ECB'nin kararı sonrası piyasalar

Serhat GÜRLEYEN
Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI sgurleyen@isyatirim.com.tr

 

Dünya piyasalarında Avrupa rüzgarları esiyor. Avrupa Merkez Bankası bir geldi pir geldi. Finansman paketi 400 milyar avro ile başlayacak ve kredi büyümesine göre paket büyüklüğü artabilecek.

Dünya borsaları Avrupa’dan yayılan iyimser rüzgarlarla yükselişini sürdürüyor. ABD ve Çin ekonomilerinden gelen karışık sinyallere rağmen Avrupa Merkez Bankası’nın şapkadan çıkarttığı tavşan küresel risk iştahını beslemeye devam ediyor.

ECB Başkanı Draghi

ECB, kendisinden bekleneni fazlasıyla verdi.

• Banka politika faizlerini 10 baz puan düşürerek 0,15'e çekti

• Marjinal borç verme faizi 35 baz puan düşürülerek 0,40’a indirildi

• Kanunen zorunlu rezervler dışında Euro sisteminde tutulan serbest fonlara ödenen faiz 10 baz puan düşürülerek -%0.10’a indirildi.

Piyasaları asıl heyecanlandıran gelişme finansman cephesinden geldi. Avrupa Merkez Bankası reel sektöre (konut ve kamu hariç) kredi verilmesi koşuluyla bankalara uzun vadeli ucuz faizli finansman sözü verdi. Merkez Bankası bu yıl Eylül ve Aralık aylarında yapacağı iki TLTRO vasıtasıyla bankalara 2-4 yıl vadeli %0,25 maliyetli –mevcut faizlere göre- 400 milyar avro civarında finansman sağlayacak.

Bankaların önümüzdeki dönemde verecekleri net kredi miktarına göre sağlanacak finansmanın boyutu artabilecek veya azalabilecek. Net yeni kredilerin Merkez Bankası’nca açıklanacak hedefleri aşması durumunda bankalar verdikleri net kredinin üç katı kadar tutarı Mart 2015 ile Haziran 2016 arasında Merkez Bankası’ndan sağlayabilecekler.

Kredi hedefinin gerisinde kalan bankalar erken ödeme yapacaklar

Merkez Bankası’nca konulacak hedeflerin gerisinde kalan bankalar kullandıkları finansmanı Eylül 2016’da geri ödemek durumunda kalacaklar. Bu durumda 4 yıllık alınan kredinin vadesi fiilen 2 yılın altına inmiş olacak. Hedeflerini tutturan bankaların kullandıkları finansman 2018 Eylül ayında geri ödenecek.

Avro bölgesinin borç deflasyon sarmalı tehlikesinden kurtulmasının yolu yapısal sorunlarını çözmesinden geçiyor. Avrupa Merkez Bankası’nın elinde bu sorunları çözecek sihirli bir değnek yok. Ancak banka ucuz kaynak sağlayarak bankaların ve şirketlerin rekabet gücünü kısa vadede destekleyecek. Düşük faiz ortamına rağmen Avrupa’nın durgunluktan çok yavaş çıkmasında yüksek borçlu güney Avrupa ülkelerinde kredi kanallarındaki tıkanıklıklar etkili oldu. Açıklanan program bu ülkelerde krediye ulaşmakta zorlanan küçük ve orta boy şirketlere yönelik bir avantaj içermiyor. Sağlanan ucuz kaynak muhtemelen bu kesim yerine öncelikli olarak büyük Avrupalı şirketlere yönelecek. Ancak faizlerdeki düşüş bir süre sonra küçük ve orta boy işletmelerin borçlanma maliyetlerini de aşağıya çekecek.

Komşuda pişer bize de düşer mi?

Bu kadar Avrupa yeter! Komşuda pişen bize de düşer mi? ABD ve Japonya merkez bankalarının uyguladığı varlık alımı programları küresel piyasalara 2008 krizi sonrası sınırsız miktarda ve ucuz kaynak sağladı. Türkiye de bundan payını fazlasıyla aldı. Avrupa Merkez Bankası’nın sağlayacağı kaynağın böylesine büyük ve uzun süreli bir etki yapmasını beklemiyoruz. Ancak Türkiye Merkez Bankası’nın artan sermaye girişleri ve azalan risk primi gerekçesiyle faizleri indirmeye devam etmesi durumunda borsa ve tahvil piyasalarındaki alım dalgası devam eder.

Türkiye haziran ayında da dünyayı yenmeye devam edebilir

Küresel risk iştahına duyarlı yüksek betalı piyasalardan biri olan Borsa İstanbul Mayıs ayında en çok kazandıran piyasalar arasında yer aldı. MSCI Türkiye %9,2 artarak sene başından beri getirisini %21,6’ya taşıdı. Uluslararası piyasalardaki bahar havasının sürmesi durumunda Haziran ayında da yön yukarı gözüküyor. Mevcut konjonktürde borsadaki yükselişi destekleyecek iki temel itici güç görüyoruz.: (i) Ekonomik büyüme ve şirket karlarındaki artış (ii) Merkez Bankasının faiz indirmeye devam etmesi. Yurtdışı ve yurtiçikaynaklı şoklara rağmen ekonomik büyüme ve şirket karları yılın ilk çeyreğinde güçlü bir seyir izledi. Avrupa ekonomisindeki sınırlı toparlanmaya paralel Almanya, İngiltere gibi ülkelerin öncülüğünde ihracatımızdaki artış ekonomik büyümeyi destekledi. Merkez Bankası’nın yaptığı şok faiz artışı sonrası yılın ikinci çeyreğinde büyümede hafif bir gerileme görüyoruz. Ancak küresel finansman imkanlarındaki genel rahatlama nedeniyle yılın ikinci yarısında büyümenin hızlanarak %3,0’ün üzerine çıkmasını bekliyoruz. Türk lirasındaki değer kazancı ve faizlerdeki düşüşün desteğiyle şirket karları da beklentilerin üzerinde yükselecek.

Türkiye Merkez Bankası faiz indirmeye devam eder mi?

Büyümenin güçlendiği ve senelik enflasyonun hedefin iki katına yaklaştığı bir ortamda merkez bankaları normal koşullarda faiz indirmezler. Ancak olağanüstü durumlarda olağandışı politikalar uygulanabiliyor. Türk lirasının değer kazanmaya devam etmesi durumunda 24 Haziran’da yapılacak PPK toplantısında 50 baz puan faiz indirimi yapılmasını bekliyoruz. Küresel risk iştahının seyrine bağlı olarak faiz indirimi 100 baz puana kadar çıkabilir. Borsa İstanbul’un önündeki en büyük engeli yüksek değerlemeler olarak görüyoruz. Mayıs ayında yaşanan sert yükseliş sonrasında Borsa İstanbul 10,3x FAVÖK oranı ile gelişmekte olan ülke borsalarına göre %3 primli işlem görmeye başladı. Oysa makro bazda yaptığımız karşılaştırmalar, görece düşük büyümesi, yüksek enflasyonu ve bozuk cari dengesi nedeniyle %5-%10 arası bir iskontoyla işlem görmesinin daha doğru olduğunu gösteriyor.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Petrol şoku sonrası… 23 Eylül 2019
Ağlatma beni Arjantin… 02 Eylül 2019
Emin liman aranıyor… 26 Ağustos 2019