Dünya kamuoyuna “insanlık adına çığlık” fotoğrafının hatırlattığı....
Mustafa Kemal, genç Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarında “Kamutay”ın (Meclis’in) Cumhuriyet öncesi kuruluş tarihini 23 Nisan gününü, 1929 yılında “Çocuk Bayramı” olarak ülkemiz bayramları arasına kattı. Daha sonra bu bayram, “ Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” adını aldı. Dünyada çocuğun öneminin altını çizerek ilan edilen bu “ilk “ olma özellikli bayram, her yıl coşkuyla kutlanıyor. 1975 yılından bu yana ise TRT’nin katkısıyla uluslararası olarak birçok farklı ulusun çocuklarının ülkemize gelmesiyle kutlanmaya devam ediyor.
O uluslararası 23 Nisan törenlerinin başladığı 1975 yılında ben, Yazarlar Sendikası adına komisyonda, bayramda okunacak bildirinin yazımı ile görevlendirilmiştim.
O bildiri şöyle başlıyordu: “Biz çocuğuz, akılız/ Güzelliğiz, yarınız/ Mutluluk muştusu var/ Bizim yarınlarımızda”
Bir çocuğumuz bu bildiriyi coşku ile okurken, bir dünya maketi içerisinden dünyanın çeşitli ülkelerinin çocukları çıkardıkları güvercinleri “barış ve kardeşlik” için uçurmuşlardı. Bugün 45-50 yaşlarına gelmiş olan o dönemin çocuklarının bir bölümü ülkelerinin yönetimlerinde yer alıyorlar. Kim bilir bugünün olayları karşısında “barış adına “ çocukluklarının sönen umutlarını nasıl dile getiriyorlar...
O coşkulu gün ve devam eden yıllardaki '23 Nisan’lar benim hep umutla dünyamızın yarınına , “Mutluluk, refah, barış ve kardeşlik” getireceğine inanarak sevinç duyuyordum.
Ancak, dünyamızın zaman zaman “barış” ve “insanlıktan” uzaklaştığı olayları da üzüntü ile yaşadım. Yeni karşılaştığım olaylarla yaşamaktayım...
Son yıllarda Ortadoğu coğrafyasında ve Suriye’de yaşanan olaylara, ülkelerini çatışmalar nedeniyle terk edip göç yolunu seçen milyonlarca Suriyeli çocuk, kadın, erkek, genç, ihtiyar göçmene dünyanın birçok ülkesindeki yöneticiler, aylardır kulaklarını tıkayıp, sınırlarını kapatma yolunu seçtiler. Şimdi de sınırlarına duvar çekerek göçü önlemeye çalışma kararı aldıklarını, bazı Avrupalı ülke yöneticilerinin açıklamalarından öğreniyoruz.
Bu ülkelerin duyarsızlığına karşı dün yürekleri dağlayan bir “ÇIĞLIK” olarak 3 yaşındaki Aylan’nın sahile vurmuş cesedinin fotoğrafını bütün dünya “acı ”içerisinde gördü. Göçmenlere engel çıkaran birçok ülkenin kamuoyundan kendi yönetimlerine, gelen tepkilerin dile gelmesi, bazı yöneticilerin görmez gözlerini açtı, duymaz kulaklarındaki betonu deldi...
Şimdi bu göç facialarının önüne geçmek için başta Almanya Başbakanı Merkel olmak üzere çağrılar yapıyorlar. Bu çağrılar, bir yandan göçmenlerin sorunun çözülmesine yol açarken, bir yandan da Ortadoğu’yu bir bataklığa çeviren, çatışmaların, terörün sonlandırılması yolunda da yeni arayışları beraberinde girecektir diye umut ediyorum.
Aylan’ın dünyaya “İnsanlık adına bir çığlık” olarak vurulan fotoğrafının barış ve teröre karşı sonuç vereceğine inancımı umudumu taşıyorum. Dünya kamu oyuna “İnsanlığı” hatırlatacağını da umut ediyorum. Yarına umutsuz bakılmaz...