Düşmanından medet ummak ya da Celtic Glasgow'u kurtaracak mı?

Tuğrul AKŞAR
Tuğrul AKŞAR EKO-SPOR [email protected]


 

 

Bir ligde iki kulüp düşünün ki, aralarında neredeyse yüz yılı aşan bir rekabet var. Bu iki kulüp kendi aralarında bugüne kadar dört yüze yakın maç oynamışlar ve bu iki kulüp kendi aralarında maç yaptığında ülkede hayat duruyor. Ve o ligin marka değerini artıran en önemli maçlar da, bu iki kulübün kendi aralarında oynadıkları derbilerden ibaret. Bu derbiler o kadar meşhur olmuş ki, dünyanın en önemli derbilerinin başında geliyor. Bu derbinin ünü, o ligin tanınırlığından çok daha fazla. Reytingi son derece düşük olan ligin, en yüksek reytingi alan maçları ise bu iki kulüp arasında oynanan maçlar.

İki kulübün lig ekonomisine katkısı yüzde yetmişe ulaşıyor

Her ikisi de oynadıkları liglerde tam 98 kez şampiyon olmuşlar. Yani toplam şampiyonluk sayısının yaklaşık yüzde yetmiş beşi bu iki kulübe ait. İki kulübün toplam değeri yaklaşık 200 milyon euroluk bir değere sahip ligin yüzde elli üçünü oluşturuyor. İki kulübün toplam gelirleriyse o ligin toplam gelirinin yaklaşık yüzde yetmişine, yaklaşık 120 milyon sterline ulaşıyor.
Her iki kulübün yılık seyirci ortalaması ise diğer on takımın ortalama seyirci sayısından yüzde kırk daha fazla.  Kulüplerden birisi UEFA'ya göre Avrupa'nın en güzel 12 stadından birine sahip.
Aralarında dinsel farklılıklar ve rekabet var
Aralarındaki rekabet o kadar güçlü ve şiddetli ki, her maçta büyük olaylar çıkıyor. Bu kulüplerin arasında aynı zamanda mezhep/dinsel bakımdan da çok büyük bir çekişme ve mücadele var. Birisi tamamiyle Katoliklerin diğeri ise Protestanların bayrağı durumunda. Bu aradaki dinsel farklılık aynı zamanda sosyal bir problem olarak ta gündelik yaşamda kendisini somutluyor. 
Kısacası, böylesi iki kulübe sahip bir liginizde, kulüplerden birisi ciddi bir finansal krize girse ve yaklaşık 9 milyon sterlin vergi ve 49 milyon sterlin de diğer borçları nedeniyle toplamda 58 milyon sterlinlik bir borç yüzünden iflasla karşı karşıya kalsa ve hayat memat mücadelesi verse bu kulübe bir kayyum atansa ve kulübün geleceği, ligdeki diğer on takımın ve en önemlisi ezeli rakiplerinin inisiyatifine vereceği karara bağlı olsa, ne yapardınız? Ya da asırlık rakibiniz veya taraftar sosyolojisiyle konuşacak olursak, en büyük düşmanınız size el avuç açsa, sizden yardım istese, medet umsa nasıl bir yaklaşım sergilerdiniz.
İşte bu soruya yanıt vermekten çok zor görünüyor. Ancak bu anlattığımız olay tamamıyla gerçek. Bir film hikayesi ya da senaryosu değil.
İşte yukarıda anlatmaya çalıştığımız lig tahmin ettiğiniz üzere İskoçya Futbol Ligi ve kulüp te Glasgow Rangers.

Glasgow Rangers'ın kaderi en büyük rakibi Celtic'in elinde!

Mayıs 2012'nin ortalarında İskoç Ligi ne yazık ki böyle bir durumla karşı karşıya kaldı. Böylesi koşullar altında yasal yükümlülüklerini yerine getiremediği için iflas masasına kayıt ettirilen ve kayyum atanan Glasgow Rangers'ın yeni sezonda İskoçya'da lige alınıp alınmayacağı henüz belli değil ve Glasgow Rangers'ın kaderi, ezeli rakibi Celtic'e bağlı.
Geçtiğimiz sezon iflasla karşı karşıya kalan ve kayyuma devir edilen  Rangers'ın yeni sezonda ligde yer alabilmesi için aralarında Celtic'in de bulunduğu 11 kulüpten 7'sinin razı olması gerekiyor. Bu gelişmenin kısaca nasıl ortaya çıktığına bir bakalım isterseniz.
İngiliz ekonomisinin Avrupa'da yaşanılan mali krizden etkilenmesi, doğal olarak İskoç ekonomisi ve futbol ligini de derinden etkiledi. Nitekim İskoçya'nın en büyük bankalarından birisi olan Royal Bank of Scotland mali kriz ortamında 45 milyar sterlinlik bir iflasa gitmek durumunda kaldı. Bu nedenle bankayı kurtarabilmek için bankanın hisseleri İngiltere Hükümeti'ne devredildi. Glasgow kentinde yaşanılan işsizlik ve ekonomik olumsuzluklar bu şehrin en önemli kulübü Glasgow Rangers'ı da derinden etkiledi.

İngiliz Premier Lig, İskoç Ligi'nin güneşini kesti!

Yukarıda da anlattığımız gibi iki kulübün tahakkümü altındaki, reytingi olmayan, dengesiz rekabetin zirve yaptığı ve faaliyet giderlerini bile karşılamakta zorlanan bir ligde, ligi forse eden kulüplerden birisinin başına bir şey gelmesi durumunda bu ligin tökezlememesi mümkün değildir. Ne yazık ki, İskoçlar bu konuda kendi liglerinde çok fazla gelişim ve değişim kaydedemediler, rekabetçi dengeyi tüm lige yayamadılar, dengede rekabeti tesis edemediler ve en önemlisi tabi ki, hep İngiliz Premier Lig'in gölgesinde kaldılar. İngiliz Premier Ligi, İskoç Ligi'nin güneşini kesti ve İskoç futbolunun güdük ve kısır kalmasına neden oldu.

Kendi liginde sportif olarak çok başarılı ama mali olarak çöküşte!

Futbola dönersek G. Rangers aslında dünya futbolunda yeri olan bir takımdır. Rangers geçmişte tüm dünya takımlarından daha fazla şampiyonluk kazanmış bir takımdır, ama konu, aslında 'Financial Fairplay' denen ve kulüplerin kazandığından daha fazla harcayarak iflasın eşiğine gelmesi ve sonunda FIFA, UEFA, federasyonlar ve diğer resmi otoritelerinin cezalarına ve devletin vergi tahsilat çabalarına muhatap olmasıdır. (Deniz Gökçe, "Glasgow Rangers'ın Acınacak Halinden Çıkartılacak Dersler", 29 Şubat 2012, http://www.futbolekonomi.com/index.php?option=com_content&view=article&id=2083)
12. Adam!
12. Adam" tanımlaması futbolda taraftarları anlatan ve sıkça kullanılan bir benzetmedir. İskoçya'da çekilen lig fikstürü ise futbol literatürüne "12. Takım" diye yeni bir deyim kazandırdı. Çünkü Avrupa'nın en köklü kulüplerinden G.Rangers, yeni sezonda İskoç Premier Ligi'nde oynayıp oynayamayacağı henüz belli olmadığı için fikstür çekimine "12. Takım" adıyla katıldı. Buna göre eğer lig yönetimi, geçen sezon iflas eden kulübü Premier Lig'e kabul ederse, fikstürdeki "12. Takım"ın maçlarını Glasgow Rangers oynayacak. Ancak bir zamanların efsane kulübünün alt liglere düşürülmesi kararlaştırılırsa, bu kez "12. Takım" geçen sezon ligden düşen Dunfermline veya 2. Lig'den çıkarılacak Dundee ekiplerinden biri olacak.
Aralarında mezhep kavgası var
 G.Rangers ile Celtic arasındaki çekişme, din ve politika kaynaklı. Celtic, kurulduğundan beri Katolik takımı olarak görülürken, Rangers ise Protestanların desteğiyle anti-Katolik bir kulüp oldu. Uzun süre iki takım da kendi mezhebi dışında futbolcu bile almadı. Boca Juniors-River Plate ile birlikte dünyanın en ateşli iki derbisinden biri olarak gösterilen G.Rangers-Celtic rekabeti halen yoğun bir şekilde sürüyor.

Sonuç

İskoç Ligi'nin genel rekabetçi yapısı ve örgütlenmesindeki temel olumsuzluklar, kulüp yönetimlerindeki idari, finansal ve ekonomik sorunlar ile birleşip de, buna bir de Avrupa'da ve İngiltere'de yaşanılan mali krizin etkileri eklenince, İskoçya Futbol Ligi'nde kulüpler önemli sıkıntılar yaşamaya başladılar. İşte böylesi bir ortamda, ligin en önemli markalarından ve değerlerinden birisi olan Glasgow Rangers kulübü iflasa gitmek durumunda kaldı.
Buradan bizim de alacağımız önemli dersler bulunuyor. Sadece üç takım üzerine kurulu rekabetçi bir dengenin Ligimizi nereye kadar ve nasıl götürebileceği gerçekten merak konusu.
Yazımızı Deniz Gökçe'nin ifadesiyle bitirelim. "İskoç örneğinde olduğu gibi bugün ülkemizde de düşmanlığa dayanan rekabet körükleniyor. İskoçya'da Rangers'i çökerten tüm faktörler bizde de fazlasıyla mevcut. Hem de daha büyük iflaslar gündemde! Futbola ilgi de azalmakta."
Zaman geçmeden alabileceğimiz yeni önlemler olabildiğini düşünüyorum.

Kulüp hisseleri geçen yıl 1 sterline satıldı
1988 yılında kulübün hisselerinin önemli bir kısmını 6 milyon sterline satın alan ve 2011 yılına kadar kulübün sahibi durumunda bulunan zengin çelik tüccarı David Murray, yaşanılan mali sıkıntılar ve yerine getirilemeyen finansal ve yasal yükümlülükler nedeniyle iflas durumuna gelen Rangers Kulübü'nü geçen yıl parasızlıktan sadece 1 sterlin sembolik bedelle Craig Whyte adlı işadamına satmıştı. Bu durumda vergi borçları da büyüyüp, iflas işlemleri de yürüyünce İskoçya Futbol Federasyonu yetkilileri takımdan 10 puan sildiler ve sezonun bitmesine üç ay kala Celtic şampiyon oldu. Takımın finansal yönetimindeki becerisizlik ve futbol yönetimi hatalarının çöküşü getirdiği artık bugün bilinen bir gerçek.

Rangers'e resmen 14 Şubat 2012 tarihinde  Londra merkezli mali müşavirler Duff ve Phelps kayyum olarak atandı ve kulüp kayyum yönetimi altına girdi. Kayyumların yaptıkları çalışmalar sonuncunda kulübün aslında kağıt üzerinde yaklaşık 58 milyon Sterlinlik borcu görünmesine karşın, ödemekle yükümlü olduğu toplam borç tutarının 12 Nisan 2012 itibariyle 134 Milyon Sterlin'e kadar yükseldiğini ifade ettiler.

Haziran 2012'de kulüp yönetiminin vergi idaresi ve mahkemeye sunduğu ödeme takvimi ve borç yapılandırılması resmi olarak kabul görmediği için kulüp tasfiye masasına devir edildi.
Bu süreçten sonra Ibrox Stadyumu ile Murray Park dahil olmak üzere kulübün varlıkları, kulüp gönülleri ve Sheffield United eski Başkanı  Charles Green tarafından kurulan bir konsorsiyumca satın alınmaya çalışıyor. Eğer bu yeni oluşum başarılı olur da, bu varlıkları satın alabilirse, Rangers Futbol Kulübü Ltd. Şti. olarak yeni kurulacak bir şirket aracılığıyla kulüp tekrar belki İskoç Premier Ligi'nde kulübün mücadele etme olanağına kavuşabilecek, tabi ki buna rakipleri izin verirse...

Para mı, rakipsiz olmak mı? Karar sizin!
İskoçya'da lig, kulüplerin kurduğu profesyonel bir şirket tarafından yönetiliyor. Bu nedenle hangi takımların ligde oynayacağına İskoç Federasyonu değil, İskoç Profesyonel Lig şirketi karar veriyor. Kurallara göre de bir takımın ligden lisans alabilmesi için 12 kulüpten en az 8'inin onayı gerekiyor. Bu durumda G.Rangers dışında diğer 7 kulübün gelecek sezon onları İskoç Ligi'nde görmek istemesi şart. Ve şimdi herkes, özellikle ezeli düşmanları Celtic'in nasıl bir tavır takınacağını merak ediyor. Celtic yakaladığı tarihi fırsatı kullanıp en büyük rakibini 3. Lig'e kadar gönderecek, ya da "Old Firm" adı verilen ve İskoç futbolunun para eden tek maçı olarak görülen bu derbinin devam etmesini isteyecek. Rangers'ın kaderinin belli olacağı kulüpler toplantısı 15 gün içinde yapılacak.

Ancak varlıkları birbirine bağlı olan ve aralarında simbiyoz bir yaşam bulunan bu iki takımdan birinin Lig'de olmaması, Lig'de kalan Celtic takımına belki kısa vadede sportif bir üstünlük getirebilir ama orta ve uzun vadede iktisadi bir çöküşü getireceği de kesin görünüyor.
Kısacası, Celtic ve diğer Kulüpler çok önemli bir paradoksla karşı karşıyalar...

G.Rangers'ın başarıları
 
- 54 lig şampiyonluğu
- 33 İskoçya Kupası
- 27 İskoçya Lig Kupası
- 1 Avrupa Kupa Galipleri Kupası
- UEFA'ya göre Avrupa'nın en güzel 12 stadından birine sahip (Ibrox).

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar