Dünya ekonomisi nereye gidiyor?

UZMAN GÖRÜŞÜ
UZMAN GÖRÜŞÜ [email protected]

Zerrin Öney / Yatırım Finansman

Dünya ekonomisindeki dalgalanma hızı bir önceki yüzyıla göre ne kadar değişti farkında mıyız? Dünyada güçlü ülke, süper güç gibi görünen ülkeler (A.B.D. ,Japonya,A.B.ülkeleri gibi) hızla krize ve durgunluğa doğru sürüklenirken diğer taraftan şimdiye kadar gözardı edilen "gelişmekte olan ülke" kategorisindeki (Brezilya,Hindistan,Rusya ,Günay Kore) ülkeler ise büyüme ve gelişme potansiyellerini hızla arttırarak ön plana çıkmaya başladılar.Dünya arenasında söz söylemeye ve etkin birer güç olmaya başladılar.

Şu anki durumda gelişmiş olan ülkeler ,kendi para birimlerinin değerini düşürmek ,veya gelişmekte olan ülkelerin paralarının değerlenmesini sağlamak gibi mali politikalarla ekonomik büyümeye hız vermeye çalışıyorlar.Böylelikle gelişmiş ülkelerde yavaş büyüme ve düşük faiz oranları,gelişmekte olan ülkelerde ise hızlı büyüme ve para politikasını gerektiğinde sıkılaştırma yöntemi uygulanıyor.Böylece sıcak para dediğimiz riski seven para da kendisine görece yüksek getiri sağlayan gelişmekte olan ülkelere doğru kayıyor.Fakat burda sıcak paranın ilgili ülkeden çıkış riski de hep mevcut ve bu da ilgili ülkenin ekonomisini rahatsız eden bir faktör olarak tanımlanabilir.

Türkiye'de T.C.Merkez Bankası'nın faiz indirimi sinyali vermesi baz senaryodan başka bir senaryoya doğru kaydığını gösteriyor.Baz senaryo; enflasyon ve kredi talebinin kontrollü arttığı bir sanaryo idi.Bu senaryoda T.C.M.B. faizleri uzunca bir süre cari seviyede tutacak,önümüzdeki yılın son çeyreğinde hafif bir artış söz konusu olacaktı.O zamana kadar ekonomideki ısınma da faiz dışı hedeflerle kontrol altında tutulacaktı.Yeni senaryoda ise enflasyonun düştüğü ve buna karşılık büyümenin hızlandığı bir durum sözkonusu.Eylem kısmında ise politika faizlerinin düşürülmesi ve yine faiz dışı araçların(zorunlu karşılık oranartışı,bunların faiz dışı bırakılması vs...)  bu defa daha aktif kullanılması sözkonusu.İşte Perşembe günü yapılacak PPK toplantısının gündemini de  bu yeni senaryo oluşturacak.

Türkiye'nin makroekonomik anlamda en kırılgan olduğu konulardan biri de cari işlemler dengesi.Geçen yıl ekim ayında 332 mio.fazla veren cari işlemler hesabı,bu yıl aynı ayda 3 milyar 677 mio.$ açık verdi.Yılın ilk on ayında ulaşılan 35 milyar dolarlık açık yıl sonu beklentisi olan 39.3 mlyar $ ı da aşacak gibi gözüküyor.Yurt dışı kaynaklı bir raporda Türkiye'de bu yıl cari açığın sadece %14 ünün uzun vadeli finansman ile  karşılandığına,     %70inin ise kısa vadeli spekülatif dış akımlarla finanse edildiğine dikkat çekiliyor.

Bütün bu makro ekonomik bilgiler ışığında İ.M.K.B. ye baktığımızda olumlu havanın devam ettiğini görüyoruz.2010'un son ayı ve 2011'in ilk aylarında açıklanan şirket bilançolarını takip ediyor olacağız.2011 yılında banka karlılıklarında düşüş beklenirken sanayi şirketleri ön plana çıkabilir.Kasım ayında nette 613 mio.$ civarı bir yabancı satışı sözkonusu oldu.Satıcılı seyirde özellikle yılsonu pozisyon kapatma amaçlı gerçekleştirilen yabancı fon satışlarının etkili olduğu yorumları yapıldı.Bu satışlarda en çok öne çıkan hisseler ise bankacılık sektörü hisseleri oldu.

Finansal piyasalar dalgalanırken, yatırımcılara her zaman fırsatlar sunar.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Euro nereye koşuyor? 03 Ağustos 2017