Düşük faizler sıkılaşma adımları ile dengeleniyor
Banu Eriş / Finansinvest
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK) bu hafta yaptığı toplantıda politika faiz oranını sabit bırakırken, gecelik borçlanma ve borç verme faiz oranlarını 25'er baz puan indirdi. Bu şekilde faiz koridorunu %5-%9 aralığından %4,75-%8,75 aralığına çekti. Merkez Bankası'nın bu adımı atmasının temel nedeni; parasal gevşeme ile ekonominin desteklenmesinden ziyade, TL'nin aşırı değerlenmesinin önüne geçmekti. Özellikle kredi notumuzun Kasım ayında Fitch tarafından "yatırım yapılabilir" seviyeye yükseltilmesi sonrasında aşırı sermaye girişi ve dış açıkta kötüleşme riski Merkez Bankası'nın önceliği haline geldi.
Ancak Merkez'in kararları faiz indirimi ile sınırlı kalmadı; 1 yıla kadar vadeli TL yükümlülükler üzerindeki zorunlu karşılıkları 25 baz puan, 1 yıla kadar vadeli döviz cinsinden yükümlülükler üzerindeki zorunlu karşılıkları 0,5 puan artırdı. TL zorunlu karşılıkların altın olarak tutulması halinde geçerli olan katsayılar ise 0,1 yüzde puan artırıldı. Banka, Aralık ayında da politika faiz oranını 25 baz puan indirirken, döviz yükümlülükleri üzerindeki zorunlu karşılıkların ağırlıklı ortalamasını 0,4 puan yükseltmişti. Son iki toplantıda alınan kararlar, Merkez Bankası'nın şahin bir tutum içinde olduğuna işaret ediyor. Yani Banka faiz oranlarını düşük bir bazda tutarken, likidite koşullarında sıkılaşmaya gidiyor. Likidite musluklarının kısılması piyasa için negatif bir gelişme olsa da, dış açık riskinin artması durumunda radikal önlemler alınmasındansa daha erken bir dönemde kademeli olarak atılan adımlar aslında olumlu olarak değerlendirilmelidir.
Merkez Bankası'nın son faiz kararı açıklamasında gelecek dönemdeki para politikasına dair belirgin bir sinyal vermemiş olmasına rağmen, benzer adımların devam edebileceğini düşünüyoruz. Bu açıdan Merkez Bankası Başkanı'nın belirttiği reel efektif döviz kuru (REK) eşiği belirleyici olacaktır. Aralık ayında 118,32 seviyesinde olan REK'in Ocak ayında 120 seviyesine yaklaşması bekleniyor. Bu hafta yapılan faiz indirimini de açıklayan bu seviye gelecek dönemde de para politikası kararları açısından yakından takip edilecektir. REK'in 120'ye yakın veya üzerinde olması halinde sonraki toplantılarda da zorunlu karşılık oranlarında artırımla birlikte faiz koridoru ılımlı şekilde aşağıya çekilebilir. TL'nin döviz sepetine karşı performansına bağlı olarak faiz indirimi alanı kalmadığında bile zorunlu karşılık oranı artırımları devam edebilir. Söz konusu politika duruşu TL'nin güçlenmesini engellerken (hatta müdahalenin ölçüsüne bağlı olarak değer kaybına neden olurken), orta-uzun vadeli faizler üzerinde de baskı oluşturacaktır.
Yazara Ait Diğer Yazılar
Tüm Yazılar