Eğilimler devam edecek mi?

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

Malum, 2015 yılı pek iyi bir yıl olmadı. Şimdi herkes 2016’nın nasıl bir yıl olacağını tartışıyor. Kimisi genel yorumla yetiniyor, bazıları da somut sayı vererek tahmin yapıyor. Bu sene biraz farklı bir şey yapabiliriz diye düşünüyorum. 2016 yılının genel hatlarının 2015 yılında dünyada ekonomisine egemen olan eğilimlerin sürekliliği ile bağlı olacağını düşünüyorum. 2015 eğilimleri sürüp giderse 2016 yılı da 2015 yılı gibi olur. Pek bir şeye benzemez yani. Söz konusu eğilimlerin gücü azalırsa 2016 yılının karakteri farklılaşabilir. Dolayısıyla bu eğilimlerdeki devamlılığı tahmin etmenin 2016’yı kestirebilmek açısından yararlı olacağı kanısındayım. Dünya ekonomisine hakim olan eğilimlerin ülke ekonomilerini etkilediğini biliyoruz. Bu korelasyonun 2016 yılında fazla değişeceğini sanmıyorum. 2015 yılında dünya ekonomisine egemen olan eğilimlerden en önemlisinin belirsizliklerin güçlenmesi, risklerin yükselmesi ve beklentilerin zayıfl aması olduğu kanısındayım. 

Bunun üç kıtadan gelen nedenleri olduğunu söylemek mümkün. Amerika kıtasında ABD Merkez Bankası’nın (FED) faiz artırma konusundaki kararsızlığı yıl boyunca belirsizlik üretti, risk algısını besledi. Avrupa kıtası durgunluktan çıkma noktasında kararlı bir adım atamadı, artan belirsizliğe katkı yaptı. Asya kıtasında da dünya ekonomisinin çekici gücü olduğu düşünülen Çin’de büyüme hızının yavaşlaması tedirginlik yarattı. Bu iklime silahlı çatışmaların genişlemesi, terör tehdidinin yayılması da eklenince belirsizlik ve risk algısı tepe yaptı. 

Bütün bu gelişmeler dünya finans piyasalarında güçlü yansımalar üretti. Artan risk algısı nedeniyle pek çok ülkeden, özellikle gelişmekte olan ülkelerden sermaye çıkışları oldu. Çoğunun parası değer kaybetti, faizleri yükseldi. Bu koşullarda yıl boyunca büyüme ve uluslararası ticaret de çok canlı olamadı. Büyüme tekleyince başta petrol olmak üzere emtia talebi de daraldı. Emtia üretip, satan ekonomiler zorlandı, büyümeleri durma noktasına geldi. Emtia ithalatı yapan ülkeler görece rahatlarken ihracat yapan ülkeler zorlandı. 

Bu gelişmelere belki başkalarını da eklemek mümkün. Ama görebildiğim kadarıyla 2015 yılında dünya ekonomisinde egemen olan temel eğilimleri böyle özetlemek mümkün. Şimdi mesele önümüzdeki dönemde bu eğilimlerin varlıklarını sürdürme olasılığı. Devam etmeleri halinde bu eğilimler 2016 yılının genel karakteri üzerinde de etkili olmayı sürdürecekler. 

FED’in 2015 yılının son haftalarında kendi deyimi ile “normalleşme” başlattığını ve faiz oranını yükselttiğini biliyoruz. Bu adımın FED’den kaynaklanan belirsizliği azaltacağını, beklentiler ve risk algısı üzerindeki yansımaları kısmen düzelteceğini düşünüyorum. Bu sürecin hemen, tek adımda gerçekleşip tamamlanması mümkün değil kuşkusuz. FED’in takvimi tam anlamıyla belirlenince düzeltme etkisi de artacaktır. Dolayısıyla, FED’in normalleşme kararının etkisi 2016 yılında önceki yıllar kadar güçlü olmayacaktır. Ancak, FED’in uygulamasının dünya ekonomisindeki etkisinin tükeneceği anlamına gelmiyor bu. Beklenti ve algı etkisi zayıfl arken FED’in üreteceği faiz baskısı devreye girecektir. Normalleşme sürecinde yükselecek olan faiz öteki ülke faizlerini de yukarıya doğru baskılayacaktır. Bu çelişkili bir durum yaratmaya aday bir gelişmedir. Faiz baskısına uymayan ülkelerden sermaye çıkışı olması olasılığı yüksektir. Bu olumsuz bir gelişmedir. Yüksek faize ayak uyduranlarda ise yatırım-büyüme zinciri olumsuz etkilenecektir. Bu da olumlu bir gelişme sayılmaz.

2016 yılında Avrupa’dan gelen olumsuz eğilimin de güç kaybedeceğini öngörmek mümkün. Euro bölgesinin yavaş da olsa canlanmaya başlamış olması buna katkı yapıyor Avrupa Merkez Bankası’nın muhafazakar para politikası tercihini gevşetiyor olması da canlanmayı destekliyor. Canlanan Avrupa bozulmuş olan beklentileri düzeltecek, risk algısını tamir edecek ve yatırım iştahını besleyecektir. Belki Avrupa henüz bütünüyle ayağa kalkmayacak ama geçen yılın olumsuz etkisi büyük ölçüde hafifl eyecektir diye düşünüyorum. Yansımaları itibariyle olumlu bir gelişme olacaktır bu.

Çin yavaşlaması bir konjonktür olayı olmaktan çok bilinçli bir dönüşüm tercihinin ürünüdür. Bu nedenle 2016 yılında bunun tersine dönmeyeceğini öngörmek doğru olur. Yerel ve küresel aktörler Çin’deki sorunların bu dönüşümden kaynaklandığına ikna oldukça Çin yavaşlamasının yarattığı risk algısı da gerileyecektir. Dolayısıyla, 2016 yılında Çin ekonomisinden gelen etkinin daha sınırlı olacağını düşünüyorum. Etkisi sınırlanacak bir başka gelişme de emtia ve petrol fiyatlarıdır. Bu tür fiyatların tırmanmasının 2015 yılında tamamlandığı ve bu yıl kısmi düşüşler olabileceği öngörülebilir. Jeopolitik risklerin ne yöne devineceğini bu aşamada kestirmek zor. Atılan siyasi adımlara bakılacak olursa yıl içinde bu risk algısının da geriletilebileceğini öngörmek mümkün.

Sonuçta, 2016 yılında bir önceki yılın eğilimlerinin yumuşatılmış olarak süreceği söylenebilir. Bu da 2015’e kıyasla bu yılın daha yumuşak geçebileceğine işaret ediyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018