'Düzlüğe çıktık' demek için oldukça erken

Tuğrul BELLİ
Tuğrul BELLİ GÜNDEM [email protected]

Son 2.5 ayda gerçekleşen hızlı kredi büyümesinin dış ticaret ve enflasyon üzerinde menfi etkisi olacağını daha önce de vurgulamıştım. Nitekim, mayıs ayında yüzde 9.5'lik, kötü sayılmayacak ihracat artışına karşın ithalatımız yüzde 21.4 ile oldukça yüksek bir oranda artmış durumda. Bunun sonucunda da dış ticaret açığı yüzde 50 oranında artarak 7.6 milyar dolara yükseldi.

Fasıllara göre baktığımızda ithalatı artıran 2 kalem göze çarpıyor. Birincisi, yüzde 36 oranında artan mineral yakıtlar (petrol, mazot, doğalgaz vs.). Ancak Brent petrol fiyatları üzerinden gidersek, 12 ay öncesine göre petroldeki fiyat artışı sadece yüzde 8! Diğer önemli kalem ise gene ‘altın'. Sadece ithalat değil, ihracat-ithalat değişimine baktığımızda, 2016 Mayıs'ına göre bu kalemde nette yaklaşık 2 milyar dolarlık bir döviz çıkışı söz konusu. (Bu da dış ticaret açığındaki 2.5 milyar dolarlık artışın önemli bir kısmını açıklamakta.)

Sonuçta, her ne kadar bu ay biraz da altın ticaretinin etkisi ile artmış bulunsa da, dış ticaret açığı bundan sonra dikkat etmemiz gereken bir kalem olmaya devam edecek. Öte yandan, bu sene turizmde kıpırdanma olsa bile, eski seviyelerinin oldukça altında kalacağı çok açık. (Turizm gelirleri 2015'te 29.5 milyar dolarla tepe yapmış, geçen sene ise 18.7 milyar dolara gerilemişti.) Bu da cari açığımızın hâlâ ekonominin hassas karnı olmaya devam ettiği anlamına geliyor.

"Finanse edildiği sürece cari açığın bir problem olmayacağı" şeklindeki görüşe itibar edersek (ki aslında finanse edilmediği sürece cari açık da tanım itibariyle oluşmaz, ya da MB rezervleri eriyene kadar kısa bir süre olur) önümüzdeki dönemde Türkiye'ye yönelik yabancı fon akımlarının önemini korumaya devam edeceği aşikar. Bu bakımdan son 3 haftadaki (5-26 Mayıs) hisse senedi ve DİBS'lere toplam 1.6 milyar dolarlık giriş olumlu. (Bu son 2.5 senedir nette 3 haftalık toplam bazında Türkiye'ye giren en yüksek montan.) Ancak bu girişe rağmen bu tarihler arasında sepet kurun değer yitirmiş olması da gözden kaçmıyor.

Son günlerde bir de Katar mevzusu ortaya çıktı. Son yıllarda, Katar'ın doğrudan yatırımlar ve fonlar kanalıyla Türkiye'ye yüksek miktarda yatırım yaptığı çok konuşuluyordu. Her ne kadar resmi istatistikler bu durumu teyit etmiyorsa da (Katar'ın son 4 senedeki doğrudan yatırım miktarı sadece 1.2 milyar dolar gözüküyor), Türkiye'ye gelen fonların gerçek menşeini görmek de oldukça zor. Ancak, görünen o ki, bundan sonra Katar'ı denklemden çıkarabiliriz.

Enflasyon meselesine gelirsek. Mayıs enflasyon rakamını enflasyonda en kötünün geçtiği şeklinde okumak oldukça yanlış olacaktır. Evet, 12 aylık bazda enflasyonda yüzde 0.15 gibi oldukça cuzi bir düşüş oldu. Ancak, enflasyon trendlerini göstermesi açısından daha önemli olan çekirdek enflasyon göstergelerinin yüksek seviyelerini koruduğu da gözden kaçmıyor. Son dönemde ekonomik aktivitede görülen göreceli canlanma ise büyüme açısından olumlu olmakla birlikte enflasyonist baskıları artırma potansiyelini içinde barındırıyor. MB ise Fiyat Gelişmeleri raporunda "temel mal grubunda TL'deki birikimli değer kaybının gecikmeli etkilerinin hissedilmeye devam ettiğine" vurgu yapmakta.

MB'nin diğer vurguladığı bir husus da esasen bu ayki enflasyondaki düşüşün ana nedeni olan giyim fiyatlarındaki artışın düşük kalmasının büyük ölçüde yöntemsel değişiklikten gelen geçici etkilerden kaynaklandığı ve bu etkiler dikkate alındığında ana eğilimdeki iyileşmenin daha sınırlı olduğu. (Giyim fiyatları çok yüksek oranda mevsimsellik arz eder. Giyim fiyatlarındaki artışın son 12 yılın mayıs ayı ortalaması yüzde 10.2. Bu mayıs ayındaki artış ise sadece yüzde 6.0 oldu.)

Biri bu ay olmak üzere Fed'in bu sene en az 2 kere daha faiz artışına gideceğinin neredeyse kesinleşmiş olduğunu da dikkate aldığımızda, MB'nin ne politika faizlerinde, ne de ağırlıklı ortalama fonlama maliyetinde henüz bir indirime gitmesi doğru bir hareket olmayacaktır. Zaten MB de Fiyat Gelişmeleri Raporu'nda bu ihtiyatlı yaklaşımının ipuçlarını vermekte.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Dar bir koridor! 10 Ekim 2019
IMF 4. Madde bildirisi 26 Eylül 2019