Eğitim maliyeti
Geçen hafta başında Prof. Dr. İlter Turan’ın “Geleceğin Üniversitesi” başlıklı çok güzel bir konuşmasını dinleme olanağımız oldu Kemerburgaz Üniversitesi'nde. Hani altına imza atarım deriz ya bizim düşüncelerimizi tam olarak ifade eden söylemlere, benim için böyle bir konuşmaydı. Özetle eğitimde teknolojinin artan ve hatta artacak rolünü, uzaktan eğitimi merkeze alan bir eğitim anlayışından bahsetti hoca. Bu konularda zaman zaman düşüncelerimi açıklıyorum, o nedenle bugün bu konulara değinmeyeceğim.
Konuşmasının bir yerinde yüksek öğrenimin maliyetlerinin ciddi biçimde arttığını belirtince yanımda oturan Prof. Dr. Emre Alkin ile kısa bir süre bu artışın nedenleri konusunda sohbet ettik. Emre hocanın değişik ve güzel bir tespiti, bu artışın önemli ölçüde yatırımın alternatif maliyetinden kaynaklandığı şeklindeydi. Kuşkusuz doğru olan bu tespiti, biraz daha çeşitlendirmek ve genişletmek olanaklı. Ama bu çeşitlendirmeye geçmeden önce geçen hafta sosyal medyada rastladığım bir grafikten bahsetmek istiyorum.
Grafik son 20 yılda bazı hizmet ve ürünlerdeki fiyat değişimini göstermekteydi. Veri kaynağını bulamadığım grafiğe göre yazılım fiyatları bu dönemde yüzde 66 azalırken, konut fiyatları yüzde 61 artmış. Siz konuyla ne ilgisi var demeden hemen sadede geleyim, bu dönemde okul ücretleri yüzde 197 artmış. Ama daha önemlisi en yüksek artış ise yüzde 207 ile ders kitaplarında. Tahmin edebileceğiniz gibi bu istatistikler bizim ülkemize ait değil. Çok ilginç bir bilgi bu aslında. Bilişim teknolojisindeki gelişmeler nedeniyle, insanlık tarihinin en çok ve en hızlı veri ve bilgisinin üretildiği dönemde, ders kitaplarının fiyatlarının artış şampiyonu olması başlı başına düşünülmesi gereken bir konu.
Eğitim maliyet artışlarına ilişkin alternatif maliyetten başlayıp, özellikli ürün ve hizmetlerin fiyatlarının genel fiyatlar seviyesinden farklı hareket etme özelliğine kadar birçok farklı görüş ileri sürülebilir. Bunların hepsi doğrudur ve her birinin genel seviye üzerinde farklı boyutlarda etkileri vardır. Maliyet artırıcı bir diğer etken ise doğrudan eğitim kapsamında değerlendirilmemesine karşılık eğitim maliyetlerinde etkisi olan yan hizmetlerdir. Genelde eğitim kurumları özelde ise üniversiteler temel işlevleri olarak tanımlanabilecek belli bir hedefe yönelik eğitim vermelerinin ötesinde başka faaliyetler ve hizmetler vermek zorunda kalmaktadırlar. Bu faaliyet ve hizmetler, gün geçtikçe çeşitlenmekte ve bu hizmetleri sunabilmek ise sektörde varlığını sürdürebilmenin veya güçlendirebilmenin gerekliliği olarak ortaya çıkmaktadır.
Eğitim kurumlarının içinde bulunduğu bu durum cep telefonlarının durumuna benzemektedir. Nasıl ki artık telefon alırken ödediğimiz bedelin miktarı üzerinde telefonun temel işlevi olan sesli görüştürme kabiliyetinin etkisi kalmadıysa; hafıza kapasitesinden, ekran çözünürlüğüne, kamerasının özelliklerine kadar farklı ama aslında telefon olma niteliği ile doğrudan ilgisi olmayan özellikler temel belirleyici olmuş ve rekabet gücünü belirler hale gelmişse, eğitimin maliyeti veya bedeli üzerinde de verilen eğitimin niteliğinin temel belirleyici olma özelliği kalmamıştır.
Amacım doğru veya yanlışı aramak değil durum tespiti yapmaktır. Bu koşullara ve çevresel beklentilere göre kendini uyarlayamayan eğitim kurumlarının varlıklarını devam ettirmeleri veya en azından mevcut güçlerini koruyabilmeleri olanaklı değildir. Kâr amacı güden veya gütmeyen diğer bütün örgütler gibi eğitim kurumları kendilerini bu koşullara göre yapılandırmak, yeniden örgütlemek ve belki işlevlerini yeniden tasarlamak zorundadırlar.