Edirne tek maddeli gündemle çözümler aramalı

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ [email protected]

Ülkemizin coğrafi derinliklerinin potansiyellerini kavramak için yollara düştüğümüz ilk günden bugüne köprülerin altından çok sular aktı. Suların akışını hızlandıran öyle bir aşamaya geldik ki her yıl üretilen bilgi, insanlık tarihinde üretilmiş tüm bilgileri  katlayan ölçek büyüklüğüne ulaştı. Bu kadar hızlı ve yüksek hacimli bilgi üretiliyor ama CERN eski yöneticisi Prof Rolf-Dieter Heuer, “Bugün evrenin yüzde 95'i maddenin yüzde 70'i karanlıkta” diyor. Bilgininin sınırlarını genişletmek için alınması gereken uzun, ince bir yolun önümüzde uzayıp gittiği apaçık.

Şubat ayının tam orta yerinde Edirne'de ortak akıl toplantısına katıldık: Belediye Başkanı Recep Gürkan, kısa zaman kalmış olsa da, katkı yapma nezaketini gösterdi. Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yener Yörük başından sonuna tartışmalara katıldı; düşüncelerini paylaştı. Büyükelçi Murat Ahmet Yörük de kendi sorumluluk alanlarında değerlendirmeler yaptı. Edirne Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı   Özay Öztürk, Borsa Meclis Başkanı Fedai Canım ev sahibi olarak düşüncelerini aktardı. Muhammet Öztürk, Ahmet Erken, Cengiz Yorulmaz, Turgut Bakır, İsmail Orçun, Recep İriş'in anlatımları bilgi sınırlarımızı genişletti. 

Edirne'de kanaat önderleri önce tarım ve hayvancılık alanında gelişme ihtiyacının altını çiziyor. Bu tarihi kentteki turizm potansiyelinin yüksekliğine katılımcıların hemen hepsi vurgu yapıyor. Kentte üniversitenin varlığı, gençlik kenti olmasının etkileri herkesin ortaklaşa gurur duyduğu bir başka özelliği. Çevreyle barışık, özellikle ileri teknoloji içeren, giderek önemi artan yazılım merkezi olma ve hizmet kesimlerini geliştirme düşüncesi üzerinde de ciddi bir ittifak gözlemleniyor.

Temel ilkeden yola çıkalım

Bir temel ilkeden yola çıkmalıyız: Elinin menzili altındaki kaynakları etkin ve verimli kullanmayı beceremeyen toplumlar, dışardan kaynak aktarıldığı zaman onu gerektiği gibi değerlendiremiyor. Dışardan gelen kaynak ister teşvik mekanizmasıyla aktarılsın, ister tarım destekleri biçiminde verilsin, isterse KOSGEB aracığıyla iletilsin, dilenirse TÜBİTAK destekleri şeklinde olsun, daha da geniş düşünerek uluslararası kurumlar tarafından sağlansın, öz kaynaklarımızı etkin kullanabiliyorsak, dış kaynakları da gerektiği gibi değerlendirebiliyoruz.

Trakya Havzası ve Edirne'de de önce elimizin menzilindeki kaynakları etkin değerlendirme ilkesiyle yola çıkmalıyız. Toprak gibi çok temel bir yapıda ilerleme sağlamalıyız: Ülkemizde yaygın olan parçalı ve küçük ölçekli toprak mülkiyeti yapısı değişmeden tarım ve  hayvancılığın kaderini değiştiremeyeceğimizi zihnimizde netleştirmeliyiz. Tartışma alanlarını çoğaltmadan, toprak mülkiyetine sahip olanların yüzde 80'inden fazlasının memur, işçi ya da başka bir alanda çalıştığı gerçeğini unutturan ve çözümsüzlük üreten tartışmalar yapmamalıyız.

Topraklarda “rekabet edebilir ölçekte işletme” yaratma konusunda başta siyasi irade olmak üzere, bürokrasi, toprakla geçinen insanlar ve sivil toplum örgütlerini yönetenlerin ortak irade ortaya koymasının zamanı geçiyor. Çabalarımızı günü kurtarma kısırlığından arındırarak, gelecek inşa edecek kapsayıcılıkta olmasını istiyorsak, kısa dönemlilere değil, uzun dönemli geleceğimizi güven altına alacak süreçleri yönetir hale gelmeliyiz.

Trakya Havzası ve Edirne'nin bütün kanaat önderlerine bir çağrı yapıyorum: Gelin hep birlikte havzanın tarım ve hayvancılığın istenen düzeye gelmesi konusuna “tek maddelik gündeme” odaklanalım, ulaştığımız ortak değeri, ortak iradeyi, ortak yararı, ortak projeleri ve önerdiğimiz kurumları netleştirelim:

Sorulacak sorular:

• Toprak parçalanması ve rekabet edebilir ölçekte olmayan işletmelerimizi nasıl  dönüştüreceğiz? 

• Siyasi iradelerin ciddi bir toprak reformunu göze alamayacağını düşünüyorsak, “hizmette birleşmeleri” hangi araçlarla özendireceğiz? Ve işler hale getireceğiz? 

• Örgütlü işletmeler ve sözleşmeli üretim yöntemleriyle tarım ve hayvancılığımızı geliştirmemiz mümkün mü? 

• Tarım ve hayvancılıkla teknoloji kullanımında uygun olanı mı yapıyoruz, yoksa israf söz konusu mu? İsraf geçerli ise bunu nasıl engelleyeceğiz? 

• Tohum ıslahından hayvan ıslahına, damızlık sorunlarına sürdürülebilir çözümler için önerilerimiz nelerdir? 

• Sulama sorunlarında potansiyellerimiz, fırsatlarımız ve tehditlerimiz nelerdir? 

• Hasat ve üretim sonrası tarımsal ürün, gıda ve hayvansal ürünlere raf ömrü kazandıracak eksiklerimiz nelerdir, yatırım öncelikleri ne olmalıdır? 

• Çiftçi örgütlenmesindeki başarısızlıkların kaynakları nelerdir; etkili örgütlenme nasıl bir yapı üzerine inşa edilmelidir? 

• Kayıt sistemi oluşturmak, net bilgiye ulaşmak ve etkin koordinasyon yapabilmek için yapılar, işlevler ve kültür açısından alınması gereken önlemler nelerdir? 

• Ürünlerimizin sağlıklı pazarlanması, fiyat istikrarının sağlanması ve uzun soluklu gelişme yaratılması için eş zamanlı önlemler neler olmalıdır?

Trakya Havzası ve Edirne'nin coğrafi potansiyeli, kültürel birikimi, tarihi derinliğini anlatmak bu yazının sınırlarını aşar. Trakya Havzası da ülkemizin diğer bölgeleri gibi çok önemli. Eğer ortada çözülmesi gereken bir sorun olduğunu düşünüyorsanız; onu çözmenin en etkili yolu, çözüme değer katacak düşünce ve kaliteli fikir üretmektir; sloganları ve ezberleri ciddi fikirlerin yerine koymamaktır.

Havza insanına çağrı yapıyorum: Tarım ve hayvancılık odaklı gelişmeye odaklanalım; ülkemizin bugünkü yapısında neleri başarabileceğimizi test edelim. Gücümüzün sınırlarını öğrenmek bile tek başına büyük bir başarı olacaktır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar