Düzeltme mi deprem mi?
Cenk Erdal - Yatırım Finansman
Piyasamız Haziran ayı içerisinde yılın başından bu yana elde ettiği tüm kazanımları geri vererek yatırımcısına bugün itibariyle TL bazında %7, dolar bazında da %15' kayıp ettirdi. Bunun en büyük sebebi tabi ki FED'in son dönemlerde iyi gelen Amerikan ekonomik verileri ışığında niceliksel genişlemeyi azaltabileceği ve tahvil alım programını sonlandırabileceğinin sinyallerini vermesiydi. Tüm dünyayı ilgilendiren bu gelişme özellikle 2008'den bu yana bol para ortamından yıllarca çok olumlu etkilenmiş olan gelişen piyasaları daha da fazla etkiledi ve bu çerçevede yapılan satışlar sonucunda BIST 100'den yabancı yatırımcıların çıkışı Haziran ayında 1.2 milyar dolar olarak gerçekleşti.
Panik satışların ardından toz duman kalkınca yapılan hasar analizleri şunu gösterdi ki yükselen döviz kurları ve faiz oranları şirket değerlemelerine ilk fiyatlama olarak kabaca %20'lik bir değer kaybı olarak yansıdı. Doğal olarak yüksek faiz ortamdan olumsuz etkilenecek olan sektörler ve döviz açık pozisyonu olan şirketler bu yeni ortama daha da fazla negatif tepki vererek ayrıştılar. Bu dönemde emtia fiyatlarında da önemli düşüşler yaşandı, özellikle yatırımcıların niceliksel genişleme surecinde güvenli liman olarak gördükleri altın da yatırımcısını en fazla üzen yatırım araçları arasında yerini aldı.
Fiyatların geldikleri seviyeler birkaç ay öncesine göre oldukça cazip olmasına rağmen dünyadaki bu yeni donem gelişmeleri ışığında yatırımcıların bu fiyatlardan alım yapmak için acele etmediklerini gözlemliyoruz. Bu seviyelerin bir alım fırsatı mı yoksa devam edecek bir satış dalgasının başlangıcı mı olduğunu değerlendirmek için yatırımcıların önündeki en önemli veri seti 1 ay içinde gelmeye başlayacak ikinci çeyrek finansal tabloları olacak. Bu yeni seviyelerin operasyonel olarak faaliyetlere etkisi üçünce çeyreğe de kalsa özellikle faiz oranlarının ve döviz kurlarının bilançolara etkisi önemli ölçüde şirketlerin değerlemeleri konusunda ipuçları verecektir.