Dünya Ticaret Örgütü Başkanı Pascal Lamy: Herkes krizin dibinin göründüğ
ABD Başkanı Barack Obama, küresel ekonomiye yönelik umut ışıklarının görünmeye başladığını söyledi. Çin Başbakanı Wen Jiabao ise 2009'un ilk çeyreğinde ekonominin beklenenden daha olumlu sinyaller verdiğini ifade etti.
Piyasalar en ufak olumlu gelişmeyi bekler durumda. Herkes küresel ekonominin kıştan çıkıp, ilkbahara girmeye başladığına inanmak istiyor.
Geçmişe baktığımızda, ekonomik krizlerin ortalama 16 ila 33 ay arasında sürdüğünü görüyoruz. İkinci Dünya Savaşı sonrasında ABD'de yaşanan krizlerin veya durgunluk dönemlerinin ortalama ömrü 16 ay. Tüm dünyayı etkisine alan 1929 krizi ise tam 33 ay sürdü. Ulusal Ekonomik Araştırma Bürosu tarafından Aralık 2008 tarihinde yayınlanan bir rapor, ABD ekonomisinin Aralık 2007'de krize girdiğini ve 2001 yılından bu yana devam eden 73 aylık büyümenin sona erdiğini ortaya koyuyor. Ortalama kriz süresi dikkate alındığında ise 2009 Nisan-Mayıs aylarında 16 aylık süreç tamamlanmış oluyor.
Krizin dibi 2009 ortasında görülecek
2007 yılından bu yana yaşanan düşüşün şiddeti, aslında 73 aydır yaşanan büyümeye paralel bir tablo sergiledi. Bu açıdan, her ne kadar ekonomik düzelme güçlü olsa da, 21. yüzyılın başından bu yana izlenen büyüme oranlarına yaklaşmak zon görünüyor. Dolayısıyla, uzmanlara göre, kriz 16 ayını doldurmuş olsa da, krizin dibi 2009'un ortalarında görülecek.
Dünya Ticaret Örgütü Başkanı Pascal Lamy ise, "Herkes krizin sonuna geldiğimize ve yakın zamanda yeniden yukarı çıkmaya başlayacağımıza inanmak istiyor. Oysa krizden ne zaman çıkacağımızı söylemek çok zor" diyor. Lamy, finans sistemi tam olarak temizlenmeden, ekonominin toparlanmaya başlamayacağını söylüyor.
Lamy bu görüşlerinin nedenini ise şöyle anlatıyor: "IMF ve Finansal İstikrar Komitesi tarafından yapılan tahminlere göre kötü aktiflerin oranı 2 milyar doların üzerinde. Daha yapacak çok işimiz var. Durum aslında son derece zor, çünkü finans kurumları bir yandan kötü aktifleri temizlemek isteyen kontrol mekanizmaları, diğer yandan ise finans kurumunun değerlerinin düşmesini engellemek isteyen hissedarlar arasında sıkışıp kalmış durumda. Bu noktada yaşanan önemli bir diğer sorun da, uluslararası ticaret operasyonlarını finanse eden kısa vadeli düşük riskli kredilerin de tükenmiş olması. Bu da en çok gelişmekte olan ülkeleri olumsuz etkiliyor."
Çin'in iç talep artışı dünya ekonomisini kurtarmaz
Pascal Lamy, küresel ekonomiye yönelik bazı olumlu sinyaller olduğunu da yadsımıyor. Bu noktada Çin örneğini veriyor Lamy: "Çin'e bakacak olursak, iç talebi desteklemek için dev bir paket uygulamaya kondu. Çin'in iç talebinin toparlanması, ne kadar önemli olursa olsun, tüm dünya ekonomisini kurtaramaz. Yaşadığımız süreçte hiçbir ülke krizden tek başına çıkmayı başaramayacak."
Lamy'ye göre ekonomik krizden en fazla etkilenenler gelişmekte olan ülkeler olacak, çünkü kriz ne kadar zor olursa olsun, Batılı ülkelerin büyük bir bölümünde sosyal güvenlik uygulamaları mevcut. Dolayısıyla halk belli bir oranda korunuyor. "Gelişmekte olan ülkeler ise bu tür sosyal güvenlik uygulamalarından yararlanamıyor ve halk krizden çok daha sert bir şekilde etkileniyor" diyor Lamy.
Korumacılığın ilk kurbanları gelişmekte olan ülkeler olacak
Gelişmekte olan ülkelerin varlığının krizle birlikte daha fazla hissedilmeye başladığını ifade eden Pascal Lamy, bu durumun özellikle G-20 zirvesinde gündeme geldiğini söylüyor. "G-20 ile yeni bir sayfa açıldı. IMF ve Dünya Ticaret Örgütü'nün rolleri yeniden belirlendi" diyen Lamy, Londra'da alınan kararlar ve gerçekleştirilen tartışmaların, bundan bir sene öncesinde gerçekleşen G-7 zirvesi ile karşılaştırılamayacağını söylüyor. Lamy'nin yorumları şöyle: "Kriz, gelişmekte olan ülkelerin varlığını ortaya koydu. Bu ülkelerin öneminin vurgulanmasının ardından, uluslararası ticaret G-20'nin ana gündem maddesi haline geldi. Gelişmekte olan ülkeler, finans veya sanayi sistemlerini güçlendirmek için yeterli finans kaynaklarına sahip değiller. Ekonomilerinin toparlanması için tek yol uluslararası ticaret. Dolayısıyla korumacılık dalgasının ilk kurbanı gelişmekte olan ülkeler olacak."