stok ve finansman maliyetlerinin yansıtılıp yansıtılmayacağı sorusuna” TMO Genel Müdürü Ahmet Güldal; “9,25 lira olan fiyata maliyetler yansıtılacak” cevabını verdi. Şimdilik un sanayicisinin elinde yeteri kadar buğday var. Aralık ayında muhtemelen TMO’dan buğday alınacak.
Maliyetler eklendiğinde en iyi ihtimalle buğday 11 liradan satılacak. Un fabrikaları söz konusu buğdaydan ürettiği 50 kiloluk ekmeklik unun fiyatını artıracak. Ekmeğin maliyetinin yüzde 35’i un, ekmeğe minimum yüzde 40 zam demek.
Dünya narenciye üretiminde 8. ihracatında 4. sırada olan ülkemde maliyetler nedeniyle ağaçların kesilmesi plansızlık değilse ne. Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak’ın “2023 yılı narenciye ihracatında 1 milyar dolar hedefine” karşılık limon çiftçisinin tadı kaçtı. Uçak’a göre “verim yüksek olsa da iklim değişikliği kaynaklı hastalıklar, kalite sorunları var. Rusya ve Ukrayna pazarında talep düştü. Limonun kullanıldığı gıda endüstrisi üretimin sürdürülebilirliği için çiftçiye alım desteği sağlamalı.”
Adana Çiftçiler Birliği Başkanı Mutlu Doğru’ya göre ise sorunun nedeni; ihracatın yüzde 65’ini yaptığımız Ukrayna ve Rusya’daki alım gücünün düşmesi, planlama yapılmadan çok fazla Mayer cinsi limon dikilmesi ve Arjantin’in limon rekoltesinin artması. Doğru’nun çözüm önerisi; “Limon sosu ve suyu ile ilgili nar ekşisinde olduğu gibi kodekste düzenleme yapılarak, limon kullanımının artırılması.
Limon kabuğunun kozmetikte inovatif kullanımının geliştirilmesi. İspanya, İsrail Çin ile narenciye antlaşması yaptı. Biz de yapmalıyız, yeni pazarlar bulmalıyız. Ticaret Bakanlığı, Rusya pazarı için ton başına bin 500 TL ihracat desteği sağlayabilir, en azından çiftinin maliyeti karşılanır.” Limonda bunlar yaşanırken adaçayı ve kekikte de pyrrolizidine alkoloid (PA) kontaminasyonu sorunu yaşanıyor, o da dertli.
Dünya kekik ihracatının yüzde 90’ını yapıyoruz. Denizli ve çevresinde 220 bin dekarda 22 bin ton kekik, 4 bin ton adaçayı üretiliyor. Avrupa Birliği, EFSA geçtiğimiz yıllarda kekik ve adaçayında pyrrolizidine alkoloid (PA) kontaminasyonu için regülasyon yaptı. Gıdada 400 ppb, kekik ve adaçayı yağında 100 ppb üstünde ürün kabul etmiyor. Geçen yıl 20 ton bin kekik üretildi, 10 bin tonu satılamadı. ABD ve Japonya’da 2024’ten itibaren regülasyon yapacak.
Bu yıl 22 bin ton kekiğin 12 bin tonu PA’dan dolayı satılamadı. Fiyatı 30 liradan 12 liraya geriledi. Adaçayında da durum benzer. Tıbbı aromatik bitkiler uzmanı, Ziraat Yüksek Mühendisi Dr. Hüseyin Akdemir’e göre PA kontaminasyonunun sebebi boz ot, köpek üzümü gibi yabancı otlar. Bahar yağmuru yabancı otları çoğaltıyor, ot temizliği çok maliyetli, fabrikada da ayrıştırılamıyor.
Ot ilacı kullanıldığında, pestisit sorunu yaşanıyor. Konu Tarım ve Orman Bakanlığı ile defalarca paylaşılmasına rağmen çözüm üretilemedi. Çiftçiler kekik ve adaçaylarını söküp yerine üzüm bağları yapıyor. Velhasıl; tarımda sorunlar bitmiyor kimi bolluk, kimi yokluk, kimi hastalık kaynaklı. Sorunların ortak noktası plansızlık, ArGe eksikliği ve izlenebilirliğin lafta kalması. Fatura çiftçiye, dar gelirliye, sana, bana.