Dünya nikel rezervinin üçte birine sahip olan Yeni Kaledonya
Dünya nikel rezervinin üçte birine sahip olan Yeni Kaledonya geçen hafta “Fransa’da mı kalalım, bağımsız mı olalım?” referandumuna gitti. Referandumdan yüzde 60’a yakın “Bağımsızlığa Hayır” çıktı.
Dünya Amerika’daki ara seçimi tartışırken Pasifik’teki Yeni Kaledonya’da da bu hafta, referandumda "Fransa’da mı kalalım, bağımsız mı olalım?" referandumuna gitti. Refrandum, yüzde 60’a yakın bağımsızlığa hayır ile sonuçlandı. Böylece ülkede 1853’ten bu yana süren Fransız egemenliği sürecek.
18 bin km karelik 278 bin nüfuslu “Kanak” isimli yerli halkın oluşturduğu ülke, dünyanın çift bayraklı ender ülkelerinden biri. Yaşadıkları ada 8 bölgeye ayrılıyor ve her bölgede 5’er bin aile bulunuyor.
Kanaklarla ilgili 1995’te Türk asıllı Alman Yazar Feridun Zaimoğlu, “Kanak Spark” adlı romanında Kanaklar ile Havai dilinden Kanaka adlı bir dil türetildiğini ifade etti. Bu dilin Almanya’daki Türklerin ne Türkçe ne Almanca olan konuştukları yeni dile benzediğini, bu dilin yarattığı özgüven ile bir kimlik duyarlığı yarattığını belirtti.
Kaledokya’da euro değil, CFP Frank geçerli. Bunun değeri ise 8.3 euro. Ülkenin resmi dili yok. Fransızca ile 40 yerel dil kullanıyorlar. 1988 yılında Birleşmiş Milletler burasını “Kendi kendini yönetemeyen bölgeler” arasında tanımlamış.
Avustralya’nın doğusunda, Yeni Zelanda’nın kuzeyinde yer alan bu adalar topluluğunun 60 bin yıllık geçmişi ve yerli halkı söz konusu. 1774’de James Cook burasını keşfetmiş. 70 yıl sonra 3. Napolyon döneminde Fransızlar burayı almışlar. 20. yüzyılda kendine özgü statüsüyle “stratejik” konuma gelmiş. Bir yandan atom denemelerinin burada yapılmaya başlanması, öte yandan Dünya’nın Filipinlerin ardından ikinci nikel rezervine sahip olması bu stratejik konumu oluşturmuş.
Ülkede söz sahibi olmayan töresel bir senato mevcut. Bununla adada Fransız Yüksek Komiseri'nin yetkileri dengeleniyor. 10 milyon dolarlık ulusal hasılanın yüzde 15’ini Fransa’nın dolaysız yardımı oluşturuyor.
39 bin dolar kişi başına milli geliri ile Pasifik bölgesinin kişi başına ikinci en yüksek gelirli ülkesi. referandum döneminde Fransız Cumhurbaşkanı Macron bölge için bir “özerklik” konusunu gündeme getirdi, ama bunun ne olacağını bilen kimse yok.
Kaledonya’da yılda 200 bin ton nikel üretiliyor. Kamunun üretimi yok. Ancak ülkenin bağımsızlığı halinde, “mıntıka sahipliği” nedeniyle Kanak Kabile reisleri nikel üstünde daha fazla söz sahibi olacaklar. Fransa da bu hakkın sadece “Feodal Kanak beylerine” çıkar sağlayacağını iddia ediyor. Avustralya ise yanda durarak bölgenin tüm egemenlliklerinden arınması gerektiğini öne sürüyor.
Kısaca Amerikan ara seçimlerine de değineyim. Bu adaletsiz bir seçim. Amerika’da her eyalet son sözü söyleyen Senato’da 2’şer üye ile temsil edilmiyor. Adaletsizlik de buradan kaynaklanıyor. 39 milyon nüfuslu Kaliforniya ile 755 bin nüfuslu Kuzey Dakota, eşit temsille, ikişer üye ile Senato’da yer alıyorlar. Bu anayasal hüküm sürekli eleştiriliyor, ama değişim için bugüne kadar girişim söz konusu değil. 1845 Anayasa kuralı son seçimde de uygulandı.
Economist Dergisi, 2017 Nisan’ından 2018 Kasım’ına 18 ay düzenli olarak 1500 deneğe “Hangi etken size oy kullandırıyor?” sorusunu yönetmiş. Aldığı yanıtlarda ekonomik durum öne çıkmıyor. Örf, adet ve din önde duruyor. Demokratlara oy vereceklerin yüzde 88’i, laik ve ateist oldukları için bu seçimi yaptıklarını belirtiyor. Cumhuriyetçilere oy vereceklerin seçiminde din yüzde 80 yer tutuyor. Bunları ırk, cinsel konum, eğitim gibi unsurlar izliyor. Ekonomik durum ise 6. sırada…
Evet, geçen haftanın Amerikan ara seçimleri ve Kaledonya referandumu konularına kısaca değinirken söyleyeceklerim bunlar…