Dünyanın yeni dengesi: Trump, Zelenskiy ve kaybolan gerçekler
Bazen tarihin dönüşümleri o kadar gürültülü olur ki içindeki asıl meseleyi kaçırırız. Son gelişmeler de böyle. ABD Başkanı Donald Trump’ın Ukrayna ile ilgili tutumu sadece jeopolitik dünyanın değişen dengelerini değil, aynı zamanda doğal kaynaklar, ekosistem, seçimler ve küresel güç dengelerinin nasıl bir piyon gibi kullanıldığını gösteriyor.
Trump yönetimi, Ukrayna’yı Rusya ile barış yapmaya zorlamak adına Kiev’e 500 milyar dolarlık doğal kaynaklarını ABD’ye devretmesini teklif etti.
Petrol, gaz ve nadir toprak elementlerini kapsayan bu anlaşma, Ukrayna için "bedel" niteliğinde sunuluyor: "Biz size yardım ettik, şimdi sıra sizde." Ancak bu, sadece Ukrayna’nın ekonomik geleceğini değil, aynı zamanda küresel ekosistemleri ve enerji dengesini de tehdit eden bir yaklaşım.
Ekolojik sömürgecilik ve Trump’ın doğal kaynak politikaları
ABD’nin Ukrayna’dan talep ettiği kaynaklar, sadece bir jeopolitik mesele olarak görülmemeli. Bu, aynı zamanda bir iklim meselesi. Ukrayna’nın toprakları, Avrupa’nın en büyük tarımsal alanlarından birine sahip ve yer altı zenginlikleri de bu ekosistemin ayrılmaz bir parçası.
Trump’ın bu teklifi, ekolojik sömürgeciliğin en yeni versiyonu olarak karşımıza çıkıyor. Ukrayna’nın ya "barış" adı altında kaynaklarını teslim etmesi ya da "savaşı" sürdürmesi bekleniyor. Ancak ortada büyük bir gerçek var: Barış, adalet olmadan sağlanmaz ve ekonomik bağımsızlık teslim edilerek de kazanılmaz.
Musk, Trump ve yeni düzende teknokrasi
Elon Musk’ın Ukrayna ve Zelenskiy hakkındaki sert sözleri de bu büyük resmin parçalarından biri. Musk, Zelenskiy’yi “Ukraynalı askerlerin ölümünden beslenen bir yolsuzluk makinesi” diyerek suçladı. Ancak asıl soru şu: Musk neden Ukrayna konusunda bu kadar istekli? Cevap, teknoloji ve enerji dengesinde gizli. Ukrayna’nın nadir toprak elementleri, Tesla ve SpaceX gibi şirketlerin gelecek projeleri için kritik. Trump yönetimi, Ukrayna ile yapılacak bu anlaşmayı sadece bir "ticari" konu olarak görse de, aslında büyük bir enerji ve teknoloji savaşının ortasındayız.
Seçimler, meşruiyet ve güç mücadelesi
Bu süreçte Zelenskiy’nin savaş sırasında seçimleri ertelemesi de demokratik meşruiyet tartışmalarını yeniden alevlendirdi. Trump, Zelenskiy’ye sert eleştiriler yönelterek, “Bu adam seçim yapmayı reddetti, Ukrayna halkı tarafından nefret ediliyor ve rüşvet düzenini sürdürüyor,” ifadelerini kullandı. Ayrıca, “Biden’ı ve ABD’yi keman gibi çaldı, ama ülkesini bir felakete sürükledi,” diyerek Ukrayna liderini sorumlu tuttu.
Trump’ın Zelenskiy’yi “seçimsiz bir diktatör” olarak tanımlaması, demokratik meşruiyet tartışmalarını gündeme taşıdı. “Üç yıldır bu savaşı sürdürüyor, ama bir çözüm üretemedi. Asla başlamaması gereken bir savaşa bizi soktu,” diyerek Ukrayna liderini suçladı. Ukrayna Anayasası’na göre savaş döneminde seçimlerin askıya alınması mümkün. Ancak bu erteleme, bir yandan savaş sırasında istikrarı korumak adına gerekli görülebilirken, diğer yandan siyasi bir güç konsolidasyonu olarak eleştiriliyor. Diğer taraftan, Trump’ın iddialarıyla çelişen birçok veri mevcut. Örneğin, Ukrayna’da yapılan son anketler, halkın yüzde 52’sinin Zelenskiy’e güvendiğini gösteriyor. Ancak bu, Zelenskiy’nin hatasız olduğu anlamına mı geliyor? Seçimlerin süresiz askıya alınması, uzun vadede demokratik normlara zarar verebilir mi? Peki, savaş halinde bir ülke, adil ve güvenilir bir seçim yapabilir mi? Bu soruların yanıtları net olmasa da, bir şeyi unutmamak gerekiyor: Demokratik sistemler, olağanüstü dönemlerde en kırılgan hale gelir. Ukrayna’nın geleceği, sadece savaş alanında değil, sandıkta da şekillenecek.
Avrupa ve yeni dünya düzeni
Trump yönetiminin Ukrayna politikası, ABD’nin Avrupa ile olan ilişkilerini de yeniden şekillendiriyor. Avrupa Birliği, Ukrayna’nın yanında durmaya devam ederken, Trump Ukrayna’yı bir “yük” olarak görüyor.
Trump, “Rusya ile barışı sağlamak için her şey masada ve yalnızca Trump bunu başarabilir,” diyerek Avrupa ve Ukrayna’yı sürecin dışında bırakmasının stratejik bir gereklilik olduğunu savundu. Ancak bu, sadece bir müzakere taktiği mi, yoksa Ukrayna’nın müttefiklerinden kopmasına neden olacak bir kırılma noktası mı? Peki Ukrayna ne yapacak? Zelenskiy ve ekibi, barış için ABD’nin taleplerine boyun eğmek zorunda mı kalacak? Avrupa bu yeni diplomatik ortamda Ukrayna’yı desteklemeye devam edecek mi?
Trump’ın Ukrayna politikalarını, yalnızca diplomatik bir mesele olarak görmek hata olur. Bu, dünyanın doğal kaynaklar ve ekolojik varlıklarının kimlerin elinde olacağına dair bir kavga. Ve bu kavganın kazananı, sadece tankları olanlar değil, ekosistemleri koruyabilenler olacak.