Dünya Bankası'nın düşük tasarrufumuza önerisi
Dünya Bankası’nın ülkemiz maliye politikasına bağlı yaptığı incelemede, hane halkının tasarruf yapmaktan uzak olduğunun altı çiziliyor ve öneri olarak, “Türkiye’nin tek seçeneği maliye politikalarının sıkılaştırarak kamu tasarrufl arını artırmak olacaktır” değerlendirmesi sonucuna varıyor. Dünya Bankası çalışmasında atıfta bulunulan IMF çalışmasında da “Şimdilik Türkiye’deki tek seçeneğin maliye politikalarının sıkılaştırılarak, kamu tasarrufl arının artırılmasına bağlı olduğunun” altının çizildiği belirtiliyor. Dünya Bankası çalışmasında 2011 yılında yüzde 12’lere gerilemiş olan tasarruf oranının “muhtemelen kalıcı” olacağının da altı çiziliyor. Dünya Bankası incelemesinde hane halkı tasarruf davranışlarında, “Ev sahibi olup olmama, sağlık harcamaları ve sağlık risk tasarruf davranışlarının etkilediği” belirtiliyor. Hane halkı gelir artışının tasarruf artışına etkisi ölçüldüğünde yüzde 1’lik gelir artışının tasarrufl arın binde 3 oranında artışa yol açtığının altı çiziliyor.
2008 mali krizi sonrası tasarrufların konuta yöneldiği, ev sahipliğinin bireylerin tasarrufl arına etki ettiği, ev sahibi olan hane halkının tasarruf oranının yüzde 3.5 gerilediği belirtiliyor. Tasarruf eğilimini artıran unsurlardan söz edilirken, bunların sağlık riski ve işsizlik riskine yönelik kaygılar olduğu sonucuna varılıyor.
Çalışmada tasarrufların artırılmasına yönelik iki öneriden söz ediliyor. Bunlardan birinin hükümetin bireysel emeklilik yoluyla tasarrufu özendirmesi olacağı, ancak bunun etkisinin sınırlı kalacağı bilgisine yer veriliyor. Bir diğerinin ise konut değer artışının bir kısmının vergilendirilmesi olduğu belirtiliyor. Hane halkının konut satışlarında 5 yıl olan vergi muafiyet uygulamasının da sonlandırılması öneriliyor. Kadınların işgücüne katılımının desteklenmesinin de özel tasarruf artışını destekleyici bir unsur olduğunun da altı çiziliyor.
Genel tasarruf oranının artırılmasının ise IMF çalışmasının sonuçlarında olduğu gibi kamunun maliye politikasını sıkılaştırarak, kamu tasarrufl arını artırmasına bağlı olduğu belirtiyor. Bu amaca yönelik olarak sosyal güvenlik harcamalarının cari transferlerle kapatılması yerine, kamunun bu açıkları kapatacak geliri kaynak gösterecek bir pay ayırması öneriliyor. Dünya Bankası çalışmasında tasarruf/ büyüme ilişkisine yönelik senaryolar da test ediliyor. Buna göre yüzde 3 seviyesinde büyümenin yaşandığı, şartların aynı kaldığı bir senaryo çalışmasına göre ulusal tasarrufl ar yüzde 10’lara kadar düşebilecek. Gelir, kurumlar ve servetten alınan vergilerde artış ile kamu maliyesinin iyileştirileceği ikinci senaryo çalışmasına göre ise orta vadede tasarruf oranının yüzde 20’lere yaklaşabileceğinin altı çiziliyor.
Görüldüğü gibi yüzde 12’lere gerilemiş olan tasarruf oranının artmasında Dünya Bankası hane halkının yapacaklarından çok kamunun mali disiplininin etkili olacağı sonucuna varıyor