DÜNYA'nın ödülü dünyalara değer...
"Biz de kendi ihracatçılarımıza ödüller veriyoruz. Ancak biz başarıyı ödüllendiriyoruz. DÜNYA Gazetesi'nin verdiği ödül, daha işe değer katan bir ödül. Projeye, zihnin ön planda olduğu daha anlamlı ödüller. Bu nedenle DÜNYA Gazetesi'nin ödüllerini alanlar kendilerini daha farklı hissediyor, başarıyı özümsüyor. DÜNYA'nın vermiş olduğu ödül dünyalara değer." Bu sözlerin sahibi, İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Başkanı Sayın İsmail Gülle.
Bu ödülün arkasında yatan gerçeğin, ihracatçılarımız tarafından tam olarak anlaşıldığı, bu ifade ile daha da güç kazandı. Gazetemizin bu yıl onbirincisini düzenlediği "İhracatın Yıldızları" yarışmasındaki ana fikir, en çok ihracat yapanlardan ziyade, farklı işlere, farklı olgulara imza atanların ve çok ihracat yaparken de kendilerine farklı bir yer bulanların ödüllendirilmesi.
Üzerinden bir hafta geçti amma sohbetimiz salıdan salıya olduğu için, biz de bu konuda ancak bugün kalem oynatabiliyoruz.
Her yıl olduğu gibi, bu yıl da jüri toplantılarımız, katılımcıların ilginç profilleriyle daha da keyifli bir hale geldi. Gazetemizin geçen sayılarında da yer aldığı gibi NASA'ya tahin satma başarısını gösterenden soğutma sistemli tabut satana, avcılara keklik satandan lüks demiryolu vagonu ihraç edene kadar ilginç bir yelpaze vardı. "Muhteşem Süleyman" dizisini, en son İtalya olmak üzere 45 ülkeye ihraç edip 200 küsur milyon seyirciye ulaştırandan, Almanya ve Malezya arasındaki yelpazede bulunan birçok ülkeye, "Gümüş ve Deli Yürek" gibi 100'ü aşkın Türk televizyon dizisini satana kadar başarılı yapımcılarımız vardı. Tasavvufun sesi neyi ihraç ürünlerimiz arasına katandan, kentlerimizdeki toplu taşıma ve ulaşım işlerinin kartlı çözümlerini geliştirip, çözümleri ihraç edenlere kadar ilginç iş insanlarımız vardı.
Tüm bunları gördükçe, kırk yılımı verdiğim ihracat mesleğinin Türkiye'de geldiği yere, tam anlamıyla bileğinin hakkıyla geldiğini görerek gurur duyuyorum.
Ödül gecesinde konuşan Sayın Babacan, iş insanlarımızın ihracat performanslarının, devletin sağladıklarının önünde gittiğini belirterek, "Bugün gelinen noktanın başarısı ihracatçılarımıza ait, biz de elimizden geldiğince destek olmaya çalışıyoruz" dedi ki bu beyanına yürekten katılıyoruz. Bir de şu verilen desteklerin ödemeleri zamanında yapılsa da biz ihracatçılar daha fazla heves yapıp daha fazla çalışsak. İşlemler daha basitleşti, bunu yadsımak mümkün değil. Ancak bir kaç kötü niyetlinin yaptıkları yüzünden midir yoksa bürokrasinin ağır dönen çarkından mıdır nedir, desteklerin ödemeleri geç oluyor. Fuara gidiyoruz, bir yıla yakın bir zaman bekliyoruz ses seda gelmiyor. Burada da performans yönetimi devreye alınsa ve yükümlülüklerini zamanında ve tam olarak yerine getiren ihracatçının ödemesi daha hızlı yapılsa olmaz mı? Namusuyla çalışanın işi daha hızlı yapılıp onların ödemeleri öne alınamaz mı? Gecikmelerin nerelerden ve nelerden kaynaklandığını Bakanlık elbette biliyordur. Biz ihracatçılar da birçok sebebin farkındayız. Çözüm çok zor değil amma bu işe gerçek bir sahip gerekiyor. Yüksek lisans yapan bazı Bakanlık elemanları bu konuda tez yazarsa hem ihracatçıya hem de devlete faydası dokunur.
Ekonomi Bakan Yardımcısı Sayın Mustafa Sever, "İhracat miktarını artırarak 2023 hedefine ulaşmak kolay değil, Ar-Ge ve inovasyon ile değerini artırmamız gerek" dedi. Doğru söze ne denir? Sanayicimiz artık Ar-Ge yaparak çalışmak istiyor, en azından niyet ediyor. Ancak Ar-Ge konusundaki motivasyon kırıcı bazı yaklaşımların ortadan kaldırılmasını teminen ret cevabına itiraz ve yeniden inceleme talebi hakkının verilmesi olamaz mı acaba?
Ok yaydan çıktı bir kere. Devlet destek verse de vermese de biz ihracatçılar küresel köyde iyi oyuncu olmaya niyetliyiz. Bizim devletten istediğimiz, uyuyan dev olan KOBİ'leri uyandıracak tedbirlerin geciktirilmeden uygulanması.
Herkeste bir KOBİ aşkıdır gidiyor da vuslat ne zaman bir de onu bilebilsek?