E-ticaret sitesi kurmak mı? Bir daha düşünün
Türkiye'de elektronik ticaret 2010 yılında toplam 15 milyar TL'lik bir iş hacmi oluşturmuştu. Yeni rapor henüz yayınlanmış değil ancak 2011'i 22 milyar TL'lik bir elektronik ticaret hacmi ile kapattığımız tahmin ediliyor. Önümüzdeki haftalarda Bankalararası Kart Merkezi'nin açıklayacağı rakamlar ile net sonuçlar ortaya çıkacaktır.
2012 yılında elektronik ticarette patlama yılı olmasını bekliyorum. Türkiye'de uzun zamandır kırılmaya çalışılan bir algı vardı; elektronik ticaretin güvensiz olması. Kredi kartı kullanımında daha tedbirli olan, alacağı ürün görmek, dokunmak isteyen ve yüzünü görmediği satıcıya güvenmeyen müşteri kitlesi değişmeye başladı. Başarılı ilk deneyimler veya çevreden elde edindikleri izlenimler ile ürün satın almanın bu yeni yöntemini sevmeye başladılar. Dahası 80'lerde doğmuş olan ve bu teknolojileri daha çabuk benimseyen kitle hem ebeveynlerini teşvik ediyor hem de kendileri ekonomik özgürlüğe kavuşuyorlar. Bu yeni kitle internet üzerinden alışverişin her türlüsünü gerçekleştirmek için çok hevesli.
Tabii bu gittikçe artan kitleye hizmet vermekte büyük önem taşıyor. Yabancıların "Department Store" dedikleri büyük mağazaların internet versiyonları bu işi doğru düzgün yapamamaya başladılar. Birbirinden farklı ürün çeşitleri için yeterince destek sunamıyorlar. Dikey pazarlarda yepyeni online mağazalar ortaya çıkmaya başlayınca, onlardaki ürün çeşitliliği ve fiyatları ile rekabet edemiyorlar. Örneğin herhangi bir büyük online mağazada almak istediğiniz sandalyeden 5 çeşit varken, yalnızca mobilya satan online mağazada 50 çeşit ürün bulabilir, müşteri hizmetleri ile irtibata geçtiğinizde satılan ürünün her türlü özelliğini bilen birileri ile muhatap olabilirsiniz.
Ürünlerini kendi kurdukları e-ticaret altyapısı üzerinden satmaya çalışanların yaşadığı en büyük sıkıntı ise müşteri kitlesine ulaşabilmek. Birçok dezavantajları bulunmasına rağmen büyük online mağazaların en büyük özelliği ciddi anlamda trafik çekiyor olmaları. Çeşidiniz az bile olsa ürünlerinizin muhakkak bir alıcısı oluyor. Kendi web sitenizi kurup elektronik ticarete başladığınızda, ıssız bir sokakta dükkan açmış gibi oluyorsunuz. Bir şekilde dükkanınızı duyurmalı, sürekli hafızalarda kalmasını sağlamalısınız. Elektronik ticarette en büyük başarılardan biri de bu tanınırlığı sağlamak.
Öte yandan bunu sizler için yapan hazır platformlar bulunuyor. Yurtdışıdan Amazon, E-bay gibi siteler, ürün sahiplerine müşterisi olan bir alışveriş merkezinde dükkan açma fırsatı sunuyor. Aynı şekilde Türkiye'de de Gittigidiyor.com, Sahibinden.com gibi siteler de bu hizmeti hem bireysel satıcılara hem de kurumlara sunuyorlar. Geçtiğimiz günlerde bir Sahibinden.com Pazarlama Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Emre Erşahin ile görüştüm. Sahibinden.com'un yeni dönemde neler yapacağından bahsederken, elektronik ticarette pazar yeri kurmanın değerinden ve gelecekte bu tarz mekanların çok daha fazla büyüyeceğinden bahsetti. Günümüzde emlak ve otomotiv alanında çok ciddi bir ticaretin Sahibinden.com üzerinden döndüğünü söyledi. Aynen yurt dışında olduğu gibi kurumlarında artık bu tarz pazar yerlerini keşfetmeleri ve buraların kendilerine sunduğu müthiş trafikten faydalanmaları gerekiyor.
Türkiye'deki yüzbinlerce KOBİ ürettiği malları satmak için alternatif mecralar arıyor. Hatta yabancı siteleri kullanarak yurt dışına açılmaya çalışıyor. Kendi kurdukları siteler bu ihtiyaçlarına cevap veremiyor. Peki, ne yapmalı? Farklı sektörlerdeki KOBİ'lerin online ticaret ihtiyaçlarını karşılayacak daha farklı pazar yerlerine ihtiyacımız var. Önümüzdeki dönemde yalnızca belirli alanlara odaklanmış, bol trafik çeken ve kolay bir şekilde hizmetini KOBİ'lere sunabilen online pazar yerleri büyük başarı sağlayacaktır.