Dünyada esnek demokratik adımları
Dünyada son dönemde, bazı esnek demokrasi adımlarının atıldığını, siyasilerin empati içersinde hareket ettiğini örnekleriyle görüyoruz.
Güney Afrika’nın efsanevi lideri Mandela’nın cenazesini 90 ülkenin devlet ya da hükümet başkanları katıldı. Bunu haber ajansları yoğunlukla yansıttılar. Ama konunun basına pek yansımayan bir yanı vardı. Birçok Batılı başkan ve başbakan törene yalnız katılmadılar. Obama törene üç eski Amerikan başkanıyla katıldı. İngiltere Başbakanı iki eski başbakan ve Prens Charles ile birlikte törendeydi. Fransa Cumhurbaşkanı Hollande’a eşlik edense seçimdeki kanlı bıçaklı rakibi Sarkozy idi.
Katalonya Parlamentosu ya da bizde bilinen kentiyle Barselona Bölge Parlamentosu, 9 Kasım 2014’te İspanya’dan ayrılma konusunu oylama kararı aldı. İspanya Başbakanı Rajoy, “Bu kabul edilemez” diye karşı çıkınca, Katalon Bölgesel Hükümeti “Oylamayı yok hükmünde saymak İspanyol Anayasası’nı geçerli kabul etmemektir” yorumunu yapınca muhafazakar Başbakan Rajoy, “Konu İspanyol Anayasası ise bu tartışmayı sürdürmek abes olur” diyerek geri çekilip tartışmayı noktaladı.
Dünyanın en saygın bilim kurumlarından Fransız Akademisi 1635 yılından beri ilk kez Haiti asıllı Kanada vatandaşı olan, kendi vatandaşı olmayan Dany Laferriere’yi, Akademi’nin yeni üyesi yaptı. Akademi yönetimi kararını, “Akademi, vatadaşlığı değil, bilime ya da sanata katkıyı esas alır. Bugüne kadar bunun yapılmaması bu açıdan eksikliğimizdir” gerekçesiyle açıkladı.
İsrail Parlamentosu’nda milletvekilleri kan bağışı yaparlarken Habeş asılllı bir İsrail milletvekilinden Etiyopya’da doğduklan sonra göç ettiği için, “AIDS virüsü taşıyabilir” gerekçesiyle kan almadılar. Milletvekili bunun ırkçılık olduğunu öne sürdü. İsrail Cumhurbaşkanı Peres ise yaptığı açıklamada, “Bu durum ilkel bir ırkçılığın ifadesidir. Bunun mantıki açıklamasını yapamazsa Sağlık Bakanı istifa etmelidir” yorumunu dile getirdi.
Japonya’da Gentan Politikası olarak bilinen “ithal pirinç yasağı”na 26 Kasım’da alınan kararla son verildi. Başbakan Abe, kararı, “Dünyada serbest ticaretten söz ediyorsak, 13 Asya ülkesi Amerika ile ticaret anlaşması imzalamaya hazırlanıyorsak, en çok koruduğumuz ürünün ticaretini de serbestleştirmemiz gerekirdi. Biz de onu yaptık” diye savundu.
Umberto Eco öncülüğündeki Avrupalı aydınlar, bizim medyamıza da yansıyan insan hayatının izlenmesi ve kamusal alandaki görüşmelerin sansüre uğramasının, insan haklarına aykırı olduğu gerekçesiyle çok sayıda sanatçının imzası olan bir kampanya başlattı. Bu sivil çıkışlar, devletlerin karar alırken vatandaşların özel hayatına müdahale edilemeyeceğini ortaya koydu.
Bu örnekler çoğaltılabilir. Ama ben bu haberleri okurken uzun süredir belirttiğim bir konuyu bir vatandaş olarak tekrarlamak istiyorum. Parti liderlerimizin “şakşakçı kalabalık, doldurulmuş grup toplantılarındaki uzlaşma değil, çatışma getiren söylemlerine son vermelerini birkaç kez yazdım. Bu uzlaşmacı dünya örnekleri sonrasında empati yaratabilir düşüncesiyle bir kez daha tekrarlıyorum.
Son operasyonun sağlıklı yürütülebilmesi için de bütün parti yöneticilerinin “ülke çıkarını esas alan, hukukun tarafsızlık ilkesi içerisinde yürütülmesine imkan veren bir tutum içersinde olmaları” gerekir. Hamasi nutuklarla savunmalardan ve mesnetsiz ve belgesiz suçlamalardan uzak durulması gerekir.