Düşen piyasalarda fon alternatifleri
Haziran ve Temmuz ayları hem yurt içi hem de yurtdışı piyasalarda risk iştahının güçlü olduğu ve dönem boyunca ivme kazanan varlık fiyatları ile yatırımcıların altın/gümüş ve yurt içi/yurtdışı endekslerde çok seçici olmasına gerek kalmadan, enflasyon ve mevduat üzeri getiriyi yakaladığı bir dönem oldu.
Ağustos ayının o şekilde başlamadığını ve risk iştahındaki düşüşü gözlemliyoruz. 7700 üzerine hareket eden BIST100 endeksi ile yerli varlıklar ayrışmakla birlikte özellikle yurtdışı endeks ve kıymetli madenler/emtia tarafında negatif seyri görmek mümkün.
Son hafta içinde de Borsa İstanbul’da yükseliş tarafında zorlanma emareleri görüyoruz. Bu durum yatırımcı tarafında yine o meşhur soruyu gündeme getiriyor; neye yatırım yapmalıyız ki hem düşüşlerden çok etkilenmeyelim hem de mevduat üzerinde getiri elde edelim? Bu soruya yatırım fonları üzerinden yanıt aramaya çalışalım.
En az riskli opsiyondan riskliye doğru alternatifleri paylaşmak istiyorum. Yatırım fonu tarafında en çok bilinen fon türü olan para piyasası fonları; düşen mevduat faizlerine alternatif, düşük riskle mevduat üzeri getiriyi hala yatırımcısına sağlar durumda. Geçtiğimiz ay para piyasası fonlarında, yıllık brüt mevduata eş getiriler %40’ların üzerinde iken, genel faiz oranlarında gerileme ile fonların içindeki likit enstrümanların da getirileri geriledi.
Ama bugün itibarıyla incelediğimizde %30 üzerinde %33’e varan yıllık brüt mevduata eş getiriler görmek mümkün. Bu fonların düşük risk ve mevduat üzeri getiri yanında en önemli avantajı aynı gün nakde dönebilmeleri ve elde edilen kazançların stopajdan istisna olması.
Dolayısıyla, birikimleri park etmek veya riskli portföyleri dengelemek için önemli bir alternatif olarak para piyasası fonları düşünülebilir. Para piyasası fonlarına benzer şekilde kısa vadeli borçlanma araçları (Hazine bonosu/finansman bonosu) içerikli fonlar da mevcut ama son dönem getirilerine baktığımızda getirilerinin düşük olduğunu görüyoruz.
Para piyasası fonları getirilerini düşük bulan ve biraz daha risk alarak hem mevduat hem de enflasyon üzeri getiri hedefleyen yatırımcılar için, içeriğinde %40’a kadar hisse senedi taşıyan temkinli, dengeli değişken ve çoklu varlık katılım fonları alternatif sunabilir. Bu fonların içeriğinde %40 ve altında hisse senedi bulunurken, sabit getirili finansman bonosu, özel sektör tahvili ve mevduat gibi varlıklarla stabil getiri yaratılmaya çalışılıyor.
İçeriklerine dönem dönem öne çıkması beklenen riskli varlıkların ek getiri sağlamak için dahil edildiği bu fonlarda, para piyasası fonlarından farklı olarak günlük bazda negatif getiri riski mevcut. Yani mevduat gibi risksiz olarak değerlendirilmemeli ama ölçülü bir risk ve minimum 3 ay vade ile mevduat üzeri getiri elde etmek mümkün.
Bu türde fonların yılbaşından itibaren yıllık brüt mevduata eş getirileri %32 ile %81 arasında değişiyor ve ortalama %60 getiri sağlanmış. Bu getiriyi sağlarken ortalamada 3 günün 1’inde negatif getiri var, dolayısıyla kısa vade düşünen ve negatif getiriye hassas yatırımcılar için uygun değil.
Fed, Çin, Avrupa, Rusya-Ukrayna içeride enflasyon, faiz derken getiri yaratacak finansal varlığı bulmak ve sürekli getiri sağlamak çok zorlaştı. Bu nedenle yatırımcıların her zamankinden daha dikkatli bir şekilde birikimlerini değerlendirecekleri finansal araçları seçmesi ve risk/getiri tercihine göre bir portföy dağılımı oluşturmasında fayda var. Bunu yaparken daha düşük riskli fonlara portföylerde yer verip olası düşüşlerde kayıp sınırlandırılabilir ve daha stabil getiri elde edilebilir.