“Dünya ekonomisinin enflasyona ihtiyacı var”

Orhan AKIŞIK
Orhan AKIŞIK KÜRESEL PERSPEKTİF [email protected]

 

ABD’de Büyük Depresyon’un tüm şiddetiyle devam ettiği yıllarda yazılan kitabın (*) girişi bu cümleyle başlıyor. Ekonomistlere göre, resesyon deflasyona yol açmamış olsaydı, ekonomi belki de işsizlik oranının 1933’de yüzde 25’le zirve yaptığı, uzun yıllar sürecek bir depresyona girmeyecekti. 1929-33 yılları arasındaki deflasyon oranı, yani gayri safi yurtiçi hasıla deflatöründeki düşüş yüzde 24. Artan reel faizlerden ötürü aldıkları kredileri geri ödeyemeyip iflas eden çiftçiler, deflasyonun en fazla zarar verdiği gruplardan biri. Günümüzde benzer krizlerin olmayacağının bir garantisi yok. Nitekim dünya o çapta olmasa da büyük bir krizi 2008’de yaşadı. Etkileri henüz tamamıyla atlatılmış değil. Önlem alınmazsa yeni bir resesyon, hatta deflasyon ortaya çıkabilir. Geçen hafta Washington’da Ulusal Basın Klübü’nde konuşan IMF Başkanı, birçok gelişmiş ülkede enflasyonun hedef puanların altında seyrettiğini belirterek,
deflasyon tehlikesine dikkat çekti. Uyarı öncelikle, Avrupa Merkez Bankası’na (ECB) yönelik olsa da, ABD’yi de yakından ilgilendirmektedir. 2014’de yüzde 1.1 oranında büyümesi beklenen AB Bölgesi’nde enflasyon hedefin çok altında seyrederken, işsizlik yüzde 12’nin üzerinde. Christine Lagarde Amerikan tarafını, ekonomideki büyüme trendine rağmen kırılganlıkların devam ettiği, bu nedenle mevcut para politikasından vazgeçmek için acele edilmemesi konusunda uyarıyor. Bu konuda, Bernanke’den görevi devralacak Janet Yellen’in, Lagarde’dan farklı düşünmediği açıktır. Lagarde’dan aldığı destekle müstakbel FED Başkanı’nın, Açık Piyasa İşlemleri Komitesi’nde mevcut para politikasını desteklemeyen üyelere karşı eli şimdi daha da güçlenmiştir.
***
IMF Başkanı, birçok gelişmiş ülkede merkez bankaları tarafından konulan hedefin altında seyreden enflasyonun deflasyon riskini arttırdığını, bunun büyüme açısından risk teşkil ettiğini söylerken aslında dünya ekonomisinin enflasyona ihtiyacı olduğunu ima ediyor. Gerek FED gerekse ECB’nin yüzde 2 olarak belirledikleri hedef enflasyonun büyümeye ivme kazandırması şüpheli. Ekonomik dengeleri bozmayacak, ekonomilerde aksi yönde kırılganlıklara yol açmayacak mutedil bir enflasyona duyulan ihtiyaç artıyor. Sorun, bunun ne mertebede olacağı. Bu konudaki görüşler farklı. IMF Başkanı merkez bankalarının bilinen, enflasyon karşıtı politikalarına ancak ekonomik büyüme güçlendiğinde, kırılganlıklar bertaraf edildiğinde dönebileceklerini; bundan önce para miktarını azaltmaya yönelik atılacak adımların yeni krizlere yol açabileceği uyarısında bulunuyor.
***
Deflasyonun ekonomiler üzerindeki etkisinin enflasyondan geri kalır yanı yok. Nasıl yüksek enflasyon alım gücünü zayıflatarak tüketimi ve üretim artışını frenliyorsa, deflasyon sonucu gerileyen fiyatlar, toplumda fiyatların daha da düşeceği beklentisini güçlendirerek tüketimin iyice gerilemesine yol açıyor. Tüketimin gerilediği ortam da yatırımlar da azalıyor. Faiz enstrümanının tamamen devre dışı kalmasından dolayı deflasyonla mücadele enflasyonla mücadeleden daha zor. Bu konuda acı tecrübelere sahip ülkeler ABD ve Japonya. Avrupa henüz ciddi bir deflasyon yaşamadı. Bundan sonra yaşar mı? Bu dünya ekonomisindeki gelişmelerin ötesinde, AB ülkelerinin ve tabii ki ECB’nin izleyeceği politikalara bağlı. ECB Başkanı Mario Draghi işin ciddiyetinin farkında. Ama buna Almanları ikna edip edemeyeceği şüpheli. Olası bir deflasyonla AB’nin baş edebilmesi ne sahip olduğu araçlar ne de siyasi yapısı nedeniyle kolay görünmüyor. Böyle bir durumda, para politikasının yetersiz kalması halinde devreye maliye politikalarının sokulması zorunda kalınır ki, bu da bütçe ve kamu açıklarının iyiden iyiye kontrolden çıkmasıyla sonuçlanacaktır. Japonya gibi siyaset ve ekonominin merkezi hükümet vasıtasıyla yürütüldüğü bir ülke deflasyonla baş edemedikten sonra 28 başlı AB ekonomisinin olası bir deflasyondan kurtulması daha zor olabilir. Hatta, uzun süreli bir deflasyon şimdiye kadar ayakta kalmayı başaran birliğin sonunu da getirebilir.
(*) Woodward, D. B., Rose, M. A. (1933), Inflation, New York: McGraw Hill.
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Vekalet savaşları 08 Ekim 2016
Clinton farkı 01 Ekim 2016
Sorun küreselleşmede mi? 27 Ağustos 2016