Eğilim değişikliğine bakıp aldanmayın!..
Geride bıraktığımız haftanın ilk yarısında yapılan Merkez Bankası Para Kurulu Toplantısı sonrasında finansal piyasalarımızdaki oynaklığın anormal düzeylere ulaşması çok ciddi bir durumdur. Ortaya çıkan bu tabloya en önemli katkının para otoritesinden gelmiş olması ise kabul edilebilir bir durum değildir. Belirsizlik ve kırılganlığın çok tehlikeli seviyelerde gezindiğinin, güvensizliğin tehlikeli eşiklere dayandığının yetkililer tarafından anlaşılamamış, anlaşılsa bile başka sıkıntılar nedeniyle pasif kalınmış olması telafisi imkânsız bir itibar kaybıdır.
Büyük bir oynaklık yaşandı, birileri çok şey kaybetti, güvensizlik büyüdü. Bu durum küresel bir şok nedeniyle değil, Merkez Bankası Para Kurulu’nun gerçekçi olamaması veya kendisine verilen yetkileri gereğince kullanamaması nedeniyle yaşandı. Her fırsatta dövizde seviyeye değil, oynaklığa müdahale ettiğini iddia eden kurum paniğe sebep olan ve kriz algılaması yaratan oynaklığın müsebbibi haline geldi.
Siyasi iradeyi içinde bulunduğumuz koşullar ve alınması gereken önlemler ile yapılmaması gerekenler konusunda ikna edemeyen, yüksek oranlı faiz yükselişi bekleyen piyasaları yaptığının doğru olduğuna inandırıp sakinleştiremeyen bir para otoritesi başarılı sayılabilir mi? Geç gelen tepkisellik yaşanan kayıpları telafi edebilir mi? Pazartesi günü eğilimler paniğe dönüşünce salı akşamı geç saatlerde olağanüstü Para Kruulu toplantısı yapılacağı açıklandı, faizlerin yükseltileceği beklentisi yaratıldı. Bu kez piyasalar Merkez Bankası’nın yapamayacağı kadar yüksek bir faiz yükseliş beklentisini kullanarak döviz kurunu geride bıraktığımız hafta ortasındaki seviyelere geriletti. Türk Lirası kayıplarını kısmen geri aldı, fakat fiyat oynaklığı artmaya devam ettiği için güvensizlik azalmadı, kırılganlık yüksek düzeyini korumaya devam etti. Yıl sonu enflasyon hedefi ise daha ocak ayı dolmadan yüzde 1.3 puan yükseltilerek yüzde 6.6 oranına yükseltildi.
Bu yazı yazılır iken piyasalarda gergin bir bekleyiş vardı ve olağanüstü Para Kurulu henüz toplanmamıştı. Para otoritesi piyasalar ile siyasi iradeyi eşanlı olarak tahmin edebilecek konumda değildi.Piyasaların istediğini yapsa faize hassas sektörler başta olmak üzere ciddi sıkıntılar yaşanabilir seçim hesapları içindeki siyasi irade ise sert tepkiler sergileyebilir. Böylesi bir durumdan kaçınmak adına denenen yaklaşımların işe yaramamış ve oynaklığı artırarak paniğe sebep olması hareket yeteneğini daraltıyor. Sözel müdahaleler bu nedenle artık işe yaramıyor. Bu nedenle döviz kurunun kısmen gerilemiş olmasına bakarak rahatlamayın.
Gerek piyasalar ve siyasi iradeden, gerekse para otoritesinden gelen tepkisel tavırlar sorunu çözmüyor, ağırlaştırıyor; güvensizliği, oynaklığı ve riskten kaçınma eğilimini besliyor. Bundan sonra yaşanacakların sorumlusu olarak Merkez Bankası’nı görmek yanlıştır, sürdürülebilir olmayan eğilimlerde ısrar edip sorunların ağırlaşması pahasına günü kurtarmayı benimseyen veya susarak onaylayanlar esas sorumlulardır…