Durum tespiti

Serhat GÜRLEYEN
Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI sgurleyen@isyatirim.com.tr

GENİŞ AÇI / Serhat Gürleyen Dünya piyasalarındaki fırtına merkez bankalarının ortak müdahalesi sayesinde hız kesti. Hasar tespiti yapmak için henüz erken. Yaraların sarılması, enkazın kaldırılması lazım. Ancak ilk izlenimler zararın korkulduğu kadar yüksek olmadığını gösteriyor. Kredi piyasasında yaşanan sorunlara rağmen ABD ekonomisinde işler korkulduğu kadar kötü görünmüyor. ABD ekonomisi, konut sektöründeki küçülmeye rağmen, yılın ilk çeyreğinde yüzde 0.6 büyümeyi başardı. Vergi iadelerinin harcanmaya başlayacağı ikinci çeyrekte büyüme artıda kalacak gibi görünüyor. Risk iştahı artan küresel yatırımcılar güvenli liman olarak gördükleri ABD devlet tahvillerini satıp hisse senedi, özel sektör tahvili gibi yüksek getirili yatırım araçlarına yöneliyor. Gelişmekte olan ülke varlıklarına para girişi artmaya başladı. ABD piyasalarından yayılan bahar havasına karşın biz temkinli olmayı tercih ediyoruz. ABD kredi piyasasından dünyaya yayılan panik dalgası merkez bankalarının ortak çabaları sayesinde kontrol altına alındı. Ancak finans sektöründeki fırtınanın reel ekonomide bıraktığı hasarı zaman içinde anlayacağız. FED'in faiz indirimlerine ve açıklanan mali destek paketine rağmen ABD ekonomisinin uzun süreli bir durgunlukla karşı karşıya olduğuna inanıyoruz. ABD ekonomisinde yılın ilk çeyreğindeki büyüme stoklardaki artış ve dış ticaretin katkısından kaynaklanıyor. Buna karşı iç talep yüzde 0.4 küçülerek 1991 durgunluğunda görülen seviyelere yaklaştı. ABD ekonomisindeki yavaşlama Avrupa Birliği ülkelerini ve Japonya'yı etkisi altına almaya başladı. Buna rağmen gelişmekte olan ülkeler altyapı yatırımları ve güçlü iç talepleri sayesinde hızlı büyümeyi sürdürüyorlar. ABD ekonomisindeki yavaşlamanın gelişmekte olan ülkeler üzerindeki etkisi zaman içinde daha iyi görülecek. Kısa vadede gelişmekte olan ülkeler için "büyümeden" ziyade "enflasyon" sorun teşkil ediyor. Enflasyonla mücadelede küresel anlamda çok zor bir dönemden geçiyoruz. Enerji ve gıda fiyatlarındaki şiddetli ve kalıcı yükseliş enflasyon beklentilerini yükseltmeye ve genel fiyatlama davranışlarını bozmaya başladı. Toplam harcama sepeti içinde enerji ve gıda gibi zorunlu tüketim mallarının ağırlığı daha az olan ve enflasyonla mücadele konusunda haklı bir üne sahip gelişmiş ülkeler arz kaynaklı şoklar nedeniyle enflasyondaki artışa kayıtsız kalma şansına sahipler. Harcama sepetleri içinde enerji ve gıda gibi zorunlu tüketim mallarının ağırlığı daha fazla olan ve enflasyonla mücadele konusunda köklü bir geleneğe sahip olmayan gelişmekte olan ülke merkez bankaları uzun süreli dışsal şoklar karşısında para politikalarını sıkılaştırmaya başladı. Türkiye ekonomisi uygulanmakta olan yüksek faizlere rağmen enflasyon hedefinin tutturulamadığı zorlu bir konjonktürde küresel dalgalar ile karşılaştı. Arka arkaya üç yıl boyunca enflasyon hedefine ulaşamayan Merkez Bankası beklentilerdeki bozulmaya müdahale etmek için kısa dönemli faizleri artırmaya zorlanıyor. Merkez Bankası'nın para politikasını sıkılaştırarak enflasyonu kısa vadede kontrol altına alma şansı yok. Nisan ayı itibariyle yüzde 9.7 düzeyine yükselen yıllık tüketici enflasyonunun 6.3 puanlık kısmı (%65'i) küresel olarak yükselen gıda ve enerji fiyatlarından kaynaklanıyor. Nisan sonunda yayınlanan Enflasyon Raporu ve Para Politikası Toplantı Notları önümüzdeki dönemde izlenecek para politikası hakkında önemli sinyaller veriyor. Arz kaynaklı nedenlerle artan enflasyonun para politikasında sert bir tepki verilerek düşürülmesinin mümkün olmadığını kabul eden Merkez Bankası faiz artırımlarında ölçülü adımlar izleneceğine işaret veriyor. Son gelişmeler sonrasında yatırımcılar nasıl bir strateji izlemeli? Ekim ayı başında yatırımcılara hisse senedi piyasasındaki riskli pozisyonlarını azaltıp "emin liman" olarak gördüğümüz kısa vadeli Türk Lirası enstrümanlara geçmelerini önermiştik. Önümüzdeki aylar için stratejimizde temel bir değişikliğe gitmiyoruz. Türk Lirası aktifler konusunda iyimserliğimizi koruyoruz. Buna karşın yatırım vadelerimizi uzatıyoruz. Son dört ayda faiz oranlarında görülen keskin yükseliş sonrasında mevduat yerine devlet iç borçlanma senetlerinin daha cazip hale geldiğine inanıyoruz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Petrol şoku sonrası… 23 Eylül 2019
Ağlatma beni Arjantin… 02 Eylül 2019
Emin liman aranıyor… 26 Ağustos 2019