ECB, AB’nin sorununu tek başına çözemez

Orhan AKIŞIK
Orhan AKIŞIK KÜRESEL PERSPEKTİF [email protected]

IMF başkanı Christine Lagarde Fransa’yı, düşük enfl asyon oranı kamu borçlarını azaltmaya gerekçe teşkil etmez, ekonomik büyüme için yapısal reformların geciktirilmemesi gerekir diyerek uyardı. Açıklama, Fransa devlet başkanı François Hollande’ın, büyümenin yavaşlaması üzerine 2014 ve 2015 için öngörülen bütçe hedefl erini askıya almasıyla ilgili. Fransa’nın kamu borcu resesyondan bu yana artmaya devam ediyor. 2008’de gayrisafi yurtiçi hasılanın yüzde 68’i düzeyinde olan borç oranı, 2013’de yüzde 92.08’e yükseldi. 2014 tahmini rakamın yüzde 93’e yaklaşacağını gösteriyor. Lagarde, ayrıca son günlerde kemer sıkma politikalarının Avrupa ülkelerindeki krizi derinleştirdiği görüşlerine de karşı çıkarak, bunun doğru atılmış bir adım olduğunu söylüyor. IMF başkanı’nın görüşünün, Fransa’yı rahatsız etmekle beraber, başta Almanya olmak üzere ekonomik sorunların çözümünü bütçede denkliğine bağlayan Kuzey ülkelerini memnun ettiği açık. Maliye politikası, birliğin iki büyük ekonomisi arasındaki önemli görüş ayrılıklarından biri. IMF başkanı’na göre, Fransa ekonomisinin yeniden büyüme yoluna girmesi reformların süratle ve eksiksiz olarak uygulanmasına bağlı. Durgunluğa giren Fransa’da tahminler, bu yılki büyümenin beklentilerin altında, yüzde 0.5 oranında gerçekleşeceği yönünde. Düşük büyüme ve enfl asyon dolayısıyla bütçe açığının yüzde 4 üzerinde gerçekleşeceği öngörülüyor. 

. . . 

Acaba kim haklı? IMF Başkanı büyüme için yapısal reformların uygulamaya konulması gerektiğini söylerken, Fransa Hükümeti tam tersine, kamu harcamalarının azaltılmasının ekonomiyi durgunluğa iteceği görüşünde. Kamu harcamalarının ekonomik büyüme üzerindeki etkisi konusunda görüş birliği yok. Ekonomide devletin rolünün önemli olduğunu; eğitim, sağlık ve altyapıyla ilgili kamu harcamalarının refah seviyesini arttırmakla kalmayıp ekonomik büyümeye katkı yaptığını iddia edenler olduğu gibi, kamu harcamalarının arttırılmasının kaynakların etkin kullanımını engelleyerek büyümeyi yavaşlattığını söyleyenler de var. Devleti küçültmek, rekabeti iyileştirerek büyüme ve gelir artışının yolunu açar mı? Bu konuda kesin bir şey söylenemez. Eğitim, sağlık, güvenlik, hukuk ve diğer altyapı yatırımlarının gerçekleştirilmesi büyük ölçüde devletlerin sorumluluğunda. Çok uzun yıllar bunun değişeceği de yok. Gelişmiş ülkelerin gelişmekte olanlarla aralarındaki büyüme hızı farklılığını, devleti küçülterek kapatmaları zor. Kamu harcamalarının büyüme üzerindeki etkisi tamamen ekonominin içinde bulunduğu koşullara bağlıdır. Az bir harcamayla yüksek büyüme sağlanabileceği gibi, büyümenin hızlanması için harcamaların artırılmasının gerektiği durumlar da olabilir. 

. . . 

Yüksek bütçe ve kamu açıklarında 2007- 2009 resesyonunun payı büyük. Resesyon dolayısıyla azalan gelirleri telafi etmek amacıyla arttırılan kamu harcamaları borç yükündeki artışın temel nedeni. Bütçe açıkları, kısa dönemde toplam harcamaları teşvik ederek üretim ve istihdamı arttırabilir. Fransa’nın 2008 resesyonundan Birligin diğer ülkelerine göre daha çabuk çıkmasında kamu sektörünün büyüklüğünün de payı var. AB üyeleri arasında görüş ayrılıkları sürdükçe sorunların çözümü giderek zorlaşıyor. The Economist’de çıkan bir yazıda(*), sorunların nedenleri arasında yapısal reformları gerçekleştirecek cesarette devlet adamlarının olmayışı, halkların değişikliklere hazır olmadığı ve Mario Draghi’nin çabalarına rağmen para ve maliye politikasındaki katılık gösteriliyor. Bu sayılan nedenlerin ekonomik krizin giderilememesinde payı büyük. İlk ikisini değiştirmek zaman alacak. Kısa dönemde, kamu harcamalarını artırmadan, para politikasının tek başına sorunları çözmesi ve büyümeyi hızlandırması zor görünüyor. Bu konuda en büyük sorumluluk Almanya’nın. 

(*)“That sinking feeling (again)”, The Economist, 30 Ağustos, 2104

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Vekalet savaşları 08 Ekim 2016
Clinton farkı 01 Ekim 2016
Sorun küreselleşmede mi? 27 Ağustos 2016