Eğri oturup doğru konuşalım

Güven BORÇA
Güven BORÇA NASIL YAPMALI [email protected]

Bu Pazartesi kritik bir gün diye düşünüyorum. Son dönemde yaşanan ekonomik belirsizlikler herkesi endişelendirirken bayram tatili geldi ve sorunlar birazcık ertelenerek kısa bir bekleme dönemine girildi. Bazı şirketler bayramdan önceki haftayı da tatil yaptı, bir çoğu kurdaki belirsizlik nedeniyle satışları durdurdu, tahsilatlar neredeyse tamamen kesildi ve tatile çıkıldı.

Bugün de işlerimizin başına döndük. Evet, ne yapacağız? Tabii ki öncelikle bekleyen alacaklar ve borçlar üzerine kafa yorulacak ama bence gün farklı düşünme ve bazı ezberleri bozma günü. Eğri oturup doğru konuşma günü, çünkü artık piyasa eskisi gibi gitmeyecek. Bu kesin. Tabii ki isteyenler son on senede yaptıklarını tekrar ederek yine şansını deneyebilir. Ben burada bazı iş insanlarına ilham verebilecek önerilerimi alt alta sıraladım;

Hesap kitap yapmaya başlayın, bilmiyorsanız öğrenin. Öncelikle içinde bulunduğunuz pazarın hacmini, rakiplerin paylarını hesaplayın, hesaplatın ve bir fırsat görünüyorsa yatırım yapın. Ülke tüketiminin on katı üretim kapasitesi olan bir sektörde, sırf teşvik var diye fabrika kurmayın. İhtiyaç/talep olmayan bölgelerde ezbere konut projelerine girmeyin. Yeni AVM, otel, hastane, üniversite vb yatırımlar yapmadan bu fizibiliteleri yaptırın ve iyi düşünün. Ülkenin nüfusu, öğrenci ve turist sayısı belli, kime ne satacaksınız? Artık ülkemizde temel mesele “tesis yetersizliği” değil, arz fazlası. Faaliyet gösterdiğiniz alanlarda tüketici araştırmaları yaptırın. Ürünlerinize olan talep, tercih ne yönde, tüketicinin düşüncesi ne? Bunları daha detaylı ve bilimsel yöntemlerle inceleyin.

Bir şirketi yönetirken üç temel tabloya bakmanız gerekir; Kar-Zarar (P&L), Bilanço (Balance Sheet) ve Nakit Akış (Cash Flow). Türkiye iş dünyasında çoğunluk nakit akış tablosuna ve detaylı cari hesaplara bakıp işi yönetiyor ama bunun yetersiz olduğu sanırım netleşti artık. Lütfen oturup kar-zarar tabloları üretin, bilmiyorsanız öğrenin, destek alın ve işinizi sürdürülebilir seviyeye getirmek için çaba gösterin. Nakit akışına değil faaliyet karına bakın, yaptığınız iş temelde karlı değilse tekrar tekrar düşünün. Çünkü daha fazla kredi, af, borç erteleme veya vade uzatma imkanı kalmadı, sanırım orada deniz bitti.

Farklı şeyler deneyin, herkesin yaptığını yapmayın. Katma değer yaratan iş alanlarını, tercihan fazla rekabetin olmadığı mavi okyanusları keşfetmek için daha çok zaman ayırın. Yatırım yapacaksanız ve risk almayı seviyorsanız biraz daha cesur olun. Eğer risk almak istemiyorsanız paranızı sağlam yatırım araçlarına yatırın. Ezbere gayrimenkul yatırımı yapmayın mesela. Evet, şimdiye kadar hep kazandırdı ama bundan sonra böyle gitmeyebilir. Yumurtaları farklı sepetlere koyun. Çocuklara, torunlara bir şeyle bırakmak istiyorsanız bireysel emeklilik gibi alanları da araştırın.

Yüzünüzü dünyaya dönün. Yurt dışında yatırım fırsatlarını ciddiye alın. Buralara kaynak ayırın ve kalıcı işler kurmaya gayret edin. Hedef ülkelerde araştırmalar, fizibiliteler yapın. Oraları iyi bilen uzmanlarla çalışın. Uzmanlığın hakkını verin. Sadece mala, mülke, makineye değil insan kaynağına, zihinsel üretime de yatırım yapmayı öğrenemezseniz işleriniz giderek zorlaşacak bunu bilin. Yüzünüzü dünyaya dönerken tabii ki arkanıza Ankara’yı alın ama artık oraya da çok güvenmeyin. Aldığınız destekler, ürettiğiniz gelirler eskisi gibi olmayabilir. Belediyeler de aynı şekilde. Tabii ki bu ilişkiler hep olacak ama samimi tavsiyem odur ki kendi ayaklarınız üzerinde durma pratiğinizi artırın yeni dönemde.

Dijitalleşin. E-ticareti, sosyal medyayı ve genel anlamda dijitalleşmeyi ciddiye alın. Bu konuları iyi bilmiyorsanız yeni konferanslara, eğitimlere gidin, kitaplar okuyun, profesyonellerden destek alın. Dünyayı gezin, iyi örnekleri detaylı inceleyin. Şahsen sosyal medyada daha çok vakit geçirin.

Markalaşın. Marka olmak illa ki televizyon reklamı yapıp milyonlar harcamak değildir. Doğru bir pazar analizi ve fizibilite üzerine yapılacak kimlik ve konumlandırma çalışması, yaratıcı kanal stratejisi ve iletişim planı ile uzun vadeli düşünüp sağlam adımlarla yola çıkmak yeterli olur çoğu zaman. Bu uzun yola doğru ortaklarla çıkar, bilimsel yöntemlerle ve sabırla giderseniz markalaşmanın bir “uzay bilimi” olmadığını da anlarsınız.

Özetle; yeni dönemde ilişkilerden ziyade hesaba, bilime, yaratıcılığa öncelik vermenizi, yatırımlarınızı mala mülke değil insan kaynağına yapmanızı öneririm.

Bir dost.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ballı Fındık 10 Aralık 2018
İstanbul Havalimanı 19 Kasım 2018
Çerez işler 05 Kasım 2018
Futbol dünyası 22 Ekim 2018
Fizibilite (2) 24 Eylül 2018
Turizmde yeni fikirler 10 Eylül 2018
Fizibilite 03 Eylül 2018
Ne kadar uzun vade? 20 Ağustos 2018