“Düşmanın etrafını sardığında ona bir çıkış bırak…”
Bayramımız kutlu olsun! “Ve böylece, bin dereden su getirdi İstanbul’dan gelen zevat. Sivas, mandayı kabul etmedi fakat,
«Hey gidi deli gönlüm,» dedi,
«Akıllı, umutlu, sabırlı deli gönlüm, ya İSTİKLAL, ya ölüm!» dedi.”
Nazım Hikmet Ran Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile Şubat 2022’de Avrupa’nın ortasında başlayan sıcak savaş, dünyayı adeta ortadan ikiye böldü.
Jeopolitik tansiyona büyük bir enflasyon kriziyle cevap veren ekonomilerde ise dönüşüm tüm sancısıyla devam etmekte… Batı’nın büyük ticari ve finansal yaptırımlarına uğrayan Rusya’nın pek çok kamu görevlisi, iş insanı, sanatçısı ve sporcusu yanında esasen Putin’in savaş suçlusu ilan edilmiş olması ve gerek ülkesi gerekse de kendisiyle kurulan herhangi bir iletişim ya da ilişkinin de olası yaptırımlara tabi olması, başlıktaki Sun Tzu’nun sözünde olduğu gibi tüm çıkışları kapatmıştı.
Ancak tıpkı Filistin meselesinde olduğu gibi artık delinemez bir uluslararası karar olmadığından ve dahi bu stratejiyi çok becerikli kullandığı bilinen Putin, geçtiğimiz hafta beşinci başkanlık döneminin ilk ziyaretini Çin’e yaparak, iki ülke arasındaki stratejik ortaklık sinyalini güçlendirdi ve Batı’ya önemli bir endişe kaynağı yaratmış oldu.
Siyaset uzmanı olmadığımdan Rusya’nın Kırım’ı ilhakı, Tayvan için Çin’e cesaret vermektedir minvalinde tespitlere girmeyeceğim. Ancak mevcut ekonomik konjonktüre bakıldığında iki ülkenin adeta birbirine stratejik ortaklıktan çok “bağımlı” olduğu söylenebilir.
Ancak tüm yollar kapanınca Batı’nın ekonomik gücünün sınırları da gün yüzüne çıkar
Çin›in Rusya’ya arabalardan endüstriyel makinelere, akıllı telefonlara kadar çeşitli mallar göndermesi ve Rusya›dan milyarlarca dolarlık enerji ihracatı satın almasıyla ikili ticaret, geçen yıl bir önceki yıla göre yüzde 26 artışla 240 milyar dolara varmış durumda.
Hatta 2023 yılında Rusya’nın AB ticaret düzenlemelerinde tanımlandığı üzere çift kullanımlı yüksek teknolojili mal ithalatının yüzde 60’ı Çin’den gelir ve elbette Çin’in petrol ithalatının en yüksek payı Rusya’dan. Diğer taraftan geçtiğimiz hafta ABD başkanı Biden, önemli bir seçim politikası uygulayarak, Çin’den ithal edilen çelik ve alüminyum, yarı iletkenler, elektrikli araçlar, bataryalar, kritik mineraller ve güneş pilleri gibi ürünlere yönelik gümrük vergilerini artırma kararı aldı.
Toplamda 18 milyar doları (ABD’nin Çin’den yaptığı tüm ithalatın yalnızca yüzde 4,2’si) bulan bu tarifeler konusunda rekabeti düşüreceği, yeşil dönüşümü engelleyeceği ve enflasyon yaratacağı noktasında kritikler var. Üstelik Çin bu tarifelere karşılık kritik minerallerin ihracatına yeni bir kısıt getirebilir ki bu da teknolojik ürünlerde yeni bir tedarik darboğazı anlamına gelir. Bunların dışında bir de TikTok uygulamasının ABD’lilere satışı için ByteDance firmasının zorlanması vardır ki tüm bunlar “ulusal güvenlik” gerekçesiyle uygulanan ve DTÖ’nün işlevsizliğini aynen BMGK gibi gözler önüne seren gelişmelerdir.
Yeni bir küresel ticaret savaşı çıkar mı ve çıkması halinde Türkiye nasıl etkilenir?
Bu korumacı adımların bir ticaret savaşına dönüşmesi ABD, Çin ve diğerlerinin vereceği tepkilere bağlıdır. Ayrıca ABD seçimlerini Trump’ın kazanması halinde daha da vurucu hale gelebilir. Hatırlanacak olursa 2018 yılında Trump tarafından başlatılan ticaret savaşında; Türkiye’nin ABD, AB ve Çin piyasalarında kayıplar yaşamasına neden olmuş fakat ihracatın Orta Doğu gibi diğer bölgelere artışı sayesinde toplam ihracatı çok fazla etkilememiştir. Diğer taraftan küresel ekonomik kırılmaların ülkemizde kendisini daha çok kurlar ve sermaye üzerinde baskı yaratarak, yani kırılganlıklarımız üzerinden etkilediği aşikardır.