Durgunluğa giden dünya ve bu dünya içindeki Türkiye
Dış Haberler servisimizin derlediği haberde son dönemde dünya ekonomisini ivmelendiren Çin'in frene bastığını, Avrupa ekonomisinden olumlu ayrışan Almanya'nın durgunluğa girdiğini, Amerika'da resesyon korkusunun sürdüğünü gösteriyor. Bu durgunluk içindeki dünyada bizim kendimizi olumlu ayrıştırabilmemiz çok zor. Ancak, dünyayı doğru izleyerek, doğru adımlarla doğru gelişmeler sağlayarak ve projeci -reformist politikalar üreterek başarılı olabiliriz.
Dış Haberler servisimizin içersine Amerika, Euro bölgesi ve Çin'deki gelişmeleri ele alan haber derlemesi iki tanımdan birini seçmemiz gerektiğini ortaya koyuyor. Bunlardan biri "Dünya ekonomisi ateş içinde" diğeri ise "Durgunluğa giden dünya ekonomisi".
Ben, son kriz dönemlerinde dünya ekonomisini ivmelendiren Çin ekonomisinde de "durgunluktan söz eden haberleri, Amerika' da "Resesyon" tartışmalarının gündeme gelmesini, Avrupa'nın en güçlü ekonomisinin bu yıl ikinci çeyrekte sadece binde 1'lik bir büyüme göstermesini nasıl tanımlamam gerektiğini düşündüğüm de "Durgunluğa giden dünya ekonomisi" tanımını uygun buldum.
Peki ya bu tanım içindeki yılın ilk çeyreğinde yüzde 11 büyüme gösteren, Türkiye ekonomisi için ne demeli?
Her halde bu noktada söylenecek en yanlış söz, dünyadaki bu gelişmelere paralel olarak, alınması düşünülen önlemlerden söz etmeyip " Bizim ekonomimiz çok sağlam. Bize bir şey olmaz" söylemiyle ortaya çıkmaktır.
Şimdi haberde yer alan dünya ekonomisi ile ilgili bilgilere bir göz atalım:
-Küresel ekonominin yeniden resesyona sürüklendiği yolundaki korkular, Avrupa'nın en büyük ekonomisi Almanya'nın ikinci çeyrekte frene basmasıyla arttı. Avrupa ekonomisinin lokomotifi Almanya yılın ilk çeyreğine göre sadece binde 1 bir artış gösterdi. Bunda ağır borç yükü içindeki Euro bölgesindeki olumsuzluklar nedeniyle kötü ticari denge , düşük iç tüketim ve zayıf inşaat yatırımlarının etkili olduğu belirtiliyor.
-Aynı dönemde Euro bölgesindeki GSYİH artışı da binde 2 seviyesinde. Fransa'da ikinci çeyrekte hiç büyüme olmaz sıfırda kalırken, İtalya'da binde 3, İspanya'da binde 2, Belçika'da binde 7, İngiltere'de de binde 2 artış yaşanmış. Bütün bunlar bir süredir diğer Avrupa ülkelerinden ayrışan Almanya'nın da ekonomisinin yavaşlamasıyla, bütün Avrupa'da durgunluğun süreceğini gösteriyor.
-Amerika'daki olumsuzluğu Dünya bankası başkanı Robert Zoellik, "Küresel ekonomi yeni bir tehlike bölgesine girdi" değerlendirmesini yapıyor. Moody's analisti Mark Zandi de Amerika'nın bu yılın ikinci yarısı ve gelecek yıl için büyüme tahminlerini aşağıyla çekip resesyon ihtimaline dikkat çekiyor. Amerika için önümüzdeki 12 aylık dönemde resesyon riskinin bulunduğunu açıklıyor.
-Çinle ilgili gelişmelerde yavaşlama söz konusu. Çin yönetiminin para politikasını sıkılaştırarak büyümeyi frenlediği ve ülke ekonomisinde "yumuşak iniş"i sağlamaya çalıştığı yorumları yapılıyor. Son aylarda Çin 'de büyümenin binli rakamlara indiği üçüncü çeyrek büyümesinin de yüzde 9.5'tan 9.2'ye revize edildiği belirtiliyor. Parasal sıkılaştırmanın sıcak parayı kontrol altına almak için yapıldığı yorumu da yapılıyor.
Bütün bu gelişmeler dünya ekonomisinin yeni bir kriz eşiğinde ve durgunluk içinde olması yorumlarına neden oluyor. Böyle bir ortam da doğaldır ki, bazı ülkeler için fırsat pencereleri açılabilir. Bu bizim gibi ülkeler için de söz konusudur. Ancak, "durgunluk içinde fırsat yaramak çok zordur." Fırsat ancak, gelişmeleri çok iyi okuyan, olumsuzlukları önleme yolunda kararlar alırken, fırsatları yakalamak için proje geliştirenlere kısmet olur. Bu da reformları sürdürme, projeleri geliştirme ile yoluna devam edeceklere imkan tanır.