EcoHarran
Türkiye zor günlerden geçiyor. Üniversitelerde bundan payını alıyor. Buna rağmen bazı üniversiteler olağan işlevlerini yerine getirmeye çalışıyor. Kongreler, sempozyumlar düzenliyorlar. Şanlıurfa’da 1992 yılında kurulan Harran Üniversitesi de bu çizgide uğraş veriyor. Geçen hafta 20-21 Nisan tarihleri arasında EcoHarran adı ile ikincisi yapılan kongreyi gerçekleştirdiler.
Akademik hayat sadece ders vermek değildir. Makale, bildiri yazmalısınız, bunları sunmalısınız. EcoHarran genç akademisyenlere bu olanağı sağlıyor. Araya da benim gibi orta yaş grubundaki akademisyenler giriyor. Kongrenin ikinci günü sabah oturumunda İktisat ve Toplum Dergisi’nin “Liberalizmi Yeniden Düşünmek” başlıklı panelinde Hacettepe Üniversitesi’nden Hüseyin Özel ve Marmara Üniversitesi’nden Metin Sarfati ile birlikte olduk. Katılımcılar keyifli sunumlar dinlediler. Ama asıl önemlisi öğrencilerin sordukları soruların dolu dolu olması idi. Kadın öğrenciler önceleri biraz sessizdi, ancak sonra onlarda açıldı.
Kongre’nin son oturumunun moderatörlüğünü İİBF Dekanı Esra Siverekli yaptı, benim dışında Harran Üniversitesi’nden Nazım Kadri Ekinci ve TOBB-ETÜ’den Fatih Özatay katıldı. Dünya ve Türkiye Ekonomisini tartıştık.
Kongrenin organizasyonunu öyle Ankara ve İstanbul’daki bazı üniversiteler gibi profesyoneller yapmamıştı. Ancak Fakülte-Bölüm işbirliği, akademisyen-öğrenci dayanışması iyi sonuç vermişti. Tümünü buradan kutluyorum. Darısı diğer üniversitelerin başına.
Urfa’ya gidip de onun üzerine birkaç cümlede yazmamak mümkün mü? Elbette Urfa üzerine cümle değil, kitaplar yazılır. Benim notlarım şöyle:
- Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Belediye Başkanları iyi çalışmış. Beş yüz bin Suriyeli geldi diyorlar, Ankara’daki kadar ortalıkta değiller.
- Urfa bir anlamda semavi dinlerin buluştuğu kent. Bu olgu biraz hırpalansa da yine de o havayı almak mümkün. Balıklı göl tek başına bunu bize anlatıyor.
- Urfa halkı Türk, Kürt ve Arap diye kendini ayırsa da kentte uyum var, ayrışma yok. Bundan dolayı olsa gerek Urfa’dan çok terör eylemi olmuyor (hep böyle kalsın).
- Atatürk barajının (2002 öncesi yapılmaya başlanmış, çoğu bitti, nedense tamamı bitirilmiyor) suları altında kalan Halfeti’ye mutlaka uğrayın, böyle bir güzelliği çok az ülkede bulabilirsiniz.
Urfa’ya gidiniz. Çünkü bir günde iki farklı çağı yaşıyorsunuz. Eski Urfa hala 19. yüzyılda gibi, yeni Urfa günümüzü yansıtıyor. Apartmanlar, geniş yollar ve bol ışıklı dükkânlar. Ben her ikisini de sevdim. Hele Ankara gibi büyük, çirkin ve karanlıklar içinde bırakılmış bir köyden gidince.