Dünya Bankası Türkiye Yeşil Fonu, sürdürülebilir geleceğin anahtarı olabilir mi?

Burak Tayiz
Burak Tayiz Yeşil Odak [email protected]

2022 yılında yayımlanan Dünya Bankası İklim Kalkınma Raporu, Türkiye'nin, sektörel yeşil dönüşüm sürecinde, birtakım zorluklarla yüzleşmesinin kaçınılmaz olduğunu söylüyor ve yakın gelecek adına kuvvetli bir uyarı niteliği taşıyordu.

Özellikle enerji, demir-çelik, çimento, imalat ve tarım sektörlerinde köklü değişiklik mecburiyetinin, kapımızı çalmak üzere olduğunu haber veriyordu. Çünkü Avrupa Birliği, Emisyon Ticaret Sistemine bağlı olarak, bu sektörlerde karbon hedeflerini gerçekleştiremeyen ülkelerden 2026 yılı itibariyle Sınırda Karbon Mekanizması Sertifika Ücreti toplayacağını duyurmuştu. Sertifika Ücretlerinin iyimser bir yaklaşımla 75 euroya sabitlenmesi halinde, 2027 yılında Türkiye ekonomisi için beklenen ek maliyet, 138 milyon euro olarak ön görülüyordu.

Dünya Bankası'ndan 155 milyon dolarlık yeşil ışık

Tüm bu gelişmeler yaşanırken geçtiğimiz günlerde Dünya Bankası, Türkiye’nin yeşil dönüşüm süreçlerine destek olacak önemli bir kararın altına imza attı. Sermaye piyasalarında iklim finansmanının genişletebilmesi için 155 milyon dolarlık bir krediyi onayladığını duyurdu. Türkiye’nin dönüşüm sürecinin hızlanmasına destek olmayı amaçlayan bu önemli kararın adı: Türkiye Yeşil Fonu…

Türkiye Yeşil Fonu (TYF)’nin, 250 milyon dolar tutarındaki özel sermayenin de harekete geçmesiyle toplam büyüklüğünün 405 milyon dolara ulaşması bekleniyor. TSKB tarafından yönetilecek ve ESG altyapısını güçlendirme sürecinde olan yeşil şirketlere sermaye finansmanı sağlayacak olan fon, Türkiye'nin çevresel dönüşümünde önemli bir rol üstlenecek. Özellikle enerji ve imalat sektörlerindeki karbon salınımını azaltmada bir katalizör olacak, küçük ve orta ölçekli işletmelere yönelik yeşil çabaları destekleyecek.

TYF, Türkiye’nin sürdürülebilirlik projeksiyonu açısından ne anlam ifade ediyor?

 TYF, sadece iş dünyasını dönüştürme gücüne sahip değil, aynı zamanda sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin, toplumsal kırılımlarıyla gerçekleşmesi adına da itici güç olma potansiyeline sahip. KOBİ’leri ve cinsiyet eşitsizliği odaklı firmaları öncelemesi nedeniyle Türkiye'nin sürdürülebilirlik çıtasını yükseltmek adına önemli bir kilometre taşı. Bu özelliği, TYF’yi finansal bir mekanizma olmanın ötesine taşıyor. KOBİ’leri desteklemesi, ekonomik dengesizlikleri azaltmada önemli bir rol oynarken, cinsiyet eşitsizliğine odaklanması da toplumsal yapıda kalıcı değişikliklere kapı aralıyor. Bu vasıtayla Türkiye'nin sürdürülebilirlik vizyonuna önemli bir katkı sağlamayı vadediyor.

Sunduğu fırsatlara gelecek olursak…

Öncelikle TYF aracılığıyla Türkiye’nin yeşil dönüşümü büyük bir ivme kazanır. Ardından sürdürülebilirlik projelerine uzun vadeli finansman sağlayarak, bu projelerin istikrarlı bir şekilde devam etmesine olanak tanır. TYF proje kapsamında, KOBİ’lere öncelik vereceğinden yeni yeşil projeler için özel sektör katılımını teşvik eder, finansal sistemde çeşitliliği artırır. Ancak tüm bunlar içerisinde en önemlisi; Türkiye, yeşil yatırım fırsatlarını arayan küresel yatırımcıların ilgisini çekerek ekonomik bir avantaj elde edebilir. TYF’nin bu anlamda sürdürülebilir geleceğin anahtarı olacağı muhakkak. Fakat bu anahtarla hangi kapının açılacağını, fırsatları nasıl değerlendireceğimiz gösterecektir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Trump’a rağmen 20 Kasım 2024
Sessiz Çöküş 13 Kasım 2024
Sınıfsal kalkınma 30 Ekim 2024
 Kalkınma Krizi: 3.2 24 Ekim 2024
Doğa ekonomisi 11 Eylül 2024