'Eğitim sistemi çocuk merkezli olmalı'
"Dünya Bankası istatistiklerine göre okul öncesi dönemdeki eğitim düzeyi ile kişi başına milli gelir oranı arasındaki bağlantı oldukça yüksek. Ülkemizin bu konuda henüz daha yolun çok başında olduğunu görmek hayatımda yeni bir dönemin başlangıcı oldu" diyor Özel Mutlu Panda Anaokulu Kurucusu ve Kidokit Çocuk Gelişim Platformu Kurucu Ortağı ve Yönetim Kurulu Başkanı Funda Güngör Akpınar.
JurEcon, Inc., Los Angeles'ta danışmanlık, HSBC Türkiye'de baş ekonomistlik, Garanti Bankası'nda Kurumsal Strateji, İş Geliştirme ve Yatırımcı İlişkileri Müdürlüğü ve Koç Holding'de Stratejik Planlama ve Yatırımcı İlişkileri Koordinatörlüğü gibi üst düzey pozisyonlarda bulunan Akpınar, 25 yıllık kurumsal hayatın ardından, 'sosyal fayda yaratma' sevdası ile girişimci olmayı tercih etmiş.
40 yaşında anne olduktan sonra ise, 0-6 yaşın insan gelişimindeki önemi ve çocuk gelişimi üzerine araştırmalar ve çalışmalar yapmaya başlamış. Bu süreçte Montessori eğitim felsefesine ve materyallerine hayran kalarak Türkiye’deki en iyi Montessori okullarından birini kurmak amacıyla önce Mutlu Panda Montessori Anaokulu'nu kurmuş.
Türkiye Yatırımcı İlişkileri Derneği’nin kurucu Yönetim Kurulu Üyesi ve ilk başkanlarından olan Akpınar, bilinçli ebeveynler yetiştirmeyi ve 0-6 yaşlarındaki çocukların gelişimlerine destek olmayı hedefleyen Kidokit teknoloji şirketinin de kurucu ortakları arasında yer alıyor ve Yönetim Kurulu Başkanlığı'nı yürütüyor.
Akpınar, Türkiye'de okul öncesi eğitim konusunda yapılabilecek çok güzel ve önemli projeler olduğuna inanıyor. Bu nedenle çocukların hayatına olumlu dokunuşlar yapabilme vizyonuyla sosyal projelere odaklanıyor.
Eğitim sisteminin çocuk merkezli olması gerektiğinin altını çizen Funda Akpınar, "Eğitim sisteminin çocuğun gelişim özellikleri, ihtiyaçları, ilgisi ve öğrenim şekli ve hızına göre bireyselleşebilmesi; eğitim ortamının çocuğun özgürce hareket edebilmesine ve deneyimlemesine imkan tanıması, eğitmenlerin rol-model olabilecek, donanımlı ve olumlu pekiştireçlerle geri bildirim verebilen iyi birer gözlemci ve rehber olabilmeleri gerekiyor. Bizim de hem Özel Mutlu Panda Anaokulu’nda hem de Kidokit uygulamamızdaki tüm sistemlerimiz ve öğretilerimiz bu temellere dayanıyor" diyor. Yaptığı çalışmaları kendisinden dinleyelim:
21. yüzyılın değerleri özgürlük içdisiplin, özgüven ve empati
"Uzun süreler kurumsal birçok firmada, özellikle finans dünyasında üst düzey yöneticilik yaptıktan sonra 40 yaşında anne oldum ve çocuk gelişimi konusu bir anda hayatımdaki en önemli konulardan biri olarak karşıma çıktı. Bebeğim için yeni şeyler öğrenmek ve gelişimine katkıda bulunmak için can atıyordum. Sürekli okumaya başladım. Okudukça, öğrendikçe ve bazı etkilerini deneyimledikçe ebeveynler olarak çocuk gelişimi konusunda bilgili ve bilinçli olmanın, küçük ipuçlarını bilmenin, her zaman çocuklarımızla olamasak bile kaliteli zaman geçirmenin önemini anlamaya ve özümsemeye başladım. Montessori felsefesini ve çocuklardaki olumlu etkilerini öğrendikçe ve deneyimledikçe inanılmaz etkilendim. Çocukların bireysel ihtiyaçlarına göre şekillenen kişiselleştirilmiş eğitime odaklanması, eğitimin merkezine çocuğun ilgi ve ihtiyaçlarını koyması, çocuk gelişimini farklı alanlarda geliştiren muhteşem materyalleri, çocuğa hem özgürlük tanıyan hem de içdisiplin, özgüven, özregulasyon, empati gibi 21. yüzyılda çocuklarımızın en fazla ihtiyaç duyacağı temel değerleri yaşayarak öğretmesi, somut öğretilerle deneyimlemeye dayalı olması gibi pek çok farklı sebeple Montessori eğitim felsefesinin değerini görerek ülkemizde de iyi bir şekilde uygulanabilmesinde öncelik yapanlardan olmak istedim."
Okul öncesi dönemde kişi kendisini inşa ediyor
"Okul öncesi dönem kişinin kendisini inşa ettiği ve büyümenin, öğrenimin en hızlı olduğu dönem. Bu yüzden de 0-6 yaşlara denk gelen okul öncesi döneme odaklandım. Beni bu konuda en çok motive eden, Montessori okullarının dünyada bu denli yaygın olmasına karşın ülkemizde gerçek anlamda Montessori felsefesi uygulayan eğitim kurumu sayısının o dönemde yok denecek kadar az olmasıydı. Ben de kurucularından okuldaki eğitmenlerine kadar tüm ekibimizin aynı felsefeyi benimsediği, gerek sınıf içi gerekse dışarıdaki ortamların modele uygun olarak tasarlandığı bir okulda işini hakkıyla yapan örneklerden biri olma misyonuyla yola çıktım. Yaz tatillerimde izin alarak kızımı yurt dışında bir Montessori okuluna götürdüm ve o esnada ben de Maria Montessori tarafından kurulmuş olan Associate Montessori Internationale Montessori eğitmen diploması aldım. Daha fazlasını öğrendikçe bu öğretileri paylaşma arzum arttı. İkinci üniversitemi Çocuk Gelişimi üzerine okudum, yurt dışında Montessori eğitimlerimi tamamladım ve İstanbul’da Özel Mutlu Panda Anaokulu isimli bir okul açtım. Okulumuza gösterilen ilgi bana bu konudaki ihtiyacı bir daha göstermiş oldu.”
Okul öncesi eğitim sadece bilgi değil, gelir düzeyini de etkiliyor
"Uluslararası PISA testi sonuçlarına göre Türkiye'deki öğrencilerimizin bilim, matematik ve okumada OECD ortalamasının altında kalmasından, ülkemizdeki kişi başına milli gelire kadar pek çok konuda daha iyi seviyelerde olabilmek adına, okul öncesi eğitimi çok daha ciddiye almamız ve ebeveynlerimizi bu konularda bilinçlendirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Mutlu Panda Anaokulu, eğitim kadromuz, felsefemiz, sınıf düzenlemelerimiz ve bireyselleştirilmiş programlarımız ile gerçek bir Montessori okulu. Okulumuzda Milli Eğitim Bakanlığı müfredatını uygularken her çocuğun kendi hazır bulunuşluğu, tekrar ihtiyacı ve o dönemki ilgi ve ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak kişileştirilmiş programlar izliyoruz. Ayrıca bütünsel eğitime ve çift dilli eğitime büyük önem veriyoruz.”
Montessori Metodu Nasıl doğdu?
Montessori Metodu'nun temelleri İtalya'nın ilk kadın doktoru olan ve daha sonra çocuk sağlığı ve psikiyatri dallarında da eğitimini sürdüren Maria Montessori'nin 1907 yılında öncelikle zeka engelli çocuklarla yaptığı çalışmalara dayanıyor. Zeka engelli çocuklarda harikalar yaratabildiğini gören Maria Montessori "engelli çocuklarda bunlar oluyorsa; kimbilir engelsiz çocuklarda ne kadar güzel sonuçlar elde edilir" düşüncesiyle metodunu engelsiz çocuklara da uyarlama kararı vermiş. Maria Montessori bu yöntemi uygulamaya ilk olarak Çocuklar Evi projesiyle engelsiz çocukların eğitimine uyarlamaya başlamış. Programın çocukların gelişimi üzerinde inanılmaz derecede olumlu etkileri olduğu gözlenmiş. Bunun üzerine Montessori büyük bir üne sahip olmuş ve resmi İtalyan para birimleri üzerinde basılmış. Yöntemin çocukların gelişimi üzerinde sağladığı üstün başarı daha sonra dünyanın diğer ülkelerinde de büyük takdir toplamış. Montessori bugün, okul öncesi ve okul dönemlerinde uygulanan yaygın bir eğitim sistemi.
Kidokit: Çocuk gelişimine katkı sağlayan dijital platform
“2017 yılında kendi konularında uzman altı anne bir araya gelerek daha geniş kitlelere ulaşmak için terapistler, çocuk doktorları, psikologlar ve eğitimcilerle dolu uzman bir kadroyu bir araya getirdik ve Kidokit Çocuk Gelişimi ve Ebeveyn Platformu isimli bir dijital platform kurguladık. İlk iş olarak Kidokit isimli çocuk gelişimine ve bilinçli ebeveynler ve bakıcılar yetiştirmeye yönelik bir mobil uygulama geliştirdik; daha sonra www. kidokit.com isimli bir ebeveyn rehberi olarak yüzlerce makale ve öneri içeren internet sitemizi açtık. Kidokit mobil uygulamamız için 1000’den fazla oyun ve aktivite videosu çektik, basılabilir oyunlar, oyuncak, kitap, uygulama önerileri hazırladık. Etkinlik takvimleri oluşturduk. Kidokit’i mobil platformda bir uygulama olarak cebinize indirebiliyorsunuz. Böylesine zengin bir içerik oluşturabilmek için önemli yatırımlar yaptık ancak sosyal sorumluluk bilinciyle Türkiye’de her kesin kullanımına açabilmek için ücretsiz kullanım hakkı sağladık. Bunun yanı sıra uygulamanın sürdürülebilirliğini sağlamak adına bir de Premium üyelik oluşturduk. Bu sayede değerlendirme sorularımıza verdiğiniz yanıtlarla ve aktivitelerden sonraki kısa geri bildirimlerinizle Kidokit’in algoritmik altyapısı çocuğunuzu daha iyi tanıyor, güçlü ve desteklenmesi gereken yönleri birebir tespit ediyor ve çocuğunuza özel olarak kişiselleştirilmiş günlük programlar sunuyor. Kidokit’in toplumumuzdaki katma değeri çok yüksek. Kidokit Projesini çok önemli bir sosyal sorumluluk projesi olarak görüyorum.” Montessori okullarının geleneksel okullara oranla daha yüksek bütçeler gerektirebildiği doğru. Bunun en önemli sebebi özel materyallerinin olması ve bir sınıfın bu materyallerle donatabilmesinin maliyetinin de oldukça yüksek oluşu. İkinci bir sebebi ise eğitmen eğitim bütçelerinin çok yüksek oluşu. Ancak bazı devlet okullarımız fon yaratarak montessori sınıfl arı açma imkanı bulabiliyorlar. Bundan faydalanılabilir. Daha da önemlisi montessori felsefesini uygulayarak evinizde pek çok etkinlik yapabilme şansınız var. Zaten Kidokit’i hayata geçirmemizin önemli sebeplerinden biri de bu. Önemli olan bu konulardaki ipuçlarını bilmek, felsefeyi tanımak ve bu felsefeye uygun etkinlikler geliştirebilmek.”
Toplum için fayda yaratmak benim için çok değerli
“Yaptığım işlerde sadece kendi işimi iyi yapmak değil, aynı zamanda ülkemiz ve toplumumuz için fayda yaratabilmek benim için çok değerli. Yatırımcı İlişkileri Derneği’nin profesyonelleri, Borsa İstanbul’a yatırım yapan mevcut ve potansiyel yabancı kurumsal yatırımcıların ilk ve daimi iletişim noktası durumunda. TÜYİD Yatırımcı İlişkileri Derneği’ni bu sektördeki profesyonellerin gelişimine katkıda bulunmak, ülkemize ve şirketlerimize duyduğumuz sorumlulukla, temsil kabiliyetimizi dünya standartlarına çıkartmak ve sermaye piyasalarında şirketlerle düzenleyici kurumlar arasında bir köprü oluşturmak misyonu ile kurduk. 10 yıldır da bu misyonla TÜYİD’in ülkemizde yüksek katma değer yaratan derneklerden birisi olarak harika projelere imza attığını gururla görüyoruz.”