Dünya karışık
Hem dünya ekonomisi ve piyasaları açısından, hem de Türkiye ekonomisi ve piyasaları açısından karamsar senaryolar yazılıyor. Türkiye’den başlayalım. Bu hafta açıklanan zayıf üçüncü çeyrek büyüme rakamından sonra, dördüncü çeyrekte daralma bekleniyor. Hatta, 2019’un ilk iki çeyreği için de küçülme tahminleri var. Öncelikle açıklanan büyüme rakamı ile ilgili birkaç cümle yazayım. Rakamlarla sıkmayacağım. Bunları yeterince okudunuz. Üçüncü çeyrekteki güçlü ihracat performansı ortadadır. Turizm sektörü de iyi bir dönem geçirdi. Üçüncü çeyrekte bizi vuran kendi kendimize sorun yaratmak oldu. USD/TL kuru 24 Temmuz’da 4.73 idi. Sadece 14 günde yüzde 53 yükseldi. Algı bozuldu. Tüketim ve yatırım kararları ertelendi. Yatırımcılar, özel sektör, bu olumsuz hâletiruhiyeden hâlâ kurtulamadı. Sıkı para politikasının acısı dördüncü çeyrekte çıkacak. 2019’un ilk çeyreğinde, 31 Mart’taki yerel seçimler öncesinde, kamu harcamaları iyice artabilir. 2019 farklı da olabilir.
Evimizi derli toplu tutalım. Dünyada yaşanan çalkantılara karşı yapacak bir şey yok. Önümüzdeki dönemde global ekonomiyi ve piyasaları etkileyebilecek çok gelişme var. Çin ile ABD arasındaki potansiyel soğuk savaş, Brexit, başta Fed olmak üzere büyük merkez bankalarının para politikaları, on yıldır yükselen önemli borsa endekslerinin patinaj yapmaya başlaması gibi konuların piyasalar için yaratacağı aşağı yönlü riskler fazladır. ABD ile Çin arasındaki olası soğuk savaşın nirengi noktası Huawei mevzusu olabilir. ABD, Yeni Zelanda, Avustralya gibi ülkeler Huawei’nin 5G teknolojisini kullanmayacağını açıklamıştı. Huawei’nin mali işler direktörünün tutuklanmasından sonra İngiliz telekomünikasyon devi BT, altyapısında bundan sonra Huawei ürünlerinin olmayacağını belirtti. Tutuklamadan hemen önce, İngiliz istihbarat teşkilatı MI6’nın direktörü, Çin teknolojisini kullanmanın risklerine vurgu yaptı. Yeni bir soğuk savaş derken bunu kastediyorum. Kutuplaşma açıktır. Bu tip olaylar, bir başkanın zihin dünyasında oluşmaz. Bir devlet politikasıdır. Dünyaya ‘‘jeopolitik’’ yön verir. Çin’in ekonomik açıdan yükselişi ve bunun ABD’de yarattığı rahatsızlık ortadadır.
Brexit konusunda önümüzde karmakarışık bir resim var. 21 Ocak’ta İngiltere Parlamentosuna sunulacak çıkış planı tarihi ile İngiltere’nin AB’den çıkış tarihi olan 29 Mart dışında şu aşamada kesin bir şey yok. Bu tarihler bile değişebilir. Başbakan May’in günleri sayılıdır. Hâlâ görevde olmasının tek nedeni, yerine geçecek birisinin olmamasıdır. Ek olarak; süreç devam ederken, Brexit karşıtı İşçi Partisinin Lideri Corbyn korkusu nedeniyle, lideri değiştirme riski alınamıyor. Brexit için ikinci bir referandum güçlü olasılıktır. Nafta’dan sonraki yapının nasıl olacağı, Amerikan ekonomisinin iyi performansıyla beraber Fed’in faiz artırımlarına devam etmesi ve bu nedenle hisse senedi piyasalarının tökezlemeye başlaması, gibi kritik mevzular arka planda kalıyor. Dünya karışık gözüküyor. Dikkatli olalım.