Eğitimli toplumlar, şeffaf hükümetler
"2030’da bireylerin ve ülkelerin ekonomik durumları eğitim düzeylerine bağlı olacak." Bu öngörü Amerikan istihbarat birimlerinin her 5 yılda bir dünya ve ABD’yi ilgilendiren tehdit ve fırsatlara yönelik hazırladığı "Küresel Eğilimler Raporu"na ait. Eğitimli bir nüfusa sahip olan ülkelerin refah, rekabet, kalkınma, demokrasi sıralamalarında en üst sıralarda yer alıyor olmaları bunun en somut kanıtı. Çalışan, üreten, demokrasinin nasıl işlediğini anlayan vatandaşların yetişmesi için kaliteli eğitim vazgeçilmez önem taşıyor.
Bugün dünya geneline baktığımızda, zengin ülkelerin ikiye ayrıldığını görüyoruz. İlk gruptaki zenginleri değerli doğal kaynaklara sahip olan ülkeler oluşturuyor. İkinci gruptaki zenginleri ise vatandaşlarına kaliteli eğitim veren ülkeler. Bu ikinci gruptakiler, ekonomik refahın, sürdürülebilir büyümenin yüksek kalitede eğitimle sağlanabileceğini anlayan ülkelerden oluşuyor. Örneğin, İkinci Dünya Savaşı'da yaşadığı yıkımdan; çalışkan ve eğitimli insanı ile çıkmayı başaran ve dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olan Japonya bunlardan biri.
Bir başka örnek ise doğal kaynak konusunda oldukça fakir olmasına rağmen, ekonomik açıdan kendini ispatlayan Tayvan. Hatta dünyaca ünlü yazar Thomas Friedman, bundan bir kaç sene önce Tayvan'ın ekonomik başarısının "eğitim kaynaklı" olduğunu ifade etmişti.
Peki Tayvan bunu nasıl sağladı?
Doğal kaynakları olmayan, tarıma elverişli toprakları ve iklimi bulunmayan Tayvan'da hükümet "eğitime" yatırım yaptı. Öğretmenlik mesleğinin tercih edilen bir mesleğe dönüşmesini sağladı. Maaşları yükseltti, iş güvenliği sundu. Böylece yetenekli insanlar devlet okullarında öğretmenlik yapmaya başladılar. Bugün geldiğimiz noktada, Tayvan'daki en rekabetçi okullar, devlet okulları. Ve toplumun tamamı kaliteli eğitime ulaşıyor. Tayvan ise, rekebet gücü yüksek bir ekonomi konumunda.
Peki hükümetler ve ülkeler eğitimli toplumdan nasıl yararlanıyorlar? Harvard Üniversitesi Profesörü Andrei Shleifer ve Dünya Adalet Projesi yazarları Juan Botero ile Alejandro Ponce tarafından kaleme alınan "Eğitim, Şikayetler ve Hesap Verebilirlik" adlı çalışmaya göre, "eğitimli olmak insanlara şikayet etme gücü veriyor ve bu şikayetler hükümetleri hesap vermeye zorluyor."
Yani eğitimli toplumlar, hesap verebilir hükümetlerin oluşmasına yol açıyor. Uluslararası Şeffaflık Örgütü (Transparency International) 2016 sonuçlarına göre, dünyanın en şeffaf üç ülkesi Danimarka, Finlandiya ve İsveç. Bu ülkelerin eğitim sistemleri ile de tüm dünyaya örnek olmaları bir rastlantı olmamalı...