Dünya kupasından hikâyeler

Cem TOP
Cem TOP SPOR ANALİZ cem.top@dunya.com

1950’den sonra ikinci kez Brezilya’da düzenlenecek Dünya Kupası’na sayılı günler kaldı. 12 Haziran saat 17.00’de ev sahibi Brezilya ile Hırvatistan’ın açılış maçına çıkacakları dev organizasyon öncesi, biz de tarihin tozlu sayfaları arasından enteresan Dünya Kupası hikâyeleri derledik. Bu hikâyeleri okurken, aynı zamanda futbolun yaklaşık 85 yıllık gelişim yolculuğuna da tanık olacaksınız.

Rica etsem Dünya Kupası’na katılır mısınız?

Şimdilerde yaklaşık 200 ülkenin katılabilmek için kıyasıya yarıştığı Dünya Kupası, ilk organizasyonunda ciddi bir sınav vermişti. Zamanın FIFA Başkanı Jules Rimet, Olimpiyatlar dışında bir başka turnuvanın düzenlenmesi konusunda uzun zamandır uğraş veriyordu. Neticede FIFA’ya üye ülkelerin oluruyla 1930 yılında ilk kupanın düzenlenmesi kararlaştırıldı. 28 Mayıs 1928’te alınan bu kararın ardından ev sahibi ülkenin Uruguay olması uygun görüldü çünkü “Güneşin Çocukları” 1924 ve 1928’in olimpiyat şampiyonu ve dönemin yenilmez armadasıydı. Gelgelelim bu kararın ardından kupayı düzenlemek hiç kolay olmamıştı. Davet usulüyle kupaya çağrılan Avrupa takımları, dönemin şartlarında yapılacak Uruguay yolculuğunun yoruculuğunu ve masrafını gerekçe göstererek katılım göstermeyeceklerini açıkladılar. Avrupa ülkelerinin temsil edilmediği bir kupanın da “Dünya Kupası” olarak isimlendirilmesine olanak yoktu. İş başa düştü ve Jules Rimet, Avrupa Kıtası'nı kapsayan bir ikna turnesine çıktı. FIFA Başkanı'nın özel ricalarına icabet eden dört takım; Belçika, Fransa, Romanya ve Yugoslavya kupaya katılmayı kabul ettiler. Ne var ki, Avrupa’dan Dünya Kupası'nda varlık gösterebilen tek takım olan Yugoslavya yarı finalde Uruguay’a 6-1 yenilecek ve finalde Arjantin’i 4-2 mağlup eden Uruguay ilk kupanın sahibi olacaktı.

Üstte yok başta yok

1950’de Brezilya’da düzenlenen Dünya Kupası’na katılım hakkı elde edip Brezilya’ya gitmekten vazgeçen iki ülke aslında benzer kaderi paylaşıyordu: Türkiye ve Hindistan. Dönemin zorlu ekonomik şartları aslında önce Avusturya’yı vurmuş, bu ülkenin katılmayacağını açıklaması üzerine temsil hakkı milli takımımıza tanınmıştı. Suriye ile bir nevi baraj maçı oynayan milliler rakiplerini 7-0 yendiler ama dönemin hükümeti düşündü, taşındı ve FIFA’ya, “Dünyanın öbür ucuna futbol takımı gönderecek durumumuz yok” demek zorunda kaldı. Böylelikle Dünya Kupası rüyamız da başlamadan sona erdi. Hindistan’ın durumu ise çok daha enteresan. Hali hazırda FIFA dünya sıralamasında 147. sırada bulunan ve bugün futbol dünyasının kıyıda köşede kalmış aktörlerinden olan Hindistan, FIFA’ya “Kupaya gelip katılırız ama maçlara çıplak ayakla çıkarız” teklifi götürdü. Ülkedeki şartlar yüzünden futbolcuların ayakkabı/krampon giymeye alışkın olmamaları bu teklifin ardında yatan sebepti. Hatta bir dönem futbolcuların giyecekleri forma ve şortların temini bile ülkede ciddi bir tartışma konusu olmuştu. FIFA, gerekirse ayakkabı yardımı yapılacağını açıkladı ancak Hindistan yetkilileri “Biz alışık değiliz” diyerek, Dünya Kupası heyecanını başlamadan bitirmek zorunda kaldılar.

Önce güldürdü sonra ağlattı

İtalyan futbolunun efsane isimlerinden Giuseppe Meazza, gerek futboluyla gerekse de futbol dışındaki hızlı yaşamıyla aktif oyunculuk döneminde basının ilgi odaklarından biriydi. Milli takımın önemli maçlarından önce konaklamaya pek de uygun olmayan bazı eğlence yerlerinde kadınlarla yaptığı alemlerin kendisini moral açıdan maça hazırladığı iddia eden Meazza, bu söylemleriyle futbol kamuoyundan ciddi eleştiriler de alıyordu. 16 Haziran 1938 ise onun bir başka olayla Dünya Kupası literatürüne geçeceği tarihti. Yarı finalde Brezilya ile zorlu bir maça çıkan İtalya, 1-0 önde götürdüğü maçın 60. dakikasında İsviçreli hakem Hans Wütrich’in beyaz noktayı göstermesiyle penaltı kazandı. Atışı kullanmak üzere topun başına geçen Meazza topa koşarken şortu düştü. Çapkınlığı dillere pelesenk olmuş futbolcunun başına gelen bu kaza, tribünlerle birlikte Brezilya kalecisi Goulart’ı da gülme krizine soktu ancak bir eliyle şortunu tutan Meazza golü atmayı başardı. Maçı 2-1 kazanan İtalya, finalde Macaristan’ı yenerek kazandığı Dünya Kupası’nı biraz da Giuseppe Meazza’nın attığı bu ilginç penaltı golüne borçluydu.

Kupa kokusu alan köpek

1966’da evlerinde düzenlenen Dünya Kupası’nı kazanan İngilizler, kupayı “Pickles” adındaki bir köpek sayesinde havaya kaldırdılar. Organizasyonun başlamasından bir süre önce kupa Londra’ya getirildi ve halkın görebilmesi için 24 saat boyunca Westminster Central Hall sergi alanında ziyarete açıldı. Bu esnada kupanın hırsızlar tarafından çalınması ise tüm futbol dünyasını şoka sokan bir gelişme oldu. 3 milyon sterlin değer biçilen kupa için 15 bin sterlinlik bir fidye mektubu alan polis, mektubu yazan kişiyi kısa sürede yakalasa da şahsın durumdan faydalanmak isteyen bir sahtekâr olduğu anlaşıldı. Neticede kupa bulunamamıştı. Aradan geçen bir haftalık sürenin ardından güney Londra’da köpeğini gezintiye çıkaran David Corbett, Pickles’ın ısrarla kokladığı gazete kâğıtlarının içinde ne olduğunu merak etti. Merak etmesiyle de gazete kâğıtlarına sarılı Dünya Kupası’nı bulması zor olmadı. Bu olayda suçlular asla yakalanamamış olsa da Pickles kısa zamanda dünya çapında bir şöhrete kavuştu. Sahibine bugünkü değeri 170 bin sterlini bulan çeşitli ödüller kazandırdı, kendisi de “The Spy With the Cold Nose” isimli bir filmde oynadı. Kahraman Pickles, 1967’de bir kediyi kovalarken kendi tasmasının boğazına dolanması sonucu öldü. Tasması, halen Manchester’daki Ulusal Futbol Müzesi'nde sergileniyor.

Dünya liglerinden haberler

Sevilla Başkanı Jose Castro, Liverpool’un 21 yaşındaki sol bek Alberto Moreno’yu istediğini doğruladı. UEFA Kupası’nı kazanan Sevilla’nın TV kanalına açıklamalarda bulunan Castro, Brendan Rodgers’ın Moreno’yu Liverpool kadrosunda görmek istediğini ancak yalnız genç oyuncuyu ucuza vermeyeceklerini ifade etti.

Arsenal, Toulouse’da forma giyen Fildişili Serge Aurier’i gelecek sezonda kadrosunda görmek için transfer girişimlerine başladı. Fransız kulübü ile masaya oturmaya hazırlanan Arsenal, 21 yaşındaki Aurier’in transferi için ödeme planını dahi hazırlarken, Premier Lig ekibi genç oyuncunun transferi için Dünya Kupası’nın bitmesini bekeleyecek. Serge Aurier, bu sezon Toulouse’da gösterdiği performansla, Fildişi Sahili’nin 23 kişilik Dünya Kupası kadrosunda yerini garantiye aldı.

Paris Saint-Germain’in yıldız futbolcusu Lucas Moura, takımında mutlu olduğunu ve ayrılmak gibi bir düşüncesi olmadığını söyledi. Le Parisien’e konu hakkında açıklamalarda bulunan Lucas, “Bu sezon düzenli olarak oynayamadım ama önemli goller attım. Üç kupa kaldırdık ve kendimi bu takımın bir parçası olarak hissediyorum. Paris’te çok mutluyum.” ifadelerini kullandı.

Geçtiğimiz sezonu Bundesliga’da şampiyon tamamlayan, Şampiyonlar Ligi’nde ise yarı finalde Real Madrid’e elenen Bayern Münih’in transfer çalışmaları devam ediyor. Mirror’da yer alan habere göre Bavyera ekibinin ana hedeflerinden bir tanesi, Man City forması giyen Aleksandar Kolarov. Lazio’dan 3 yıl önce Man City’e transfer olan Kolarov, sözleşmesinin de son senesine giriyor.

Atletico Madrid’deki kiralık serüveni bir kez daha biten kaleci Thibaut Courtois, geleceği hakkında Chelsea Teknik Direktörü Jose Mourinho ile önceden görüştüğünü söyledi. Transfer konuşmak istemediğini ve Dünya Kupası’na odaklandığını belirten 22 yaşındaki file bekçisi, Simon Mignolet’in as kaleci olarak takımda yer alması durumunda bir şey diyemeyeceğini sözlerine ekledi.

Türkiye liglerinden haberler

Galatasaray’ın başarılı ve genç oyuncusu Semih Kaya için Inter Galatasaray’ın kapısını çaldı. İtalya basınında yer alan haberlere göre, lacivert-siyahlıların Galatasaray’a 6 milyon euroluk bir teklifte bulunduğu, ancak sarı-kırmızılıların bu teklifi az bularak reddettiği iddia ediliyor. Aysal yönetiminin başarılı savunma oyuncusu için 12 milyon euroluk bir talepte bulunduğu İnter’in ise bu teklifi düşündüğü aynı kaynaklara yansıyan haberler arasında.

Kardemir Karabükspor Kulübü Asbaşkanı ve Basın Sözcüsü Ahmet Gölbek, belirledikleri ve görüştükleri isimler olduğunu, transfer dönemi başladığında anlaştıkları isimlerle imza atacaklarını söyledi. Gölbek, yaptığı açıklamada, bir kurum takımı oldukları için özellikle transferlerde hata yapmamak adına ince eleyip sık dokumak zorunda olduklarını söyledi.

Spor Toto Süper Lig takımlarından Mersin İdman Yurdu’nun teknik direktörlüğüne Rıza Çalımbay getirildi. Kulüp başkanı Ali Kahramanlı, Türkiye’nin önemli isimlerinden biri olan Rıza Çalımbay’ı takımın başına getirdiklerini belirterek; kendisinin hiçbir yanlışı olmayan, değerli ve futbolu iyi bilen bir isim olduğunu dile getirdi. Çalımbay, sözleşmenin süresinin sorulması üzerine, 1+1 yıllığına anlaştıklarını, teknik direktörlük hayatında da hiçbir zaman 3, 4 veya 5 yıllığına imza atmadığını ve atmayacağını bildirdi.

Gençlerbirliği’nde Mehmet Özdilek’ten boşalan teknik direktörlük görevine Kemal Özdeş’in getirilmesinin ardından kadroya yapılacak takviyeler için de çalışmalar hızlandı. Portekiz’in Sporting Lizbon ekibinden “Shikabala” lakaplı Mahmud Abdülrezzak Fadlallah’ı kadroya dâhil etmek için uzun zamandır çalışmalar yapan Gençlerbirliği yönetimi, Fransa’nın Reims takımda oynayan Floyd Ayite ve Bordeaux’dan Landry N’guemo’nun transferinde de sona yaklaştı.

Beşiktaş, yeni sezon hazırlıklarının ilk etabını 29 Haziran-10 Temmuz tarihleri arasında Almanya’da gerçekleştirecek. 29 Haziran’da Almanya’ya hareket edecek siyah-beyazlılar, Bielefeld kasabası yakınlarında bulunan Marienfeld bölgesinde yer alan Residans Klosterpforte’de 10 Temmuz tarihine kadar kamp yapacak. Öte yandan Beşiktaş yönetimi yapılacak 3 ya da 4 yabancı transferinin kampa yetiştirilebilmesi için yoğun çaba harcıyor.
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Derbi kadar zor 03 Mart 2016
Düğüm çözülecek mi? 25 Şubat 2016
Skandalın daniskası 23 Şubat 2016
Maçın şifresi: Savunma 18 Şubat 2016
Öp Quaresma’nın elini 16 Şubat 2016
Taktik savaşı 11 Şubat 2016
Maça geç kaldılar 09 Şubat 2016
Ciddiyet şart 02 Şubat 2016