Dünyada şirketlerin en önemli ihtiyacı: “İstikrar”
Dış Haberler servisimizin “Gelişen ülke paralarındaki düşüş Avrupalı şirketleri korkutuyor” haberi, bir kez daha dünyada her şirketin istikrara ihtiyacı olduğunu ortaya koyuyor.
Haberden üretimlerinin önemli bölümünü gelişmekte olan ülke pazarlarındaki tüketicilere satan Avrupalı çok uluslu dev firmaların eronun değerlenmesi , Gelişmekte olan ülke paralarının değer kaybetmesi karşısında, önemli kar kaybına uğradıklarını öğreniyoruz. Haberde olumsuz etkilenen bu firmalar arasında Ünilever, Adidas, Renault gibi firmalarla lüks tüketim ürünlerini bu pazarlara satan firmaların yer aldığını öğreniyoruz. Bu durum uluslararası firmaların araştırmalarıyla ortaya konuluyor.
Hindistan rupisi, Brezilya Reali, Meksika pezosu ve Türk lirasının FED’in tahvil alımını azaltacağı açıklamasından bu yana yüzde 10-15 değer kaybettiler. HSBC tarafından yapılan biraraştırma Avrupa’da kurumsal gelirler içersinde Gelişmekte olan ülkelerin payının yüzde 15 olduğu belirtilerek, bu ülkelerin paraların yüzde 10’luk değer kaybının şirket gelirlerinin yüzde 1.5 düşmesi sonucunu getirdiği belirtiliyor. Doğaldır ki Ünilever gibi satışlarının yarısını bu ülkelere yapan Avrupa devlerinin kaybı yüzde 5’ler seviyesine yükselebiliyor. Commerzbank’ın Renault ile ilgili notunda da para birimlerindeki gelişmelerin firmanın aleyhine sonuç verdiğini belirtiyor.
Peki, Avrupalı Dev firmalar bu gelişmeler karşısında ne yapabileirler?
Bu benim ülkemizle ilgili iki olayı hatırlamama neden oldu:
Bunlardan birisi 1994 krizi sırasında Gaziantep’te yaşanmış bir kredi olayıydı. Kriz sırasında birçok banka kredi kısıtlamasına giderken, bir banka Sanayi Odasından aldığı liste ile kredi taleplerini kriz öncesi faiz rakamı ile değerlendirmiş. Ve 2000’li yıllarda gittiğimde o bankanın Gaziantep’te ilk sırada en büyük hacme sahip olduğunu öğrenmiştim. Düşük karı kabul, bankanın kantteki payını hızla artırmıştı.
Bunlardan diğeri bizim tekstilcilerden sık dinlediğim bir konudur. Zaman zaman tekstilci dostlarım, ihracatta yaşadıkları sorunu dile getirirken, “Şu anda Pazar kaybetmemek için başa baş fiyata siparişleri kabul ediyoruz. Elden geldiğince tasarruf yaparak direnip yola devam ediyoruz. Fiyatın karlılık getireceği bir döviz fiyatı seviyesini bekliyoruz.” derler.
Haberden Japonya pazarında Apple’ın tutumuyla ilgili bilgi, onun da bizim tekstilciler gibi davrandığı bilgisini alıyorum. Apple Japon yeninin Eylül 2012 tarihinden başlayan düşüşünün dokuz ay devam etmesi karşısında fiyatlarına dokunmayıp yüzde 25’lik kar marjının kaybını sineye çekmiş. Bununla ülkede piyasa payını artırmış. Apple şimdi de gelişmekte olan ülkelerde aynı stratejiyi uygulamaktaymış...
Doğaldır ki dış satım yapan firmalar açısından bu tür davranış düşünülebilir. Ancak, bu konuda her firmanın dayanma gücü birbirinden farklı olacaktır.
Bu haberde yer alan bilgiler para değerlerindeki değişmenin bazen fırsat yaratabileceğini, karlılık arttırabileceğini gösterse de, asıl sağlıklı soınucun para değerlerinde istikrar olduğunu net bir şekilde ortaya koyuyor. Parasal değer değişimlerinin, gelişen ülke paralarında artışın bile o ülkelerin uluslararası dev firmalarını olumsuz sonuçlarla yüz yüze getirebileceğini gösteriyor. Bu da firmalar için en önemli ihtiyacın “istikrar” olduğunu bir kez daha bize gösteriyor...