Dünyanın gerisinde kalmak
Hızlı tırmanış sonrasında zirve yorgunluğu çeken Wall Street soluklanıyor. 2400 seviyesini aşmakta zorlanan S&P 500 Mayıs’ın ilk yarısında yatay bir seyir izledi. Avrupa borsaları ve gelişmekte olan ülke borsaları yükselirken, Wall Street’in gerilemesini risk iştahında bozulmadan ziyade kar satışı olarak okuyoruz.
VIX oynaklık endeksinin 1993 yılından beri gördüğü en düşük seviyelere gerilemesi ve şirket değerleme çarpanlarının 2000 yılından beri gördüğü en yüksek seviyelerine ulaşması bizi endişelendiriyor. Ancak kısa vadeli faizlerin bu kadar düşük olduğu bir ortamda küresel sermayenin tahvile ve hisse senedine yönelmekten başka bir şansı olmadığının farkındayız.
Fiyat kazanç oranlarının aşırı yükselmesine rağmen tahvil getirilerine göre daha makul seviyede olması hisse senedine girişi teşvik etmeye devam ediyor. Ekonomik büyüme, enflasyon ve şirket karları gibi temel göstergelerdeki oynaklığın azalması da küresel sermayenin hisse senedi piyasalarına yönelmesini kolaylaştırıyor.
ABD değerlemelerinin aşırı yüksek olması son dönemde küresel sermayenin daha makul çarpanlardan işlem gören Avrupa ve gelişmekte olan ülke hisse senetlerine yönelmesine neden oldu. ABD ile Çin arasında imzalan ticari anlaşma ve Fransa seçimleri Mayıs ayında bu sürecin hızlanmasını sağladı.
Zirve seviyelerinden halen çok uzak olan gelişmekte olan borsalardaki yükselişin sürmesi bekleniyor. Küresel büyümenin güçlenmesine rağmen, borçlanma spredlerinin düşüklüğü ve makul değerlemeler gelişmekte olan borsalara para girişini destekliyor.
Borsa İstanbul bu olumlu tabloya rağmen yükselmekte zorlanan az sayıda gelişmekte olan ülkeden birisi. MSCI Türkiye Mayıs ayının ilk yarısında yüzde 0,5 kaybettirerek gelişmekte olan ülkelerin yüzde 3 gerisinde kaldı.
Doların küresel olarak güçlenmekte zorlandığı, orta ve uzun vadeli ABD faizlerinin yükselemediği bir ortamda Türkiye piyasalarının daha iyi performans göstermesini beklerdik.
Büyüme beklentilerinin yukarı çekildiği, şirket kar tahminlerinin artırıldığı bir ortamda Türkiye hisse senetlerinin geri kalmasını ekonomik gerekçelerden ziyade politik/jeopolitik belirsizliklere bağlıyoruz.
Başkanlık referandumu sonrasında yurtiçinde politik belirsizlikler kısmen azaldı. Ancak Avrupa Birliğinin Cumhurbaşkanlığı referandumu sonrasında izlediği olumsuz tavır ve ABD yönetiminin PYD’ye ağır silah verilmesi yönünde aldığı karar Türkiye varlıklarını baskılıyor.
Gelişmekte olan ülkelere yönelik risk iştahının güçlü kaldığı bir senaryoda Türkiye varlıklarındaki negatif ayrışmanın geçici olmasını bekliyoruz. Politika cephesindeki kısır tartışmalar ve jeopolitik riskler Türkiye varlık fiyatlamaları üzerimde kalıcı bir etki yapamaz. Türkiye varlıkları bir süre dünyanın gerisinde kalsa da ardından yükselmeye devam eder.