Dünya Atlası'nda model arayanlar
ANKARA'DAN / Taylan ERTEN [email protected] Siyasi krizi aşabilmek için "Japonya modeli"... Mali disiplini IMF'siz tutturabilmek için "Yeni Zelanda" modeli... Bunlar son günlerde "gündeme atılan" konular. Eski ANAP lideri, eski başbakan, bugün bağımsız Rize Milletvekili Mesut Yılmaz "Japonya modelini" Türkiye'ye aktarmak istiyormuş: "Sağ"ı ve "sol"u "liberal çatı" altında toparlayacak yeni bir merkez partisi!.. Nasıl olacaksa... Türkiye yabancı modelsiz ayakta duramaz, yürüyemez, koşamaz mı? 1999 sonu-2008 ilkbaharı boyunca bağlandığı "IMF dubası" kenara çekilince makro ekonominin "halat" atacağı yeni "dubalar" aranması bundan mı? Arkadaşımız Dilek Güngör geçenlerde yazdı: Ekonomi bürokratları özellikle mali disiplini sağlama alabilmek için model aramaya başlamışlar. Şimdilik bakınıyorlarmış. Ama, "Yeni Zelanda" modeli tercihte ağır basıyormuş! (DÜNYA, 23 Haziran). Açık söyleyeyim: Bu tür haberleri okuyunca, kendimi ve ülkemi bizzat bizleri yönetenler, bizler adına karar verenlerce "aşağılanmış" hissediyorum. Elbet, haberlere değil; seçilerek, atanarak oturdukları "koltuklarda" ülkeyi düşürdükleri her sıkışık durumda çözüm diye "Dünya Atlası"nda "model" ülke aramaktan başka iş bilmeyenlere... Türkiye ne hâllere "düşürüldü" ki, yöneteniyle yönetileniyle "özgüvenini" bu kadar yitirdi? IMF'siz, AB'siz, ABD'siz ve nihayet Japonya'sız, Yeni Zelanda'sız edemez; siyasetini, ekonomisini, sistemini köklü ulusal birikimi, bilgisi, tecrübesi, kurumları, gelenekleri, teamülleri ve nitelikli insan gücüyle kendi bildiğince "modelleyemez" oldu? Siyasi kriz de... Türkiye'de bir siyasi kriz var mı? Var! Siyasi kriz ülkenin önüne büyük bir iktidar ve yönetim meselesi koydu mu? Koydu! Kapatılma istemli davası Anayasa Mahkemesi'nden karar bekleyen AKP'nin kurduğu 60. Hükümet, karara bağlı olarak düşer mi? Evet! AKP kapatılır, hükümet düşer, AKP liderliği yasaklı hale gelirse bu kez 61. Hükümet'in siyasi kimliği, nasıl kurulacağı gibi meseleler çıkacak mı? Çıkacak! Yaşanan krizin "seyir defterinde" bunlar var. Aksi de olabilir: Anayasa Mahkemesi, iddiaları yerinde bulmazsa, AKP iktidarı şimdiye kadar bildiğinden, yaptığından "fazlasıyla" yoluna devam eder. İlk adımını Türkiye'yi "erken genel seçime" götürerek atabilir. Anayasa Mahkemesi'nden alacağı "aklama kararını" erken seçimle 5 yıllık yeni bir "güvenoyu" ile pekiştirmek isteyebilir. Ve, bunlar da gerçekleşebilir ihtimaller arasında. Ama, sadece ihtimaller... Ne var ki, her iki ihtimalde de, siyasi durum ve dengelerdeki hiçbir şey "eskisi" gibi kalmaz. Bugünün tek gerçeği, siyasi krizin varlığı... Ve, Türkiye'yi bu krizin etki alanından çıkaracak "çözücü gücün yokluğu... "Çözücü güç" elbette siyaset kurumu. Başta da, krizin "öznesi" konumundaki AKP iktidarı... Bu kurumun "vazgeçilmez" unsurlarının; özellikle Meclis'te temsil edilen muhalefetin yapacağı hiçbir şey yok mu? Herhalde olmalı. Ama, iktidar "sütre"gerisinde "mevzilerini" tahkim etmekle meşgul. Muhalefet sadece eleştiriyor. Türkiye'nin önüne krizden çıkış istikametini gösterecek bir "yol haritası" koyabilen yok. Siyaset kurumu iktidarı ve muhalefetiyle krizden çıkışı mümkün kılacak, kamuoyunu rahatlatacak, ülkenin hiç olmazsa "yakın ufkunu" berraklaştıracak bir "referans tutum"; hatta seçenekli "model" tasarımları geliştiremediği, bunları açıkça millete anlatmadığı için belirsizlik duygusu gittkikçe koyulaşan "karamsarlığa" dönüştü. İktidarın da muhalefetin de kendi içlerine dönük, kısır siyasi hesap ve beklentileri ne olursa olsun, Türkiye bu krizi asla hak etmiyor! Meydan, siyasette "Japonya", ekonomide "Yeni Zelanda" modelcilerine kalıyor!