Durmak yok sıkı para politikasına devam
Son dönemde tırmanışa geçen faiz indirimi baskısına rağmen Merkez Bankası’nın faiz politikasında temel bir değişikliğe gitmemesini doğru buluyor ve destekliyoruz. Enflasyonun yükseliş trendinde olduğu ve ekonomik büyümede aşağı yönlü risklerin sınırlı olduğu bir ortamda yapılacak aceleci bir faiz indirimi Merkez Bankası’nın itibarına ciddi anlamda zarar verirdi.
Merkez Bankası Nisan ayında “geç likidite penceresi” dışındaki temel politika faiz oranlarında bir değişikliğe gitmedi. Banka geç likidite faiz oranını belirsizliklerdeki azalma ve risk primi göstergelerindeki kısmi iyileşmeyi gerekçe göstererek %15.0’ten %13.5’e indirdi.
Bankanın geç likidite penceresi faizini indirme kararını geçtiğimiz haftalarda yaptığı gecelik faizleri %11.5’ten %10.0-%10.5 bandına indirme hamlesiyle tutarlı buluyor ve kısa vadede para politikasında gevşemeye gidileceğinin işareti olarak görmüyoruz.
Nisan ayı Para Politikası Kurulu açıklamasında “enflasyonda yukarı yönlü risklerin devam ettiği” kısmın çıkarılması dışında Mart ayına göre önemli bir değişiklik bulunmuyor. MB enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar para politikasındaki sıkı duruşu sürdüreceğini belirterek görece 'şahin' söylemini sürdürüyor.
Ancak geçen aydan farklı olarak baz etkisinin de katkısıyla enflasyonun haziran ayına kadar yükseleceği tespitini kaldırıyor. Kurul, ocak ayında yapılan güçlü ve önden yüklemeli parasal sıkılaştırmanın, yukarı yönlü risklerin orta vadeli enflasyon beklentileri üzerindeki etkileri önemli ölçüde sınırladığına inanıyor.
Kurul “sıkı para politikası, güçlü makro ihtiyati tedbirler ve zayıf seyreden sermaye akımları” üçlüsünün kredi büyüme hızını aşağı çektiğini ve yurtiçi özel kesim talebini yavaşlattığını vurguluyor. Kurula göre söz konusu yavaşlama dış pazarlardaki canlanmanın da katkısıyla ekonomide yeniden dengelenmeyi destekleyen, cari işlemler açığında belirgin iyileşme sağlayan ve enflasyonist baskıları sınırlandıran bir konjonktür yaratıyor.
Kurulun cari işlemler açığı konusunda çizdiği olumlu çerçeveye genel hatlarıyla katılıyoruz. Ancak enflasyon konusunda (2014T %7.8) Merkez Bankası kadar iyimser olmadığımızı belirtelim. Gelişmekte olan ülkelere yönelik risk iştahındaki oynaklığın devam etmesi ve kurak kış nedeniyle işlenmemiş tarım ürünlerindeki fiyat artışlarının ve elektrik zamlarının enflasyonu önümüzdeki aylarda yukarı çekmeye devam edeceğine inanıyoruz.
Son dönemde tırmanışa geçen faiz indirimi baskısına rağmen Merkez Bankası’nın faiz politikasında temel bir değişikliğe gitmemesini doğru buluyor ve destekliyoruz. Enflasyonun yükseliş trendinde olduğu ve ekonomik büyümede aşağı yönlü risklerin sınırlı olduğu bir ortamda yapılacak aceleci bir faiz indirimi Merkez Bankası’nın itibarına ciddi anlamda zarar verirdi.
Arka arkaya üç yıldır enflasyon hedefini tutturamayan ve muhtemelen dördüncü yılda da tutturamayacak bir merkez bankasının yılın ikinci çeyreğinde faiz indirmesi kabul edilemeyecek bir davranış olurdu. Başkan Başçı 30 Nisan da yapacağı enflasyon raporu sunumunda söz konusu tutumu açıklamak da zorlanırdı.
Bundan sonra ne olacak? Enflasyonun yükselmeye devam ettiği ve büyümede aşağı yönlü risklerin azaldığı bir ortamda Merkez Bankası’nın yakın gelecekte para politikasında gevşemeye gideceğine inanmıyoruz. Merkez Bankası enflasyon görünümünde kalıcı bir iyileşme olduğunu görmek için yaz sonu sonbahar başını beklemeyi tercih edecektir. Ekonomide aşağı yönlü risklerin arttığı ve banka karları üzerinde baskıların arttığı bir senaryoda Merkez Bankası ve / veya BDDK ilk çare olarak makro ihtiyati sıkılaşmayı tersine çevirecektir.
Piyasa görüşümüz: Faizlerin sonbahar aylarına kadar yüksek tutulmasını beklediğimiz ana senaryoda Türk lirası için olumlu görüşümüzü koruyoruz. Önümüzdeki üç ayda faiz indirimini kısmen fiyatlayan kısa vadeli tahvillerden uzak durmaya devam ediyoruz. Munzam karşılık oranlarında indirimi ve/veya Türk lirası munzam karşılıklara faiz ödenmesini fiyatlayan banka hisselerinde satışlar kısa vadede devam edebilir.