Düşük faize tersten bakarsak…

Ferit Barış PARLAK
Ferit Barış PARLAK AYRINTI [email protected]

Çok değil birkaç yıl önce…

Düşük faizler, kredi kullanımını teşvik ediyordu…

Bankalar muslukları açmış, her gelene kredi veriyordu… Karar alıcılar bu durumu ekonominin canlanması, üretimin artması için öncelikli yol kabul ediyor ve tüketici kredileri dışında kalan oransal kredi artışına ses çıkarmıyordu…

★ ★ ★

Kredi alanların çoğunluğu değil ama önemli sayılabilecek bir bölümü, öz kaynağı olmadığı için sadece aldıkları kredi ile iş yapabiliyordu…

Farklılık gösterenler, ürün geliştirenler, “şu adam kazanıyor, biz de yapalım” demeyenler diğerlerinin içinden ayrışıyor, sıkıntılı dönemlere de dayanabiliyordu…

★ ★ ★

Farklılık gösteremeyenler ne yapıyordu?

Haksız rekabete zemin hazırlıyordu…

Ürettiği mal veya hizmetini satabilmek için fiyat kırıyordu…

Kırılan bu fiyatlar, piyasadaki diğer oyuncuları olumsuz etkiliyordu…

Yani, günü kurtarmaya çalışanlar, uzun dönemli yatırımlara da sekte vuruyordu…

★ ★ ★

Bankalara bağımlı bu mal ve hizmet üreticileri günü kurtarmaya çalışıp, gerçek üreticilere zarar verirken, banka kredisini de ödeyemiyordu…

Ödenemeyen bu krediler ise bankalara ek maliyet doğurdu…

★ ★ ★

Öz kaynağa sahip ciddi yatırımcılar burada da etkilendi…

Çünkü dönmeyen kredilerin maliyeti de onlara yüklendi…

★ ★ ★

O dönem sıkça tekrarlanan, “Bazı sanayi kentlerinde sıkıntı büyük.”, “Kredi balonu patlayacak.”, “Firmalar batacak.” şeklindeki söylentilerin özü buydu…

Bu söylentiler sonucunda bankalar, bir süre, kılı kırk yararak kredi vermeye başladı…

Günü kurtarmaya çalışanlar elendi…

Uzun vadeli düşünenler ve farklılık yaratanlar ise küçük yol kazasından sonra yoluna devam etti…

★ ★ ★

Ama bu deneyim, her zamanki gibi, kalıcı hasarlara da yol açtı…

★ ★ ★

O dönem yaşananların en büyük nedeni ama tek nedeni değil tabi ki ‘düşük faiz’…

Klasik bir sorunumuz da var nedenler arasında...

Aynı plağı yıllardır döndürüp durduk…

Yatırımın optimum sermaye, minimum borçlanma ve maksimum karlılık ilkeleriyle yapılabileceğini/ yapılması gerekliliğini unuttuk…

★ ★ ★

Bir diğer sorun da yüzmeyi bilmeyen şirketleri yüzmeye zorlamak…

Zaten kıt olan kaynakları, yüzmede dereceye girebilecek/umut vadedenlerden sakınıp, yüzme engellilere aktarmak…

★ ★ ★

Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli’nin bankacılarla yaptığı toplantıda sorunun özüne inmesi, bu nedenle umut verici… Şöyle demiş Canikli özetle bankacılara,

“Ekonomiyi ayakta tutacak, ekonomiyi koşturacak yatırımcılara destek olmanızı istiyoruz.

Geleceği olmayan, günü kurtarmaya çalışan yatırımcıların, siyasetçi/ bürokrat gibi aracılarla desteklenmesi gibi bir talebimiz asla yok, olamaz.

Kaynakların doğru ve mantıklı kullanılmasından ve herkesin kazanacağı bir sistemden yanayız.”

★ ★ ★

Kurdaki köpük, en gerçekçi tepki olan piyasa tepkisiyle alınacaktır ama düşük kurun yarattığı ‘afyon etkisi’nin zararını örtmeyecektir…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Kayıtdışına rağbet! 13 Aralık 2024