Dünya, III. Dünya Savaşı için çok küçük
Haber kanalarında ve gazetelerde yer verilen başlıklara baktığınızda, son 1 yıldır en çok vurgulanan söylem III. Dünya Savaşı’nın yaklaştığıdır. Bugün mü çıkacak yarın mı çıkacak? Taraflar kim olacak? İlk kıvılcım nerede olacak gibi sorular ve bunun üzerine saatlerce yapılan yorumlar hep kulaklarımızda. Şunu açık ve net bir şekilde hep söyledim, söylüyorum ve yine söyleyeceğim. Bugünün dünyasında III. Dünya Savaşı’nın asla çıkma şansı yoktur.
1. Dünya Harbi’nin öncesinde baktığımızda, Otto von Bismarck’ın attığı temellerle büyüyen Almanya, demir ve kan felsefesinin var etmiş olduğu ekosistem ile diğer ülkeler için bir tehdit haline gelmeye başlamıştı. Metternich düzeninin çökmesiyle oluşan bu ekosistem, aslında sistemsizliğin bir tarifiydi.
Bu güç mücadelesi farklı sebeplerden birçok ülkeyi keskin hatlarla birbirinden ayırmış ve kamplaştırmıştı. Bu tabirin altını bir kez daha çiziyorum ‘birçok farklı ülkeyi keskin hatlarla birbirinden ayırıp kamplaştırmıştı’. Dünya savaşı için yeterli mi? Hayır. O kampların içinde buluşan ülkelerde birbirleriyle neredeyse birçok noktada mutabık ve büyük ortak çıkarlar üzerinde hemfikir hale gelmişlerdi. Kısacası, savaşın takımları, amaçları, hedefleri, inandıkları ve inanmadıkları çok netti.
Gelelim II. Dünya Savaşı’na... Burada da durum farklı değildi. Hatta artık iş sadece Avrupa bazlı olmaktan çıkmış Pasifik’e kadar sıçramıştı. Almanya ile İngiltere ve Fransa’nın arasındaki husumet, Japonya ile Rusya ve Amerika arasında husumetten farklı değildi. İtalya’nın hırs ve politikalarıyla Almanya’nın ve Japonya’nınkiler aynı paraleldeydi. İdeolojiler, bakış açıları, ekonomiler ve ülkelerin perspektifleri yine ülkelerin kamplaşmasına ve birbirinden münferit bölgelerde farklı ittifakların kutuplaşabilmesine imkan sağlamıştı.
Çin batarsa Amerika…
Gelelim bugüne… Amerika ile Avrupa, Rusya İran ve Çin’e karşı. Savaşın tarafları bunlar, diyor herkes. Ne kadar da kolay, ne kadar da basit söyleniyor. Ama gerçekten öyle mi? Kısaca ele alalım. Rusya ile Çin, ortak düşmanlarından dolayı ittifak ediyor görünebilirler ama şunu unutmayalım ki aralarındaki belli başlı bazı husumetler, aynı kampta savaşa girecek bir müttefiklikten çok uzak.
İran ile Çin, İran ile Rusya arasındaki diyaloglar da çok farklı değil. Rusya ile İran arasındaki belli konulardaki rekabet, bu iki ülkenin öyle omuz omuza dünya savaşı vermesini asla mümkün kılmaz. Gelelim en güzel noktaya. Amerika ve Çin. Çok net söylüyorum Çin batarsa Amerika, Amerika batarsa Çin batar.
Dünya tarihinin belki de en büyük konsorsiyumundan bahsediyoruz. Bu iki ülkenin aralarındaki ekonomik ortaklık öyle akıl almaz derinlikteki, bırakın savaşın tarafları olmalarını yahut Pasifik veya Tayvan’dan dolayı harbe girmelerini, birinden birinin ekonomisinin zarar göreceği bir noktada müttefik bile olurlar.
50 yıl içinde mümkün değil
Bu yazıya sığmayacak, anlatılabilecek onlarca sebep var. Ancak şu bir gerçek ki, dünyanın bırakın bir dünya savaşına sürüklenmesi, eşiğine bile gelmesi önümüzdeki 50 yıl içinde mümkün değildir. Bölgesel savaşlar çıkacak, gerginlikler artacak, hiç ummadığımız noktalarda tansiyon yükselecek, krizler patlak verecek.
Ancak bir dünya savaşının eşiğinden bile geçilmesi mevzu bahis değildir. Peki kırılma noktası, neresi ve ne zaman? Çin bugün büyük bir ekonomik güç. Öyle bir aşama gelecek ki, o ekonomik gücü ayakta tutabilmek için illa ki dünyanın farklı coğrafyalarında siyasi güce de hakim olmak isteyecektir.
Ve bugünkü politikaları bambaşka bir evreye geçecektir. İşte o noktada bir III. Dünya Savaşı ihtimalinden bahsedebiliriz ancak alıştığımız ve tarihte yaşadığımız gibi bir savaş değil. Başlangıç noktasının da ne Orta Doğu ne de alıştığımız üzere Avrupa olacağını düşünmüyorum. Krizin, Afrika başta, ikinci olarak da Pasifik’te patlak vereceğini düşünüyorum. Tekrar söylüyorum, en az 50 sene bu hadise vuku bulmayacaktır.
Dünya o kadar grift bir hale geldi ki
Yazımın başlığında ifade ettiğim gibi, 1990’lardan beri dillerden düşmeyen küreselleşme ve bunun sebep olduğu iç içe geçmiş ekonomiler, uluslararası şirketlerin yükselen gücü, ekonominin devlet elinden çıkması ve git gide devlet dışı aktörlerin uluslararası siyasette yer etmesi, bu savaşın yakın zamanda çıkmama ihtimalinin temel sebebidir. Dünya o kadar grift bir hale geldi ki; artık dünya, III. Dünya Savaşı için çok küçük.