Eğitimde değişim
Yaklaşık 2500 yıl önce Heraklitos çağlar boyunca gerekli gereksiz birçok kişinin tekrarlayacağı “değişmeyen tek şey değişimin kendisidir” derken kuşkusuz bugünleri hayal ederek bu sözü söylememişti. İnsanlık tarihinin en hızlı değişimini yaşadığı bir dönemde bulunuyoruz. Alışkanlıklar, günlük yaşam, iş yapma şekilleri inanılmaz bir hızla değişiyor. Ancak bazı alanlarda değişim, diğerlerine göre çok daha yavaş ve deyim yerindeyse isteksiz gerçekleşiyor. Bu tür direnen veya en azından direniyormuş görüntüsü veren alanların başında da eğitim sektörü geliyor.
Özellikle yükseköğretimde değişimin nispeten yavaş gerçekleşmesinin temelinde, sektörün emek yoğun olması ve yoğun olan bu emeğin önemli bir kısmının usta çırak ilişkisi ile yetişmesi sonucunda biz hocamızdan böyle öğrendik diyerek farkında olmadan değişime ayak diremesi yatıyor.
Eğitim sektöründeki değişime direnç sadece içerik veya yöntemle de kısıtlı değil. Eğitim süresi de yıllar içinde çok fazla değişim geçirmedi. Eğitim süresi, birçokları için konuşulması gereksiz bir ayrıntı gibi görülebilir ama hızla yaşanan değişimler sadece teknoloji veya onun yansımalarıyla sınırlı değil. Örneğin beklenen yaşam süreleri de çok ciddi bir oranda artış gösterdi. Yani insan ömrü uzamasına karşılık, eğitim süresi o ölçüde artmadı. Basit bir örnek vererek, ne demek istediğimi anlatayım. Benim babam doğduğu sene (1940) ülkemizde yeni bir doğan için beklenen ortalama ömür 35 iken, bundan 29 yıl sonra benim doğduğum sene 56.3 yıla çıkmış. Yani beklenen yaşam süresi %60 artmasına karşılık, babam ile benim üniversiteden mezun olana kadar aldığımız eğitim süresi aynı. Benden 30 yıl sonra doğan kızım da bizimle hemen hemen aynı süre eğitim alacak (liseyi bir sene fazla okumasını yok kabul edersek aynı), üniversiteden mezun olana kadar. Sürenin değişmemesi tek başına çok anlamlı olmasa bile gösterge olarak önemli.
Eğitim süreçlerinde teknolojinin kullanımının her geçen gün biraz daha arttığının farkındayım ama kullandığımız bilgisayarlar, internet sayfaları, projeksiyon makineleri veya tabletler tek başlarına değişim için yeterli değil. Bu cihazları kullanmanın çok önemli faydaları var ama tebeşirli kara tahtadan, kalem kullandığımız beyaz tahtaya geçmekten çok farkı yok. Eğitimde temelli bir değişim kullanılan araçların yenilenmesiyle değil, eğitimin amacı, içeriği ve yönteminin yeniden düşünmekle olacaktır. Ancak bu değişim öncelikle eğiticilerin kendilerini yenilemeleri ve değiştirmeleri ile gerçekleşebilecektir.