Dünyanın en büyük mülteci krizini yaşayan Türkiye, BM programıyla ortak çözümler geliştiriyor

Fatoş KARAHASAN
Fatoş KARAHASAN Markalar & İçgörüler [email protected]

Suriye krizinin dokuzuncu yılındayız. Dünyanın en fazla mülteci barındıran ülkesi Türkiye’de 4 milyonu aşkın mülteci var. Bu rakamın 3.6 milyonuysa Suriyeli. Suriyelilerin yüzde 97’si şehirlerde yaşıyor. Suriye mülteci krizi dünyanın en büyük kitlesel insan hareketlerinden birisi. Evinden, yurdundan olmuş milyonların, içinde yaşadığı topluma uyumu ve yaşam mücadelesinde ayakta kalmaları tüm insanlığın ortak hedef olmak zorunda.

Kilis, Hatay, Gaziantep ve Şanlıurfa

100 bini aşkın “Geçici Koruma altındaki Suriyeli” ülkemizin sınır bölgelerine yakın illerde yaşıyor. Kilis, Hatay, Gaziantep ve Şanlıurfa Belediyeleri bu ani nüfus artışının yarattığı büyük sorunlar altında zorlanıyor.

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı, UNDP, Avrupa Birliği’nden aldığı fonları yerel belediyelere aktararak, kalıcı çözüm arayışına destek oluyor.

UNDP “Suriye Krizine Yanıt Olarak Türkiye’de Dayanıklılık Projesi” adını verdiği bu çalışmalar çerçevesinde İlbank’la birlikte atık su, katı atık tesislerinin yapımını organize ediyor. Hibe programları yürütüyor. Dil ve girişimcilik eğitim programları düzenliyor.

Sorunları aşacak güce sahip olmak

Geçtiğimiz hafta, bir basın grubu olarak Hatay’da yapılan “Suriye Krizine Yanıt Olarak Türkiye’de Dayanıklılık Projesi çalışmalarını yerinde görme fırsatımız oldu. “Dayanıklılık”, İngilizce “Resilience” kavramının bir çevirisi.

“Resilience” pek çok çağrışıma sahip. Türkçe’ye, “çabuk iyileşmek, esnek olmak, ayakta kalmak, güçlü olmak, mukavemet göstermek, duruma uyum sağlamak ve en önemlisi sorunları aşacak güce sahip olmak” şeklinde çevirebiliriz. Bizim de mülteciler konusunda “resilient” olmaya, birlikte çalışmaya, gerçekçi ve kalıcı çözümler geliştirmeye ihtiyacımız var.

Hatay gezimizde, UNDP Türkiye Mukim Temsilci Yardımcısı Sukhrob Khojimatov; UNDP Türkiye İletişim Koordinatцrü Faik Uyanık; Suriye Krizine Yanıt Olarak Türkiye’de Dayanıklılık Projesi (TDP) Portföy Yöneticisi Burçe Dündar; TDP kapsamında Belediyelerin Hizmetlerinin Güçlendirilmesi Projesi Direktörü Sertaç Turhal ve TDP Proje Sorumlusu Ceren Koçoğlu; Suriye Krizi iletişim sorumlusu Ruşen İnce eşliğinde krizi tüm boyutlarıyla anlamaya çalıştık.

Krizin dokuzuncu yılındayız

UNDP Suriye Krizine Yanıt Olarak Türkiye’de Dayanıklılık Projesi (TDP) Portföy Yöneticisi Burçe Dündar çalışmaları şu cümlelerle özetliyor:

“Suriye krizinin dokuzuncu yılında, Türkiye 4 milyonu aşkın bir sayıyla dünyanın en fazla mülteci misafir eden ülkesi. Bu rakamın 3,6 milyonu da iç savaş nedeniyle yıkıma uğramış Suriye’den geliyor. Kalkınma dünyası daha önce hiç bu boyutta, milyonlarca yerlerinden edilmiş kişiyi içeren ve bu kadar uzun süren bir insani kriz ile karşı karşıya kalmamıştı. Türkiye, adeta gelecek için uygulama örneklerinin test edildiği, geliştirildiği ve derslerin çıkarıldığı bir göç laboratuvarı.”

Çocukların yüzde 40’ı okula gitmiyor

Mülteci kitlesinin büyüklüğü ve krizin uzaması sorunu derinleştiriyor. Burçe Dündar’ın verdiği bilgiye göre, halen çocukların yüzde 40’ı okula gitmiyor. 2,1 milyon çalışma yaşında olan Suriyeli var. Bunların 650 bininin çalıştığı tahmin ediliyor ve sadece 62,882 kişinin çalışma izni var. UNDP, bu büyük yükü taşıyan Türkiye’ye destek olmak hem de mültecilerin kendi kendine yetebilmesine yardımcı olmaya çalışıyor.

Hatay Belediyesine tesis, hibe, eğitim destekleri

Suriye krizinin getirdiği ani nüfus artışı sadece toplumsal yaşamı etkilemiyor. Başta atık yönetimi ve itfaiye hizmetleri olmak üzere belediyelere büyük bir ek yük getiriyor. Bölgedeki illerde, altyapıdan, ulaşım hizmetlerine, park, bahçe ve yeşil alanlara, katı atık yönetiminden atık su yönetimine kadar tüm belediye hizmetleri doğrudan etkilenmiş durumda.

UNDP zorlanan belediyelerin yanında, onların sorunlara kalıcı çözümler bulabilmesi içim fon temin ediyor, stratejik danışmanlık yapıyor, ekipman ve insan kaynağı desteği veriyor ve en önemlisi çözüm için gerekli eko- sistemi yaratıyor.

Ziyaret ettiğimiz Hatay, İstanbul, Şanlıurfa ve Gaziantep’ten sonra en fazla Suriyeli nüfusa ev sahipliği yapan şehrimiz. Hatay’da Suriyeli nüfusun yerli nüfusa oranı yüzde 27 civarında.
UNDP, Hatay’daki çalışmalarının kapsamını ve verdiği desteği artırarak, sorunlara en kısa zamanda çözüm bulunması için çalışıyor. AB’nin MADAD Fonu’ndan aldığı 50 milyon euronun 22,5 milyon euro’luk bölümüyle belediyenin altyapısını güçlendirmek için projeleri hayata geçiriyor.

Kilis ilk sırada

TDP kapsamında Belediyelerin Hizmetlerinin Güçlendirilmesi Projesi Direktörü Sertaç Turhal’ın paylaştığı rakamlara göre,

• Ülkelerini terk etmek zorunda kalan Suriyeli sayısı: 5,67 Milyon
• Türkiye’deki Suriyeli mülteci sayısı: 3,64 Milyon (Toplam Suriyeli mülteci sayısına göre %64,04)
• Yerli nüfusa oranla Suriyeli nüfus yoğunluğu:

Kilis (%80,58)
Hatay (%27,79)
Şanlıurfa (%22,24)
Gaziantep (%20,99)

700 bin ton katı atık

Hatay’daki basın gezimizde üç alanı ziyaret ettik. İlk gittiğimiz yer Yayladağı’ndaki Katı Atık Tesisi’ydi.

UNDP, çöplerin ortalığa atılarak dağlar oluşturmasını engellemek için, Hatay’da katı atık transfer istasyonlarının yapımı ve katı atık transfer araçlarının teminine destek veriyor. Proje kapsamında Kırıkhan ve Yayladağı atık transfer istasyonlarının yapımı sürüyor. Her istasyon için üç tane katı atık transfer aracı ile bir adet kazıcı-yükleyici aracı hibe eden UNDP, belediye ekipleriyle uyum içinde çalışıyor.

Sular temizlenecek

Hatay yakınlarındaki Hassa ilçesindeki Atık Su Arıtma Tesisleri, örnek bir başarı öyküsü. Aşırı sıcak bir günde ziyaret ettiğimiz Hassa’daki tesisin yapımı büyük hızla sürüyor.

2019 yılı Nisan ayında yapımına başlanan Hassa Atık Su Arıtma Tesisleri, günlük 4 bin metreküp su arıtma kapasitesine sahip. Bu proje doğal olarak sadece Suriyelilere değil, bölgede yaşayan tüm halka hizmet edecek. AB fonları ve İlbank işbirliğinde yürütülen tesis, Hatay Belediyesine ait olacak. Yaklaşık 60 bin kişinin atık su arıtma ve atık yönetimi ihtiyacına cevap verecek. Arıtma hizmetlerinin devreye girmesi Asi nehrinin ve yer altı sularının kirlenmesini engelleyecek. Dolayısıyla sağlık ve çevre sorunlarının azalmasına yardımcı olacak.

İtfaiyeye ve dil eğitimine de destek

Bölgede artan yangınlara da çözüm bulmak gerekiyor. Hatay’ın oldukça gelişmiş bir İtfaiye ekibi var. UNDP AB fonlarıyla Hatay itfaiyesine iki adet yangın söndürme aracı ve bir adet su tankeri hibe etmiş. Hataylı itfaiyeciler hem Hatay’a hem de sınırdaki bölgelere hizmet götürmek için aralıksız çalışıyorlar.

UNDP ayrıca Suriyelilere dil ve işgücüne kazandırma eğitimleri de veriyor. Dil eğitimlerinde atanamamış öğretmenler istihdam edilirken, işgücüne kazandırmada da kapasitenin yarısı Suriyeliler, yarısı Türk vatandaşları için ayrılmış durumda.

Türkiye’nin cömertliği ve misafirperverliği

UNDP Türkiye Mukim Temsilci Yardımcısı Sukhrob Khojimatov, Türkiye’nin yaklaşımını şu cümlelerle özetliyor:

“Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, geçmişten beri mültecilere büyük bir cömertlik ve misafirperverlik göstererek kucak açmıştır. Geçici Koruma altındaki Suriyelilere sağlık, eğitim ve sosyal hizmetler de dahil olmak üzere kamu hizmetlerine ücretsiz erişim hakkı tanıyan koruma politikaları mevcuttur”

Gaziantep’te Uluslararası Belediyeler Forumu

Türkiye, dokuz yılda edindiği deneyimleri, yaşadığı sorunları ve yarattığı çözümleri dünyayla paylaşmaya hazırlanıyor. UNDP Türkiye Mukim Temsilci Yardımcısı Sukhrob Khojimatov’dan aldığımız bilgiye göre, UNDP, 26-27 Kasım 2019 tarihinde Gaziantep’te UNHCR, IOM, Gaziantep Belediyesi, Türkiye Belediyeler Birliği, WALD ve UCLG-MEWA işbirliği ile uluslararası bir Belediye Forumu düzenleyecek.

Khojimatov forum için şu yorumu yapıyor:

“Bu etkinliğin neticesinde, belediyelerin ve yerel otoritelerin büyük ölçekli yer değiştirmelerle başa çıkılması konusundaki önemli rollerine dair uluslararası iyi uygulamaları bir araya toplayan 2019 tarihli Gaziantep Bildirgesinin kabul edilmesine de vesile olacaktır. “

16 yılda 49 bin mezun verdi, dünyanın en iyileri listesinde 20 sıra yükseldi

Sabancı Üniversitesi Yönetici Geliştirme Birimi, (EDU) Financial Times’ın 2019 yılı iş dünyasına yönelik kuruma özel programlar sıralamasında 58. sırada yer aldı. Bu gurur verici gelişme sonrasında, Sabancı Üniversitesi Yönetici Geliştirme Birimi Direktörü Dr. Cüneyt Evirgen’le Dünya için bir söyleşi gerçekleştirdik.

Financial Times’ın listesi nasıl oluşuyor?

Bu listede yer almak çok prestijli bir durum. Sadece AACSB veya EQUIS akreditasyonuna sahip okullar başvurabiliyor. Bu sene gerekli koşulları yerine getiren 80 okul var.

Seçim süreci nasıl işliyor?

Financial Times, küresel olarak yürütülen sıralama çalışmasında başvuru sahibinin faaliyetlerine dair bilgileri kullanıyor ve hizmet verdiği kurumsal müşterilere anket ile sorular yöneltip değerlendirme yapıyor.

Hangi kriterler belirleyici oluyor?

Başvuran üniversitelerin işletme yönetimi, finans ve yönetim gibi işletme yüksek lisans programları inceleniyor. Bu programlarda kullanılan eğitim materyali, sunulan imkanlar, akademik kadronun yetkinliği ve çeşitliliğine bakılıyor. Ayrıca, eğitim sonrası şirketin kazancı, karlılığı ve başka kurumlarla işbirlikleri değerlendiriliyor.

En başarılı ülkeler hangileri?

Listede Avrupa ve ABD merkezli yüksek öğretim kurumlarının öne çıktığını görüyoruz. İlk 10’da Avrupa merkezli eğitim kurumları yer alıyor. Bu yıl listenin ilk sırasına İspanya ve ABD’de kampuslara sahip IESE İşletme Okulu yerleşti. Onu, Duke Corporate Education ve IMD İşletme Okulu takip etti.

80 yükseköğretim kurumunun olduğu sıralamada Türkiye’den sadece Sabancı Üniversitesi temsil edildi Geçen yıl 78’inci sırada yer bulan Sabancı, 2019’da 58’inci oldu.

Yirmi sıra birden yükselmek çok büyük bir başarı. Bunu nasıl yakaladınız?

2019 sıralamasında ülkemizin tek temsilcisiyiz. Çok gururluyuz. Bu başarıyı hizmet verdiğimiz öğrenme ortağımız şirketler ve katkı veren eğitim ortaklarımızla birlikte yakaladık. Üniversitemizin dünyadaki yerini daha da ileriye taşımak, geleceğe iz bırakan başarımızı ve sektörel öncülüğümüzü sürdürmeye kararlıyız.

Yeni planlarımızı neler?

Bu başarıyı hizmet verdiğimiz öğrenme ortağımız şirketler ve katkı veren eğitim ortaklarımız ile birlikte yakaladık. Üniversitemizin dünyadaki başarısını daha da ileriye taşımaya ve sektörel öncülüğümüzü sürdürmeye kararlıyız.

Bu yıl başladığımız, bireylerin iş dünyasındaki yetkinliklerini artıran “Executive Education Open Programs” Açık Eğitimlerle de dünya sıralamasında başarı elde etmek hedeflerimiz arasında

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar