Dünya ekonomisi sıkıntıda
Dünya ekonomisi bu yılın ilk yarısında beklenen iyi haberleri üretemedi.
Sene başında Avrupa ekonomileri hakkında genel kanı (ve bu köşenin de kanısı) Avrupa ekonomilerinin bu yıl mütevazi de olsa büyümeye geçmesiydi. Ortalama da euro zonunun yüzde 1.5 civarında büyümesi bekleniyordu. Son gelen rakamlar, İtalya’nın durgunluğa girdiğini gösteriyor. Almanya ikinci çeyrekte küçüldü; Fransa ekonomisi durdu. İspanya biraz da birikimli baz etkisiyle bir miktar (yüzde 0.6) büyüdü. Diğer (küçük) Avrupa ekonomileri de öyle. Böyle olunca, ikinci çeyrek itibariyle Avrupa’da kayda değer büyüme kaydeden tek ekonomi İngiltere oldu.
Bu Türk ihracatçıları açısından, Irak ve Suriye pazarlarındaki zayıfl amaya ek bir sorun ortaya çıkartıyor. Dahası, Avrupa’da büyüme cephesindeki iyileşme başlangıcının gecikmesi, kriz sonrası marazi durumun devam ettiğini gösteriyor.
Öte yandan, Japonya’da Başbakan Abe’nin politikaları da 2014 yılında beklenen olumlu sonuçların ön göstergelerini ilk yarıda veremedi. Bütçeyi sağlamlaştırmak için satış vergilerindeki yükseltme beklenenin ötesinde bir yavaşlamaya sebep oldu. İlk çeyrekte, vergi artırımı öncesinde artan tüketimle yüzde 6’lara sıçrayan çeyreksel büyüme, ikinci çeyrekte daha büyük boyutta tersine döndü.
Japon bütçesi GSYH’nın yüzde 8’ine yakın açık veriyor. 2013’de göreve gelen Abe Hükümeti’nin yapısal önlem paketinin parçası olan vergi paketleri böylece Japon büyümesinin kırılganlığını ortaya çıkarmış oldu. Şahsen bunu da beklemiyorduk. Japon ekonomisiyle ilgili beklentilerimizin aksine gerçekleşen bir başka gelişme de ticaret dengesinin kötüleşmesi ve cari dengenin de negatife dönmesi oldu. Bunda, ilk çeyrekteki büyümeyi, doğuran tüketim artışının etkisi olmuş olabilir. Bir başka açıklama, Japon doğrudan yatırımlarının Japonya dışına kaydırdığı üretim kapasitesinin, Japon ihracatını düşürmesi. Ancak, bu yatırımların getiri transferler cari dengeye olumlu etkisinin de yetersiz kaldığı anlaşılıyor.
Türkiye’de, seçim sonrasında beklenen olumlu gelişmelerin henüz ortaya çıkmaması yeni Başbakan’ın henüz belirlenmemiş olması ve normal şartlarda 2015’de yapılacak olan seçimlere kadar sürecek olan ‘siyasi yavaşlama.’ Avrupa’da aylarca, bazen yıllarca hükümet kurulamayan ülkelerde göstermediği ‘ihtimamı’ Türkiye’de göstermeye çalışan derecelendirme kuruluşlarının ‘siyasileşmeye’ varan dağınık ve biraz da tutarsız bildirim trafi kleri de süreci olumsuz etkiliyor. Türkiye’nin hem kuzey hem güneyindeki gelişmelerin devam etmesi de durum daha çetin hale geliyor.
Buna karşılık, ikinci yarıda yavaşlasa da hala Türk ekonomisinin 2014 yılında yüzde 3’ün üzerinde bir büyümeyi yakalaması hala temel senaryo bizim gözümüzde. Hükümetin hızlı ve güvenilir bir şekilde kurulması. Ekonomi yönetimi hakkındaki spekülasyonlara son verilmesi bu oranı yükseltebilir.