Duvardaki silah
Bugün tatsız bir konu olmasına rağmen ulaştığı ekonomik büyüklük nedeniyle göz ardı edilemeyecek silah sanayine değinerek yazıma başlamak istiyorum. Aşağıda gördüğünüz tablolar Kongre Araştırma Servisi tarafından derlenmiş verileri. İlk tablo global silah satışlarını gösteriyor. Çok fazla şaşırtıcı olmasa gerek satışların 65%ye yakın bir kısmı iki ülke tarafından, ABD ve Rusya, gerçekleştiriliyor. Yine şaşırtıcı değil ABD aslan payını alan ülke olarak karşımızda çıkıyor. Daha sonra Fransa, İngiltere, Çin, Almanya, İtalya ve Avrupa’nın geri kalanını görüyoruz.
Tabii ortada bir satıcı varsa elbette bir alıcı da vardır. İkinci grafikte yüzde bazında en büyük alıcıları 2004-08 ve 2009-13 dönemleri içinde görüyoruz. 2004-2008 döneminde dünyanın en büyük ithalatçısı Çin olurken 2009-2013 itibarı ile tahtını Hindistan’a kaptırmış durumda. Bu büyük ölçüde Çin’in daha az silahlanıyor olmasından ziyade yerli savunma sanayini geliştiriyor ve daha az dışa bağımlı hale geliyor olmasından kaynaklanıyor. Hindistan’da ise aksi bir durum görüyoruz. Her iki ülkenin de en fazla silah aldığı ülke Rusya olarak görünüyor.
Bu ikiliden sonra ise Pakistan (Hindistan silahlanır da onlar durur mu) , Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, ABD, Avustralya, Güney Kore, Singapur ve Cezayir geliyor. Aslında bu tablo cari sorunları ve potansiyel sorun noktalarını göstermesi açısından önemli. Cehov’un belirttiği gibi “oyunun başında duvarda asılı bir silah varsa oyunun devamında bu silah mutlaka patlar”.
İki kitap büyük gürültü kopardı
Yazının ikinci kısmını ise pek yapmadığım bir işe, kitap tavsiyesine ayırdım. Batıda şu anda iki kitap büyük gürültü kopartıyor. İlki “Flash Boys” yazarı Michael Lewis. Lewis kitapta HFT olarak bilinen hızlı trade sistemlerinin diğer yatırımcılar nasıl mağdur ettiğini ve hâksız rekabet yarattığını açıklıyor. Kitap o kadar etkili oldu ki Virtue adlı HFT şirketi halka arzını ertelemek zorunda kaldı. SEC araştırma başlattı ve borsalar yapılarını değiştirmeye başladı. Diğeri ise Thomas Piketty'nin “Capital in the Twenty-First Century/21. YY’da Sermaye” adlı kitabı. Piketty kitabında “Sermayenin getirisi gelir ve üretimin büyüme oranında fazla ise, ki 19. ve bu yüzyılda yine olması mümkün, kapitalist sistem otomatik olarak eşitsizlik yaratır. Dahası sadece zengin olanlar değil ailesinden büyük miras edinenler de bu eşitsizlikten artan oranda faydalanır. Dolayısı ile ne kadar çalıştığınız değil hangi aileye mensup olduğunuz önem kazanır.” görüşünü işliyor. Sol ve vergilerin arttırılmasını savunan devlet kesimlerinde kitap ciddi gündem yaratmış durumda. Zira Amazon.com üzerinden ısmarlamaya çalışanlar stoklarımızda kalmamıştır mesajı ile karşılaşıyor.