Edebiyat öğretmeninden girişimci olursa!..
Hafta sonu milletvekili olarak onurla TBMM'de temsil ettiğim Denizli'ye gittim.
Denizli, girişimciliğin fidanlıklarından biri, tekstilin başkenti, doğanın gelinliği Pamukkale'nin konuşlandığı kent...
Bu gittiğimde çok farklı bir otelde kaldım. Otelin konsepti sanırım dünyada yok!
Farklılığı yaratanlardan Edebiyat Öğretmeni Esat Bozbıyık'ın öyküsünü sizlerle paylaşmak istedim:
"Buca Eğitim Enstitüsü Edebiyat Bölümü'nü bitirdikten sonra edebiyat öğretmenliğine başladım. 12 Eylül Darbesi sonrası sürgünlere gönderildim, açığa alındım. İki ay da Antep Askeri Cezaevi'nde hapis yattım, çıkınca da öğretmenlikten atıldım.
Cezaevine girmemin gerekçesi ise Gaziantep'te edebiyat öğretmenliği yaparken sınıfta Nazım Hikmet'ten, Ahmet Arif'ten, Orhan Veli'den şiirler okumaktı. Birisi gammazlamış suçum şiir okumak oldu, üç yıl açıkta gezdim.
1985 yılında İstanbul Üniversitesi'ni kazandım "sakıncalı " olduğum için 1402 sayılı Yasa gereğince okula kayıt yaptıramadım.
O süreçte üç kardeş iş kurmak için arayışa girdik, ortanca kardeşim üniversitede okuyordu, küçük kardeşim ise liseyi yeni bitirmişti, ben de evlenmek üzereydim.
Ne iş yapacağımızı bilemiyorduk, her akşam evde toplanıp hayali işler kuruyorduk.
Bazen bir market, bazen de bir hediyelik eşya dükkanı, her akşam bir başka işyeri açıp kapatıyorduk.
Küçük kardeşimin yaz tatillerinde çalıştığı inşaat malzemeleri satan işyerinin sahibi 'gelin burayı devralın' deyince babamın emekli parasıyla biraz da borçlanarak satın aldık.
Üçümüzde ticaretten anlamıyorduk, ancak girişimcilik ruhumuz da vardı ve ticarete başladık.
Ticarette çalışkanlığımız ve dürüstlüğümüzle tanındık, sevildik. Bize mal verenler de ve malzeme alanların güvenini kazandık.
Yeterli sermayemiz olmadığı için dükkanda hazırda malımız da olamadı, hep dışardan malzeme toplardık. Hatta müşteri dükkanda beklerken biz oradan buradan malzemeyi bulur arabasına bile biz yüklerdik.
Boş zamanlarda elimden kitabı düşürmez sürekli okurdum. Herkes bana 'hocam' diye hitap ederdi.
Müşteriler bazen indirim yapmak için beni zorlar, ben de dilimin döndüğü kadar maliyetleri anlatır durur, indirim yapamayacağımı söylerdim.
İlkeli ticaret yapmaya karar vermiştik, ilkelerimizi kartlar üzerine yazar bunları dükkanın duvarlarına asardık.
Çok sevdiğim öğretmenliğe bana yapılan haksızlığa karşı direnme adına açtığım davaları kazanarak geri döndüm. Okul çıkışında hemen dükkana gelir geç saatlere kadar çalışırdık. 1990 yılında ise çok sevdiğim mesleğimden istifa ettim.
Kitap okumayı, şiir yazmayı ise asla bırakmadım.Yaşamımın büyükçe bölümünde şiir hep var oldu.
Ceplerimde şiir dörtlükleri, çalışma masamda şiir kitapları, başucumda şiir kitapları oldu, olmaya da devam edecek.
Yılbaşında diğer işyerleri saat, anahtarlık, kalem gibi hediyeler dağıtırken, biz kitap, Atatürk, Kurtuluş Savaşı, Uğur Mumcu ve barışı simgeleyen takvimler dağıttık.
Takvimler büyük ilgi gördü. Denizli dışında birçok ilimizden takvim talepleri geldi.
Birikimlerimizle aldığımız arsaya bina yaparak inşaat sektörüne adım attık. İnşaat temel seviyesindeyken bütün dairelerimize o kadar çok yoğun talep geldi ki kendimize ayırdığımız daireleri bile satmak durumunda kaldık. Denizli'nin yeni yerleşim bölgesinde gerçekleştirdiğimiz villa tipli site projesi 'en çok beğenilen proje' seçildi. İnşaat sektöründe marka yaratır konuma geldik.
Küçük kardeşim tekstil sektörüne yöneldi. Dört tezgahla başladığı işte başarılı oldu. Giderek tezgah sayısını arttırdı, üretimin tamamını ihraç eder duruma geldi. Ortanca kardeşim inşaat malzemeleri konusunda başarılı oldu. Denizli'nin ilçelerinden komşu illere malzeme satmaya başladı.
Acıpayam yolu üzerinde bir arsamız vardı, önce inşaat malzemeleri nin ağırlıklı olduğu bir showroom yapalım diye yola çıktık.
Daha sonra Denizli kent merkezinde otel ihtiyacı olduğunu düşündük. Bu konuda yoğun araştırma içine girdik.
Bugüne kadar yaptığımız bütün işlerde farklılığı yaratarak başarıyı yakalamıştık, yapacağımız butik otelimizin konsepti de farklı olmalıydı.
Elbette beş yıldızlı bir kalitede olacaktı. Şiire olan sevgimle önce otelin adını 'Şiir' koymakla hayalimi gerçekleştirmeye başladım. Yaşayan, ruhu olan ve her yerinde şairlerin ve şiirlerinin olduğu bir otel olsun istedim.
52 odalı 100 yataklı beş yıldız kaliteli projemizin inşaatını iki yılda bitirdik, daha inşaat halindeyken hangi tabloyu nereye koyacağımı tasarlamıştım. İç dekorunu düşündüğüm gibi gerçekleştirdim.
Valimiz Sayın Abdülkadir Demir, Belediye Başkan Yardımcısı Aytaç Turgut, Şair Ataol Behramoğlu, işadamları, sanatçılar ve davetlilerin katılımıyla açılışını da 22 Ekim 2011 günü gerçekleştirdik."
Edebiyat eski öğretmeni, işadamı Esat Bozbıyık'ın kendi anlatımıyla öyküsü böyle.
Gerçekten Esat Bozbıyık'ın anlattığı gibi otele daha adımınızı atarken inanılmaz duygulara kapılıyorsunuz.
Lobide Nazım Hikmet, Mehmet Akif Ersoy, Ataol Behramoğlu ve Sunay Akın'ın büstlerine bakıp kalıyorsunuz.
Şair Ataol Behramoğlunun gönderdiği gözlüğünü şairin kendi büstüne takıldığını görünce daha da şaşırıyorsunuz.
Attila İlhan, Necip Fazıl, Can Yücel, Sabahattin Ali'nin de aralarında olduğu 16 şairin rölyefini duvarlarda görebiliyorsunuz.
Her yönüyle şiir kokan otelde şiir dinleme köşesi de oluşturulmuş. Şiir kitaplarından bir kütüphane de ihmal edilmemiş.
Lobiye, dallarında üzerlerinde şiirler yazılı kâğıttan yaprakların asılı olduğu şiir ağaçları konuşlandırılmış...
52 odanın her birine bir şairin adı verilmiş yalnız Nazım Hikmet'in adı küçük bir torpille iki odada var.
Her biri bir şairin adını taşıyan odaların kapılarından başlayarak, oda içlerinde şairlerin portreleri, şiirleri yer alıyor. 72 şairin 250 şiirini okumanız saatlerinizi alabiliyor.
Edebiyat öğretmeninden girişimci olursa farklılığı "Şiir Otel" yaratarak yakalayabiliyormuş demek ki...
Bunca yıldır, dünyada ve ülkemizde pek çok şehir gördüm hiçbir yerde Şiir Otel gibisini görmedim.
Edebiyat Öğretmeni Esat Bozbıyık başta olmak üzere ülkemize, Denizli'ye bu güzelliği kazadıranların aklına ve ve yüreğine sağlık.