Dünya ticaretindeki daralma büyümeyi etkiler

Orhan AKIŞIK
Orhan AKIŞIK KÜRESEL PERSPEKTİF [email protected]


Orhan AKIŞIK

Dünya ticareti bu yıl da daralmaya devam edecek. Dünya Ticaret Örgütü (WTO) tarafından yayımlanan rapora göre, 2012'de dünya ticaretindeki büyümenin yüzde 3.7 oranında gerçekleşmesi bekleniyor. Resesyonun sona erdiği 2010'da yüzde 13.8 oranında büyüyen dünya ticaretinde, 2011'de büyüme yüzde 5 olarak gerçekleşmişti. Bu yıl beklenen rakam, son yirmi yıllık dönemin ortalaması yüzde 5.4'ün çok altında. Ticaret hacmindeki daralmada AB ülkelerinde devam eden krizin olduğu kadar son yıllarda adından çok söz edilen küresel dengesizliğin de payı var. Küresel dengesizlik korumacılık önlemlerinin genişletilmesine bir gerekçe oluşturuyor. Örülmeye çalışılan yeni gümrük duvarları, bölgesel ticaret antlaşmaları ve yeni ihracat kotalarıyla uluslararası ticaretin önündeki engeller artıyor. Tabiatıyla bu, tüm ülkeleri etkileyecek bir gelişme. Özellikle, gelişmekte olan ülkelerin zaten düşük olan ihracat gelirleri daha da azalacak. Orta vadede Almanya, Çin ve Japonya gibi ekonomileri ihracata dayalı ülkelerin de etkilenmesi muhtemel. Çin'in büyümede iç talebe ağırlık verme konusundaki kararında bu gelişmelerin de payı var. Korumacılık artarsa yüksek kaliteli ürünleriyle ihracata dayalı büyümesini şimdiye kadar sorunsuz devam ettiren Almanya da bundan etkilenir.
***
2008'de patlak veren Büyük Resesyon'dan sonra yapılan G-20 toplantılarında üye ülkeler resesyonun 1930'lardakine benzer bir depresyona dönüşmemesi için uluslararası ticaretin önündeki engellerin kaldırılması gerektiği görüşündeydiler. Oysa gelinen nokta amaçlanandan
çok farklı. AB Komisyonu tarafından yapılan araştırmalar 2008'den bu yana G-20 ülkeleri tarafından uluslararası ticarete karşı getirilen tedbirlerin sayısının 424 olduğunu gösteriyor. Son yıllarda bölgesel ve ikili ticaret antlaşmalarının yaygınlaşmasıyla WTO'nun giderek marjinal bir kurum haline geldiği düşüncesi taraftar kazanıyor. Korumacı eğilimler gelişmiş ve gelişmekte olan büyük ekonomilerde artıyor. Brezilya, Arjantin, ABD, Avrupa ülkeleri, Hindistan, Çin ve Japonya ekonomilerini dış rekabete korumak için değişik önlemlere başvuruyorlar.
***
İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinden bu yana geçen sürede dünya ticaretindeki artış dünya üretimindeki artışın üzerinde. Uluslararası ticaretin ekonomiler üzerindeki etkileri tartışmalı olsa da, yaygın görüş ticaretten sağlanan faydanın maliyetinin üzerinde olduğu yönünde. Uluslararası ticaret bir yandan tüketicilerin uygun fiyatlarla daha geniş bir ürün grubuna ulaşmasını sağlarken, diğer yandan rekabeti arttırarak yerli firmaların kapanması ve işsizliğin artmasına da yol açıyor. Kolombiya Üniversitesi'nden Profesör Jagdish Bhagwati uluslararası ticarette son yıllarda ortaya çıkan gelişmelerden endişeli. Bhagwati, WTO'nun gözetiminde 2001'de çok taraflı ticareti yaygınlaştırmak amacıyla başlatılan DOHA Dünya Ticaret Müzakerelerinin başarısızlığa uğraması halinde en çok zararı gelişmekte olan ülkelerin göreceği düşüncesinde.
Bhagwati ABD'nin dünya ticaretini kendi amaçları doğrultusunda düzenlemeye çalıştığını,
Obama'ya olan güveninin sarsıldığını söylüyor. ABD Başkanı'nın serbest ticaretin yaygınlaşmasını teşvik etmekten çok korumacılık kartını oynamak niyetinde olduğu açık,
seçimler yaklaştıkça Obama söylemlerini daha da sertleştiriyor. İşsizliğin beklenenden daha yavaş gerilemesinde Uzakdoğu ülkeleriyle yapılan ticaretteki dengesizliği neden olarak gösteriyor. Esasen ABD'de korumacılık eğilimleri yeni değil. Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla son bulan Soğuk Savaş döneminin, ABD'nin siyasi ve jeopolitik ilişkilerini güçlendirmek amacıyla diğer ülkelere ticari konularda taviz verme ihtiyacını ortadan kaldırdığı ve buna bağlı olarak ekonomide korumacılık eğilimini arttırdığı bir gerçek. Başkan'ın suçlaması sadece Çin'e yönelik değil. AB de bundan nasibini alıyor. Bhagwati, serbest ticaretten uzaklaşan dünyada büyümenin yavaşlaması ve ticaret savaşlarının başlaması olasılığının arttığı görüşünde. Serbest ticaretin ateşli savunucusu Hintli Profesör, dünyada çok taraflı ticaret yerine karşılıklı ve bölgesel ticaret antlaşmalarının yaygınlaştığını; bu tür ticaret antlaşmalarının çok taraflı olanlara kıyasla büyük ülkelerin çıkarlarına hizmet ettiğini; ABD dışında karşılıklı ticaret antlaşmalarının AB ve Çin tarafından da desteklendiğini belirtiyor.
***
Jagdish Bhagwati'nin tespitleri önemli. Ekonomik krizden çıkışın yolu dış ticaretin artırılmasından geçiyor. Küreselleşen ekonomik ortamda ülkelerin içe kapanarak ekonomik ve sosyal sorunlarına çözüm bulmaları mümkün değil. WTO'nun Genel Direktörü Pascal Lamy geçtiğimiz günlerde Minnesota Ekonomi Klübü'nde yaptığı konuşmada ticaretin birçok insanın yaşamını iyileştirdiğini söylüyordu. Kimleri kastettiği bilinmiyor. Ancak, gelişmekte olan ülkelerdeki çoğunluğun iyi yaşam koşullarından uzakta oldukları bir gerçek, uluslararası ticaretin büyüme ve istihdam sorunlarının çözümüne katkıda bulunma potansiyeli olmasına rağmen bunun etkin bir biçimde kullanılması için WTO'nun gerekli çabayı gösterdiği söylenemez. İhracatları büyük ölçüde tarımsal ürünlere dayalı gelişmekte olan ülkelerin örgüt
içinde seslerini duyurabilmeleri zor. Uluslararası ticaretin gelişmekte olan ülkelerin ihtiyaçlarını da göz önünde bulunduran bir yolda ilerleyebilmesi, gelişmiş ülkelerin gelişmekte olanların ihracatları önündeki engelleri kaldırmalarına bağlı. Bu gerçekleşmeden şu çok şikayet edilen küresel dengesizlik sorununun da çözümü zor görünüyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Vekalet savaşları 08 Ekim 2016
Clinton farkı 01 Ekim 2016
Sorun küreselleşmede mi? 27 Ağustos 2016