Eğitim, ölümcül kanser
Geçen hafta gayet hacimli iki raporda Türkiye’nin dünyadaki yerini bir kez daha gördük. Birinde 130 ülke içinde 73’üncüydük. Diğerinde 34 ülke içinde 33’üncü.
Dünya Ekonomik Forumu’nun Sosyal Sermaye İndeksi (WEF Human Capital) ve OECD’nin Yetişkinlerin Becerileri (Skills Matter: Further Results from the Survey of Adult Skills) raporları bunlar. OECD’ninki, tek başına bir rapor değil. 7 cilt halinde 2,200 sayfayı aşan bir sosyal istatistik analizinin en damıtılmış tek sonucunu dünya kamuoyuna iletiyor. Metodoloji ve diğer her ayrıntı için: www.oecd.org/skills/piaac/publications.htm
WEF’in Sosyal Sermaye İndeksi’nde birinci sıradaki Finlandiya’nın toplam puanı 85.86. Türkiye’ninki 67.57. Aramızda 72 ülke var. Üst komşumuz Endonezya. Alt komşumuz Trinidad ve Tobago.
Biraz daha ayrıntılı bakınca: 0-14 yaş grubunda sıramız 59. Bir sonraki 15-24 grubunda 44. Bir sonraki 25-54 grubunda 86. Bir sonraki 55-64 grubunda 81. Daha üst yaş grubunda 74.
Rakamlar, eğitimde geldiğimiz noktayı gösteriyor: Bu eğitimle sağlanabilen istihdamı. Becerilerin derecesini... Twitter’da görüş belirten bir kanaat önderimiz konuyu şöyle özetlemiş: “Eğitim, beceri geliştirme ve istihdam alanı yaratmada hızla dibe gidiyoruz. Katar’ın gerisine düşmüşüz.” Birleşik Arap Emirlikleri’nin de gerisindeyiz. Arnavutluk ve bu konularda kankamız Meksika’nın bile...
OECD ise raporuna bağlı olarak Türkiye hakkında 18 sayfalık ek yayınladı. Daha birinci cümlesi: “Diğer OECD ülkelerindeki yetişkinlerle kıyaslandığında Türkiye’deki yetişkinler araştırılan üç temel beceride ortalamanın altında performans göstermiştir: Okur yazarlık (literacy) derken, alfabeden ziyade okuduğunu anlama. Rakamlardan anlama (numeracy), matematik becerisi. Teknolojik bakımdan zengin ortamlarda problem çözme.
Türkiye’nin, okuduğunu anlama puanı 227, OECD ortalamasının (268) altında. Aradaki farkı, diğer bütün OECD ülkeleri dolduruyor. Biz, Şili’nin altında, Endonezya’nın üstündeyiz. İşin daha da acı tarafı, okuduğunu anlamadaki yüksek ve en yüksek 4-5’inci basamaklarda en en alttayız: Yetişkinlerimizin sadece %0.5’i bu düzeyde. Yetişkinlerin %11.5’i Üçüncü Düzey’de.
Bizim yetişkinler “neyi anlamıyor?” Bunun ölçütlerini burada özetlemeye imkan yok.
Varılan sonuç önemli. Metodoloji için yukardaki referansta aramanız gerekiyor. Soru örnekleri bile var.
OECD gayet ayrıntılı, bilgi toplumlarında geçerli “gerçek” doktora tezleri kadar yoğun istatistik ve analizleri 7/24 yayınlıyor: Düşük Eğitim Performansının Yüksek Maliyeti raporundaki bir hesaba göre, PISA sınav sonuçlarındaki her 50 puanlık artış, Türkiye’nin yıllık büyüme oranına %0.87’lik bir artış sağlayacak. Eğer Türkiye'de her öğrencinin PISA puanı 400 puana çıkarsa, ülkenin GSYH’si 2090'da, bugüne göre %1167 yüksek olabilir (High Cost of Low Educational Performance, 2010).
Geçen yıl yayınlanan OECD Küresel Temel Beceriler raporunun yazarları Eric Hanushek (Stanford) ve Ludwig Woessmann (Münih) diyorlar ki: “Zayıf eğitim politikası ve uygulamaları, bir çok ülkeyi sürekli bir ekonomik durgunluğa mahkum ediyor. Eğitimi iyileştirmenin uzun vadeli ekonomik kazanımları müthiş olacaktır. Eğitimin düzeyi, ülkelerin yaratacağı refahın gücünü anlamak için güçlü bir tahmin unsuru olacaktır.”
Buna, Dünya Bankası Türkiye Direktörü Martin Raiser’in sözlerini de eklersek: “Türkiye’nin karşı karşıya olduğu cari açık problemi, sadece bir enerji sorunu değil, aynı zamanda bir rekabet edebilirlik problemi. Bu hikaye son kertede yatırım ortamının ve eğitim sisteminin kalitesine, sahip olduğunuz becerilere, kurumlarınızın kalitesine, hukuk devletine bağlıdır.” (Hürriyet,06.06.15)