Dünya 'insan' günü
Dünyada yaşayan insan sayısının 7.5 milyar civarlarında olduğunu biliyoruz. Elime ulaşan bir araştırmaya göre, bu nüfusun yaklaşık yarısı erkek yarısı ise kadın. Her 100 kişiden 14'ü Amerika'lı, 11'i Avrupa'lı, 15'i Afrika'lı, 60'ı ise Asya'lı.
Yine her 100 kişiden 27'si 0-14 yaş aralığında iken, 16'sı 15-24, 40'ı 25-54, 9'u 55-64, 8'i ise 65 yaşın üzerinde.
100 kişinin 33'ü Hıristiyan, 21'i İslam, 14'ü Hinduizm, 6'sı Budizm, 10'u diğer dinlere mensup iken, 16'sı ise hiçbir dine inanmıyor.
Toplam nüfusun yüzde 12'si Çince, 6'sı İspanyolca, 5'i İngilizce, 4'ü Hintçe, 3'ü Arapça konuşurken, geri kalan yüzde 70 ise tam 6 bin 500 farklı dil konuşuyor. Bizim dilimizde bunlardan bir tanesi.
Dünya nüfusunun yüzde 86'sı okuma yazma bilirken, 14'ü ise bilmiyor.
Dünya nüfusunun yüzde 15'i günde 2 dolar harcıyor. Yüzde 56'sı 2 ila 10 dolar arasında harcama yaparken, 13'ü 10 ila 20 dolar arasında, 9'u 20-50 dolar arasında 6'sı 50-90 dolara arasında, yüzde 1'i ise günde 90 dolardan fazla harcar durumda. Dünya nüfusunun yüzde 1'i toplam finansal kaynakların yüzde 50'sini kontrol ediyor.
İnsanların yüzde 21'i aşırı kilolu iken, 63'ü normal kilolu, 15'i kötü beslenirken, yüzde 1'i ise ne yazık ki açlık sınırında. 100 kişinin 87'si temiz su içebilirken, 13'ü kirli su içmek durumunda kalıyor.
Dünya nüfusunun yüzde 77'sinin yaşayacağı bir yeri olmasına rağmen, 23'ünün kalacak bir yeri bulunmuyor.
Sanıldığının aksine internete sahip olunma oranı yüzde sadece 44. Yüzde 56'lık dilimin internete erişimi bulunmuyor. Nüfusun yüzde 25'i ise bir telefona sahip değil.
Toplam dünya nüfusunun sadece yüzde 7'si üniversiteye gitme fırsatı elde ederken, yüzde 93'ü bu şansı elde edememiş durumda.
Birleşmiş Milletlere göre, son yüzyıllarda artan dünya nüfusu 1800 yılında yaklaşık 1 milyar iken, 1900'de 1,5 milyara, 2000 yılında ise 6,1 milyara ulaştı. Hesaplamalara göre şu anki dünya nüfusunun 2020 yılına kadar 7,7 milyara, 2040'ta 9,1 milyara, 2060'ta 10,1 milyara, 2080'de 10,8 milyara, 2100'de ise 11,2 milyara ulaşacağı öngörülüyor. Daha da ilginç olanın en çok nüfus artışının büyük ölçüde gelişmekte olan ülkelerde görüleceği tahmin ediliyor. Dünya nüfusunun 2100 yılında 9,9 milyarının gelişmekte olan ülkelerde, 1,2 milyarının ise gelişmiş ülkelerde yaşayacağı tahmin ediliyor. BM Nüfus Biriminin rakamlarına göre 2100'e kadar dünya nüfusunun en çok artacağı kıta Afrika olurken, Asya ve Avrupa'da ise nüfus azalacak. Afrika'da bu yıl yaklaşık 1,2 milyar kişi yaşarken bu sayının gelecek 50 yıl içinde 3,1 milyara, 2100 yılına kadar ise yaklaşık 4,3 milyara kadar çıkacağı öngörülüyor.
Bütün bunlar neyi ortaya koyuyor diye düşündüğümüzde; dünyadaki dağılımda dengenin yalnızca kadın erkek oranında olduğunu görmekteyiz. Onun dışında neredeyse hiçbir değer dünyada bir dengenin işaretini bize vermediği gibi; gelir dağılımındaki ve eğitimdeki dengesizliği de fazlası ile ortaya koymakta. Diğer yandan nüfus artışlarının da gelişmiş ülkeler yerine, nüfus planlamasının daha az yapıldığı, gelişmekte olan veya az gelişmiş ülkelerde artacak olması ayrıca bir endişe vermekte.
Dünya kaynaklarına bakıldığında ise, nüfusun 10 milyarın üzerine çıkması halinde sorunların giderek artacağı ve doğal kaynaklara gereksiniminin de daha fazla ortaya çıkacağını işaret ediyor. Bir yandan yaşamımızı sürdürürken, diğer yandan bu oranların, içinde yaşadığımız dünya gerçeklerinin, gittiğimiz noktanın ve doğal seleksiyon dediğimiz toplu ölümler ile belki de nüfus dengesinin sağlanmasının söz konusu olacağına dikkat çekmeyi hedefledim bu yazımda.
Anneler günü, sevgililer günü, babalar günü ve daha bir çok özel gün saymak mümkün. Belki de bir günümüzün adını, "dünya insan günü" koyup, şöyle bir olana bitene ve gelinen noktaya bakmaya ve durup düşünmeye ayırmak gerekiyor. Kim bilir, belki de 5 Mayıs'a bu ismi veririz, belli mi olur.