"Dünya siyaseti bizim enerji boşaltma oyunumuza döndü"

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan [email protected]

Özellikle Ortadoğu’da ülkelerin ittifaklarında sık ve sürekli değişmeler olmasını gençlik arkadaşım olan bir dostumla değerlendiriyorduk. Dostum durumu nasıl gördüğünü belirtirken, “Bugün ittifak içinde olanlar yarın ayrılıp saf değiştiriyorlar. Sürekli kaygan bir zemin söz konusu. Türkiye’nin bu ortamda çok temkinli olması, pro-aktif politikalar üretmesi gerekir” değerlendirmesini yaptı.

Sonra, Ortadoğu’daki tabloyu gençlik dönemlerinde enerji boşaltmak için oynadıkları “Saçmalık içeren” bir kavga oyuna benzetti: “Biz 8-10 arkadaş gençken enerji boşaltmak için yalandan bir kavga başlatırdık. Bu kavgaya katılanlar birbirlerine sadakat göstermeden hareket ederlerdi. Birlikte bir üçüncü kişiye saldıran iki kişiden biri, birden başka birileriyle ortaklık kurarak, biraz önce iş birliği yaptığı kişiye saldırı düzenler onu yere yatırarak pes ettirmeye çalışırdı. Birden diğer tarafta oyunu sürdürenlerden bazıları ezilmekte olanı daha da ezmek bir en önce pes ettirmek için oyuna katılırlardı.

Bu birilerinin kurdukları ortaklığa ihanet edip ortaklarına saldırması şeklinde devam edip giderdi.

Sonuçta bir kazanan olmaz, herkes bitap düşerek yorgun olarak köşesine çekilirdi.

Şimdi Ortadoğu’daki olaylar bana bunu çağrıştırıyor. Belki bir farkı var. Kavga eden, yıpranan, kaybeden bölgenin küçük ülkeleri. Konunun bir de kazananları var. Onları kışkırtan, doğrudan oyuna kendileri girmeyen yerel örgütlenmeleri maşa olarak kullananlar. Onlar o arada kavgacılara milyarlarca dolarlık silah satan bölge dışındaki ülkeler. Yani durum bizim ‘Saçmalık taşıyan enerji boşaltıcı gençlik oyunumuzdan çok daha saçma.’

Bölge ülkelerin ekonomileri bozuluyor, milyonlarca insan ateş altındaki vatanlarından kurtulmak için yerlerini yurtlarını terkedip göçe zorlanıyorlar. Bu saçma oyunun kuruluşunda yer alıp silah satışlarıyla milyarlarca dolar kazananlar, bu zorunlu göçteki insanların ülkelerine gelmelerini önlemek için de ellerinden geleni yapıyorlar. Bana göre bugünün dünyasında böyle bir saçmalığa yıllardır dur denilemiyor.”

Gençlik arkadaşımın değerlendirmesi üzerine düşündüğümde, bizim de Ortadoğu’daki politikamızın iç tutarlığı ve sürekliliği olan pro-aktif bir politika olmadığı sonucuna vardım. Dünya coğrafyasının bu netameli mahallesinin sınırdaşı olarak zararlar gördüğümüzü saptadım. Barzani ile ilgili son dönemdeki inişli çıkışlı değerlendirmeler de bu düşüncemi pekiştirdi. Bunun için yeni bir politika geliştirmemiz gerektiği sonucuna vardım. Ve bu politikanın mutlaka sağlam temeller üzerine kurularak bölge ülkelerinin iç işlerine karışmayan, bölge ülkelerinin parçalanmasını önleyici, bir politika inşasını geliştirici yönde olması gerekir sonuca vardım. Bunu şekillendirecek olan ilkenin “Yurtta sulh, dünyada sulh” ilkesi olduğunu düşündüm...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar